Cumhuriyet nedir?
Cumhuriyet cumhurun yani halkın egemenlik hak ve özgürlüklerine sahip olduğu devlet yönetim şekli ya da rejim demektir.
Herhangi bir devletin cumhuriyet olarak tanımlanabilmesi için o devlette egemenliğin kayıtsız şartsız olarak halka ait olması gerekmektedir.
Cumhuriyetimizin kurucu ilkesi olan “Hâkimiyet bilâ kayd-u şart Milletindir.” Veyahut Türkçe söylenişi ile “Egemenlik kayıtsız şartsız Ulusundur” ifadesi tam da bu durumu ifade etmektedir.
Egemenlik, bir topluluğun, bir devletin ülke üzerinde sahip olduğu tüm yetkilerdir, hür olmak, yetki sahibi olmak, hâkimiyet anlamlarına gelir.
Bir halkın tam anlamıyla özgür ve bağımsız olabilmesi için muhakkak ki Millî egemenliğe sahip olması gerekir.
Millî irade, fertlerin iradelerinin bir araya gelmesinden ve kaynaşmasından oluşmaktadır ve Millî egemenlik, Milletin bölünmez iradesini temsil eder.
Mustafa Kemal Atatürk, kayıtsız şartsız ifadesiyle ne kastedildiğini; “Kayıtsız, şartsız tabiriyle belirtilen egemenliği, milletin üzerinde tutmak demek bu egemenliğin bir zerresini, sıfatı, ismi ne olursa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirmemek demektir” cümlesi ile açıklamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün bu konuda söylediği; “Kuvvet birdir ve o milletindir” ve “Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Millî Egemenlik” sözleri Cumhuriyetimizin kurucu değerlerini net olarak ortaya koymaktadır.
Cumhuriyet ile yönetilen bir toplumda hiçbir makam, hiçbir kimse, hiçbir zümre, hiçbir sınıf ya da grup, doğrudan üstün emretme gücüne sahip olamaz. Toplumda üstün emretme gücünün, kanun yapma ve kural koyma hakkının tek kaynağı ve tek sahibi milletin kendisidir.
Millet birçok durumda egemenlik gücü ve haklarını seçilmiş temsilcileri ve bazı istisnai hallerde ise doğrudan kullanır.
Cumhuriyetlerde egemen olan halk yasama, yürütme ve yargı erklerinin de tek sahibidir. Halk bu erkleri seçilmiş temsilcileri ya da seçilmiş temsilcileri tarafından atanmış bürokratlar eli ile kullanır. Hiç kimse bu erklerin tamamını ya da bir kısmını bir kişi ya da sınıfın tekeline alamaz.
Cumhuriyetlerde kanun yapma ya da yapılmış kanunları kaldırma ve değiştirme ile karar alma hak ve özgürlüğü tamamen halka aittir. Cumhuriyete karşı olmak demek esasında halkın egemenlik hak ve özgürlüklerine karşı olmak demektir.
Peki, yabancı egemenlikler haricinde kimler cumhuriyete ve halkın egemenlik hak ve özgürlüklerine karşıdır?
1-Hanedan egemenlikleri.
2-Dini egemenlikler.
3-Diktatör egemenlikleri.
4-Tekel ve kartel gibi ekonomik oluşumlar.
Demedi demeyin; Osmanlıcılık oynamak, hilafet ve şeriat davası gütmek, diktatör olma hevesine kapılmak doğrudan cumhuriyete ve millî egemenlik hak ve özgürlüklerine düşmanlık gütmek demektir.
Bu yıl Cumhuriyetimizin ve Türk Milletinin egemenlik hak ve özgürlüklerine sahip olmasının 100. Yıldönümü ama ne yazık ki iktidar ve iktidara yakın kesimlerde Cumhuriyetin 100. Yılını kutlamaya yönelik bir önemsemeyen adeta baştan savmacı bir tutum var.
Eh Osmanlıcılık oynamayı seven, hilafet ve şeriat hayalleri kuran zevattan da Cumhuriyeti içten bir şekilde kutlamasını beklememiz zaten mantıklı değildir. Yasak savma kabilinden yapılacak birkaç tören de zaten Filistin’de yaşanan olaylar nedeniyle geri plana atılıyor.
Oysa tüm halkımız ve devlet erkânı Cumhuriyetimizin 100. Yaşını son derecede görkemli törenler ile kutlamalı ve tarihe geçecek bir bayram yaşanmalıydı.
O halde madem devlet bayram yapmıyor, bayram yapmak Cumhuriyetin asıl sahibi halkımıza düşüyor, haydi bayram kutlamaya…
Cumhuriyetimiz kutlu olsun.