Çuval olayından berbat
Bu gün yazımın konusu yükselen değer Asya’nın ileriki yıllarda nasıl şekilleneceğiydi. Amerika, Asya’nın Türkiye’si Myanmar’ı seçti. Güney Amerika’da Kolombiya, Orta Doğu’da Türkiye, Asya’da Myanmar. Hindistan ve Pakistan arasında çıkarılması düşünülen savaş, Güney Kore ile ABD arasında yapılan tatbikatta model hedeflerin Kuzey Kore yerine başka ülkenin neden seçildiğini yazacaktım ve kendimi hazırlamıştım ki Suriye yine gündem manyağı olduğumuz anda gündemin tam ortasına oturuverdi. AKP’nin pozisyonunun zora gireceğini düşünüp dolayısıyla kendilerinin bugünkü statülerinin de sarsılacağı endişesiyle bazı basın yayın organları “oyuna gelmeyelim, acele etmeyelim, bizim uçağın orada ne iş vardı” gibilerinden konuşmalarını sakın dikkate almayınız. Sanırsınız konuşulanları dinleyince biz Suriye’nin uçağını düşürdük.
Onların konuşmaları bize hırsızın hiç mi suçu yok demeyi aklımıza getiriyor. Nasıl anlarsanız anlayınız Suriye, Başbakan Erdoğan’ın karizmasını Davutoğlu’nun etkisiyle dış dünyada gönderden indirdi. Türkiye’nin atacağı adımları Dünya izleyecek, aynı hat üzerinde defalarca ve gün boyu birkaç defa uçak geçmekte ve silahsız olduğu bilinmekte. Düşünün, bir yoldan defalarca geçiyorsunuz, üzerinizde hiçbir suç aleti yok, tekrar geçiyorsunuz sanki etrafınızda ne varsa yok etmeye gitmişsiniz gibi üzerinizde hiçbir suç aleti olmadığı bilinmesine rağmen uyarıda bulunulmadan vuruluyorsunuz.
Maalesef ki basının bazı yazar ve TV yorumcuları Suriye’nin uçağımızı düşürmek için haklı sebepleri olduğunu sıralamaktan vazgeçmeleri gerekir. Savaş uçağının düşürülmesinden sonra geçen sekiz saat için Başbakan’a haber verildikten sonra Başbakan’ın, “ben gelene kadara hiçbir açıklama yapmayın” diye talimat verdiğini düşünüyorum. Aksi halde sekiz saati kimse izah edemez.
İktidarın NATO’yu devreye sokma çabaları komik olduğu kadar içler acısı bir durumdur. Anlaşılıyor ki her hangi bir saldırı karşısında çaresizce üçüncü bir ülkenin devreye girmesini beklemek ana strateji olsa gerek.
Kim ne derse desin ister hava sahamız içinde, ister Suriye’nin hava sahası içinde ya da uluslararası hava sahasında Suriye risk alıp vurdu mu? Vurdu...
Hadi bakalım ne cevap vereceksiniz görelim. Burada ben iddia ediyorum kesinlikle askeri cevap verilmeyecek... Eleştiri olarak yazmıyorum ama anladığım kadarıyla AKP’nin doğasında bu tür olayları suhuletle halletme düşüncesi daha etkin.
Vereceği tepki Türkiye’nin uluslararası siyaset sahnesinde pozisyonunu belirleyecektir. Hadi bakalım aynı hadise İran sınırında gerçekleşse, Ermenistan sınırında gerçekleşse, Ukrayna’nın uçağımızı düşürdüğünü veyahut savaş gemimizi torpillediğini, Rusya’nın denizaltımızı batırdığını Gürcistan’ın sınırda askerimizi vurduğunu düşünün Türkiye’nin tepkisi ne olabilir Suriye’ye verilen cevapta netleşecektir.
Metehan Demir, Bilal Çetin...
Kendilerini tanımıyorum tanımak zorunda da değilim. Beni yazdıkları ve analizleri ilgilendiriyor sizin de takip etmenizi öneriyorum. Bu iki gazetecinin haftanın beş günü sabahları CNNTürk’te yaptıkları yorumları kaçırmamaya gayret ediyorum. Uçağımızın düşürülmesini ve diğer konuların sağlıklı analizini çarpıcı tespitlerle doğru tarafsız gözlemlerle dinleyip anlamak istiyorsanız izlemenizi öneriyorum.
AKP’nin kurmaylarının düşüncelerini ne gibi çalışmalar yaptıklarının kulis arkasını Bilal Çetin’in yorumlarıyla, bilinmeyenleri, her gazetecinin ulaşamayacağı dezenformasyon değil gerçek kaynağından çek edilmiş bilgileri Metehan Demir’in yorumlarından dinleyebilirsiniz. Bence Suriye ile ilgili yorumları hükümet kanadını rahatsız edebilir
Neden mi? Doğruları zamanında ve yerinde konuştuklarından.