Cumhuriyet döneminin en ağır krizini yaşıyoruz
AK Parti’nin 23. kuruluş yıl dönümünde Genel Başkan Erdoğan “Cumhuriyet döneminin en parlak dönemini yaşattık” dedi ve “Kişi başına düşen millî gelirimiz 3 bin 608 dolardan, 2023 yılında 13 bin 110 dolar seviyesine ulaştı.” diye de ilave etti.
Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemi olması için; ekonomide istikrarın sağlanmış olması ve halkın refahının artması gerekirdi. Demokrasi ve hukuk sorunlarını bir tarafa bırakıyorum. Yalnızca ekonomik verilere bakarsak, gerçekler Sayın Erdoğan’ın söylediklerinin tam tersi çıkıyor.
1.Halkın refahını, gelir dağılımındaki bozulmayı anlatmaya gerek yok, zira Millet olarak fiilen hepimiz yaşıyoruz.
2.2003 yılında TÜFE oranı yüzde 27 idi. Bugün yüzde 60’dır. AK Parti iktidarında yapısal sorunlar arttı. Dünya’da TÜFE ortalaması yüzde 3 seviyesine indi. Türkiye’de ise yapısal sorunlar çözülmediği için yüzde 10 seviyesinde devam etti. Son üç yıldır da patladı.
3.Türkiye AK Parti iktidarında Cumhuriyet döneminden daha fazla dış açık verdi ve ülke kan kaybetti. 2003-2023 yılları arasında 21 yılda Türkiye toplam olarak;
*720 milyar dolar cari açık verdi.
*1 trilyon 8 milyar dolar dış ticaret açığı verdi.
Günümüzde sömürü işgallerle değil, dış ticaret yoluyla oluyor. Dış ticaret açığının yüzde 80’ini Rusya ve Çin’e veriyoruz. 21 yılda verdiğimiz dış açık, Türkiye’nin bir yıllık GSYH’sı kadardır. Yani AKP iktidarında tüm ülke olarak biz bir yıl dış ticarette en fazla sömüren Rusya ve Çin’e çalıştık.
Rusya ve Çin gerçeği Türkiye’nin en büyük sorunudur.
TİM ve yandaş kuruluşlar “Temmuz ayında Çin’e ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51 artarak 312,9 milyon dolara çıktı” diyor. TİM yalnızca ihracat tarafına baktığı için ithalattan haberi yok. Gerçekte ise bir ülke ile olan dış ticaret de, dış ticaret açığı önemlidir. TÜİK verilerine göre 2024 Ocak-Haziran ilk 6 ayda;
*Çin ithalatta ilk sırada geliyor. 6 aylık ithalat 21,3 milyar dolar.
*İhracatta ise 18 sırada geliyor. 6 aylık ihracatımız 1,6 milyar dolar.
*Çin’e karşı 6 aylık dış ticaret açığımız ise 6 aylık toplam dış ticaret açığını yarısına yakın (Yüzde 46) 19,7 milyar dolar oldu.
4.Türkiye’nin Cumhuriyet döneminde birikmiş dış borç stoku 2002 yılında 129,6 milyar dolardı. 2024 Mart ayında 506,8 milyar dolara yükseldi. Yani Cumhuriyet döneminde 80 yılda 129,6 milyar dolar dış borç stoku oluştu. Ama AK Parti iktidarında dış borç stoku 21 yılda 377,2 milyar dolar arttı.
5.2013 yılında ilk defa Morgan Stanley, içinde bizim de olduğumuz gelişmekte olan ülkeler arasında beş ülkeyi “Kırılgan Beşli” olarak ilan etti.
Kırılgan ekonomiler değişti fakat Türkiye hep kaldı. 2018 ve 2019 Türkiye için daha da şanssız yıllar oldu. Zira Arjantin krizi ve Türkiye’nin küçülmesinden sonra, bu iki ülkeye kriz ikizleri denilmeye başlandı.
Kırılganlığa neden olan sıcak para girişidir. Bugün de yine doğrudan yabancı yatırım sermayesi girmiyor, Carry Trade gibi sıcak para giriyor. Ekonomide kırılganlık artıyor. Kırılgan ekonomide istikrar dikiş tutmaz.
6.Ak Parti iktidarında dünyada 2009 krizi yaşandı. O zaman başbakan olan Erdoğan, Türkiye’yi kriz teğet geçti, dedi. Ancak gerçekte Türkiye dünyada en fazla yüzde 4,7 oranında daralma yaşayan ülke oldu. 2010 ve sonrasında Dünya ekonomik kriz yaşamadı. Yüzde 10 altında enflasyonu, ABD, AB ve dünya hızla düşürdü. Son yıllarda büyüme oranında düşme var ve fakat bazı şeriat ve kabile devletleri dışında dünyada kriz yaşayan iki ülke var; Türkiye ve Arjantin.
7.Türkiye önceki krizlerde istikrar programı yapar ve ertesi yıl krizden çıkardı. 2001 yılında da böyle oldu. Şimdi Türkiye TL krizine girdi. Kriz devam ediyor. İlk yıllar büyüme düşmedi ve fakat şimdi bu sene iki çeyrekte eksi büyüme olacak. Tüm veriler daralmanın devam edeceğini gösteriyor. TÜFE düşse de Dünya ortalamasına göre yüksek seyredecek, çünkü yapısal sorunlar birikti.
8.Sayın Erdoğan’ın fert başına geliri 3 608 dolardan, 13 110 dolara çıkardık diyor. Bu rakamlar doğrudur ama tek başına bir anlam ifade etmez. Türkiye’yi diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırmak gerekir.
a.Sovyet boyunduruğundan çıkmış, Bulgaristan, Romanya ve Polonya’nın fert başına GSYH’sı, 2003 yılında bizden düşük veya bize yakındı. 2023’te hepsi bizi geçti. (Aşağıdaki tablo ve grafik.)
b.2007 yılında TÜİK, GSYH hesabında 10 yıl geriye giderek düzeltme adıyla revizyon yaptı. Bir gecede GSYH yüzde 31 oranındaki artırıldı. Teknik olarak bu artış kabul edilemez. Zira 10 yıl geriye tahmin yapılması yanlış sonuçlar verir. Kaldı ki GSYH hesabı bir tahmindir. İstatistiklerde yanılma payı limiti yüzde 2,5 olarak kabul edilir. Eğer TÜİK yüzde 31 yanılmışsa, yanlış tahmin yapmış demektir.
c.2003 dolarının satın alma gücü, bugünkü doların satın alma gücünden yüksekti.
d.Türkiye 2003 yılında, fert başına GSYH sıralamasında 69 sırada idi. 2020 de 78 sıraya geriledi. 2023 yılında tekrar 69 sıraya çıktı. Yani 21 yılda aynı yerde kaldı.
e.2023 nüfusumuz 85,4 milyondur. Fert başına gelir hesabında geçici koruma statüsü verilen Suriyeli ve Afganlılar var. Ancak hepsi yok. Yok olan göçmen sayısının en az 5 milyon olduğu ifade ediliyor. O zaman 2003 fert başına gelir 13 100 dolar değil, 1240 dolardır.
Sonuç; Siyasi iktidarın “Cumhuriyet döneminin en parlak dönemi” demesi tamamıyla algı yaratmak içindir. Ama siyaha beyaz diyerek algı yaratamazsınız. Çünkü rakamlar ve halkın yaşamı ortadadır.