Cumhuriyeti onlar kurdu, yaşatmamaya yemin edenler sizlersiniz
Psikolojik harp cephesi
Türkiye’de sol hareket öncelikleri ve hedefe ulaşma yöntemleri konusunda ayrıştı. Mahir Çayan ekolü; THKP, THKP-C, DHKP-C... İbrahim Kalpakkaya ekolü; TKP-ML, MKP, Deniz Gezmiş ekolü;THKO, TDKP, Ekim Gençliği... TİP, TİKKO, Aydınlıkçılar vs... onlarca fraksiyon doğmuştu. Durum ’Türkçüler-sentezciler’ diye ayrılan milliyetçi kesimde veya İslami hareket içindeki ’gelenekçiler-yenilikçiler’ ayrımının ilk tohumlarını atanlar için de farklı değildi.
Günümüzde genel hatları ile ’ülkü birliği’ sağlamış olmakla beraber, yandaş medyanın da ’misyon’ ve ’strateji’ farklılıklarına göre ‘şimdilik üç’ fraksiyona ayrıldığı söylenebilir.
Yandaş fraksiyonlar
Birinci grup; ’yandaş’ sıfatının kaynağı olanlar. Onlar ’kayıtsız şartsız AKP destekçisi!’ Yayınları parti bülteni, ilkeleri parti tüzüğü biçimde. Yaptıkları propagandanın öncelikli amacı ’AKP’yi iktidarda tutmak’. Bunun için oy isteyebilirler, yolsuzluk örtebilirler, siyasi rakiplere, askere, yargıya farketmez iktidarla arası limoni olan veya iktidar için tehdit oluşturan bütün kişi, kurum ve değerlere saldırabilirler. Tarzları hükümet sözcülüğü, yalakalık, tetikçilik, hakaret, küfürbazlık vs... Gazetecilik anlamında ciddiye alınmıyorlar!
İkinci grup; Erdoğan’ı bir kenara itmemekle beraber, tercih noktasında ibreleri Gül’e dönük. ‘Çankaya muradı’na erilmesinin ardından, gelişmeleri daha bir ’devletin menfaatleri’ kılıfına uydurma çabası içine girdiler. Bu grubu dikkatle takip ederseniz iktidarı ve gündemi yönlendiren dengelere vakıf olursunuz.
İflah olmaz asker karşıtlığı
Üçüncü grup; en tehlikelileri. Diğer iki grupta ezelden beridir destekçi bulmuş. Daha stratejik ve organizeler. Vizyonları üniter devlet yapısını sarsmak, misyonları ise bu yapının sigortası durumundaki TSK’yı yıpratmak. Stratejileri kurumu itibarsızlaştırmak, güvenilirliğini ve otoritesini yok etmek... Demokrasi, insan hakları gibi değerleri kullanarak, cesur habercilik maskesiyle kendilerine servis edilen belgeleri kullanırlar.
Dünya sınırları ve ideolojileri ile yeniden dizayn ediliyor. Doğal kaynaklar, enerji rezervleri.. ’dünyanın yarını’ Ortadoğu ve Kafkaslar coğrafyasına sıkıştı. Bu coğrafya geleceğin hem beslenme çantası, hem şarj makinesi, hem emniyet kemeri! Çözmek zor değil: bünyesindeki ülkeler, din, mezhep, etnik kimlik gibi sayısız unsur kullanılarak bölünüp, parçalanabilecek ve kontrol altına alınabilecek nitelikte.
Emperyalizm Ortadoğu’ya çarptığında bölgenin tek şansı var: havayastığı işlevi görebilecek Türkiye!
Bedel
ödetiyorlar
Etnik kimlikler, azınlıklar, inanç özgürlüğü, diyalog, ılımlı din devleti... Bütün silahlar kullanılmasına rağmen buradaki toplumsal dönüşüm gerçekleştirilemedi. Millet halklar mozaiğine, milli devlet imparatorluk günlerindeki kolay çözülen eyalet düzenine dönüşmedi. İktidar değiştirildi, kamu kurumlarına sızıldı, ekonomik boyunduk oluşturuldu olmadı. Çünkü asker ABD’nin Atatürk’ü, Cumhuriyet’i devredışı bırakmaya dönük propagandalarını çabuk kavradı. ’Türkiye’nin tabularını yıkma’ operasyonuna meydan okudu.
Nasıl milliyetçiliğe Osmanlıcılığı yenmiş olmasının tarihi bedeli ödetilmek isteniyorsa, orduya da milliyetçilik fikri üzerinde yükselen devleti sigortalamasının bedeli ödettirilmek isteniyor.
TSK karşıtı yazılar kaleme alanların kaynakçalarının Amerikan düşünce kuruluşlarının raporları olması, büyükelçi kimlikli CIA ajanları, Soros’dan fonlanan TESEV, medya-siyaset ev gezmeleri, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’li bebek yemeği... Yandaş medya, parçaları birleştirip yap-bozu tamamlayanları ’milliyetçi paranoyak’ ilan ettiği için teorileri geçip, pratiğe bakalım:
Yeni piyon Bugün mü?
İşte ’Türklere bırakılmayacak kadar önemli’ olan bir devletin ’taraf medya’ serüveni: İlk olarak Nokta Dergisi Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen darbe günlüklerini yayımladı. Bugün ’asrın davası’ olarak tanımlanan Ümraniye Soruşturması’nda göz altına alınan askerlerin suçlanma referansı oldu. Nokta kapandı. Belge sızdırılan gazetecilere yeni propaganda alanı yaratıldı. Noktacılar görevi Yasemin Çongar ve Ahmet Altan’a devredip, destek kuvvet olarak devam ettiler.
Taraf Aktütün saldırısının ardından , birinci gruptaki, hükümete angaje olduğu için inanılırlık sorunu yaşayan medyanın durumuna düştü. Genelkurmay’ın yalanladığı iddialardaki ısrarı Taraf’ın haberleri ile ilgili soru işaretleri yaratmaya başladı. Yeni bir cepheye ihtiyaç vardı.
Ne dersiniz, yayın çizgisi değiştirilen Bugün, TSK’ya karşı yürütülen psikolojik savaştaki yeni cephe olabilir mi?
Yandaş medyanın toplumun farklı duygularını, farklı sınıflarını etkilemek amaçlı psikolojik savaşın cepheleri arasında işbölümü yaptığı kesin. Ancak fraksiyoner olmak her zaman savaşı satha yaymak anlamına gelmeyebilir. Yazının başında sol örneğini boşa vermedik. Bir politikayı yürütmek üzere bölünmek olarak tarif edebileceğimiz ‘fraksiyon’ için önerilen tanımlardan biri de hiziptir. Ve hizipçiler genelde kendi başlarını yerler!
8 çocuğa tecavüz ettiği gerekçesiyle yakalanan Şahin Ö.’nün haberini sürmanşetten veren Bugün: “Kasklı sapık asker çıktı” ifadesini kullandı. Oysa bütün gazetelerin altını çizdiği gerçek zanlının İstanbul Devlet Opera ve Balesi tenoru olduğuydu. Bugün’ün yaratmaya çalıştığı sapık asker algısı, size de tanıdık gelmiyor mu?
Genelkurmay’ın yalanlaması karşısında, sızdırdığı belgeleri çarpıtarak yayımladığı ortaya çıkan Taraf’ın öylesine gözü döndü ki, en yapılmayacak işi yaptı ve haber kaynaklarını deşifre etti. TSK’ya karşı ABD, MİT ve Emniyete kalkan olmaya çalışan Taraf’ın bilgi ve belge merkeziyle ilgili net bir fotoğraf oluşmaya başladı mı zihninizde?
+++++++
Manşetler tel tel dökülüyor
Aydın Bey ‘o mesele’yi kapattı
Aydın Doğan’ın “ben o meseleyi kapattım” demesinin üzerinden neredeyse bir ay geçti. ’Türkiye’nin en büyük gazetesi’ olan Hürriyet’in bu sürede attığı manşetler okuyucusunu hayli şaşırttı. Şaşırtmaya devam ediyor.
Terör, ekonomik kriz, insan hakkı ihlalleri, Ümraniye Davası... gibi yüklü bir gündem dururken ’en büyük gazete’dün “Sevgilisine de tecavüz etmiş” manşeti ile çıktı.
Siyaset fokur fokur kaynayan bir kazana dönüşmüşken, terör, sosyal hayatı etkilemeye dönük bölücü eylemler, asrın davası denilen Ümraniye Mahkemesi, ekonomik krizin borsadaki, iş dünyasındaki ve vatandaşın üzerindeki etkileri... bütün bunlar dururken ’en büyük gazete’yi üçüncü sayfa haberini manşete taşımaya mahkum eden ne ise bundan Milliyet de etkilenmiş. Basında Güven’in manşeti “Hastane var, doktor yok!” Sanki Türkiye’de yeni bir vak’ayı gün ışığına çıkarıyorlar.
Tesadüf mü acaba diye şöyle bir geriye döndüm de; Doğan grubu gazeteleri hele Tayyip ve Aydın Beyler’i nikah masasında buluşturan mutlu aile tablosundan sonra sık sık haber sıkıntısı yaşamaya ve üçüncü sayfa haberlerine sığınmaya başlamış. Tabii yandaş medya ile pişti olan, iktidara pembe gözlükle bakan manşetleri de cabası...
+++++++
Bayrama neden teğet geçmedi?
AKP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, partili belediye başkanlarına bir yazı göndererek resmi kutlamalar dışında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle yapılması planlanan bütün eğlence ve şölenlerin iptal edilmesini istemiş...
Gerekçe olarak da “içinden geçilen hassas dönemde toplumsal sorumluluk ve duyarlılık bilincini” göstermiş!
Peki AKP Genel Başkanı ve Başbakan, daha bir hafta öncesine kadar ne diyordu?
“Hamdolsun, kriz bize teğet geçiyor!”
AKP Genel Başkanı’nın ve Genel Başkan Yardımcısı’nın bu çelişkili sözleri bile gösteriyor ki...
Bu parti kesinlikle Türkiye’yi yönetme kapasitesine ve becerisine sahip bir parti değil...
Eğer, “Yanılıyorsun. Biz Türkiye’yi çok iyi yönetiyoruz” diyorlarsa...
Önce kafa kafaya verip düşünsünler:
Türkiye’de kriz var mı, yok mu?
Varsa, Başbakan yalan mı söylüyor? Ve her şey için bulunan para, bir tek Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak için mi bulunamıyor?
Başbakan’ın dediği gibi kriz yoksa o zaman bu şenlikler başka “hassas kaygılar” yüzünden mi iptal ediliyor?
* Mustafa Mutlu / Vatan
+++++++
Harita kalemle çizilmez ki!
Cumhuriyet’te önceki gün yeni bir Kürdistan haritası yayımlandı. ABD Kongresi’ne bağlı bir uzman tarafından hazırlanan haritada Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’su olduğu gibi uçmuş... Aklımıza Napolyon’un fıkrası geldi.
Bir Fransız siyaset adamı parmağını harita üzerinde gezdirerek Napolyon’u eleştiriyormuş:
- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz...
Napolyon mırıldanmış:
- Onlar parmakla alınabilseydi dediğiniz gibi yapardım.
ABD her imkânı kullanarak PKK ve uzantılarına cesaret veriyor... ABD ve PKK’nın ortak planı, Güneydoğu’muzu içine alacak yeni bir devlet kurmaktır. Bu planlar içimizdeki PKK’lıları heveslendiriyor. Ne var ki haritalar kalemle çizildiği gibi kolay değişmez... Aksini düşünen fena yanılır...
* Melih Aşık / Milliyet
+++++++
GÜNÜN SORUSU
“İçinden geçilen hassas dönem” nedeniyle Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını iptal ettiren AKP iktidarının, makam araçlarının yenilenmesi için bütçeye trilyonlarca liralık ödenek koydurttuğunu biliyor muydunuz?
+++++++
MİNİ YORUM
Saflarınızı terk etmeyin
Kafanızdaki Cumhuriyet fotoğrafı nedir?
Kalpaklı bir gazi mi? Karda pelerinini yorgan yapmış Atatürk mü? Nene Hatun mu? Kara tahtaya yazılan A, B, C, mi? Bu fotoğrafın altın yaldızlı çerçevesi Mili Mücadele değil mi?
Aşağıda uzun bir masal gibi yazdığımız düşmanlık o mücadelenin kurmaylarına karşı! Cumhuriyet Türk Milleti’nin cephede kazandığı hakkıydı, masada tescilledi. Şimdi masadaki tescil belgelerini yırtabilmek için cephede yenmeye çalışıyorlar bu milleti...
Safları sıklaştırın! Yenilmeyin! Cumhuriyet kutlu olsun!
* Selcan TAŞÇI