Cumhurbaşkanı olabilirsiniz fakat sanatkar olamazsınız

Türkiye'de bir kriz mi var? Ne yazacağınıza, ne yapacağınıza karar vermek mi istiyorsunuz? Dünyanın yüzyılın dehası bir lider olarak kabul ettiği akil bir insanın görüşüne ihtiyacınız mı var?

Yapacağınız iş Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne diyor şeklinde araştırma yapmaktır.

Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşasalardı dünyanın en zengin sanatçıları olarak tüm dünya onların isimlerini ezbere bilir, filmleri de izlenme rekorları kırardı.

Evet, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'den bahsediyorum.

Ve Atatürk'ün şu muhteşem cümlesi ile haklarında açılan soruşturmaya değinmek istiyorum:

"Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz... Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkar olamazsınız..."

Metin Akpınar'ın evrensel bir tanım ile ortaya koyduğu şu görüşü izleyen hiçbir cumhuriyet savcısı "suç unsuru görmeyip" harekete geçmedi:

"Bireylerin geleceklerini tayin edecekleri rejim demokrasidir. Bu kargaşadan kurtulmamızın tek çaresi de demokrasi diye düşünüyorum. Oraya ulaşabilirsek ne ala, kavga, dövüş olmaz biz bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her faşizmin karşılaştığı gibi belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki adı geçen başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonları yaşayabilir ama bize yazık olur, biz harap oluruz."

Ta ki Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun tek hâkimi cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu sözleri söyleyinceye kadar:

"İşte şimdi de yayın organları vasıtasıyla beni ipe götüreceklermiş. Bunu sanatçı görünümü altındaki müsveddeler yapıyorlar. Yahu senin her yerin sanatçı olsa ne yazar. Biz bu yola farklı çıktık. Senin haddine mi? Biz şehadete inanmış insanlarız. Biz bunların bedelini rahatlıkla ödemeye hazır insanlarız. Bunlar sanatçı müsveddesi, yargıya hesabını versinler. Bunun bedelini ödeyecekler. Bu ülkenin cumhurbaşkanını ipte sallandıracaksın. Şimdi git yargıda bedelini öde."

Ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Erdoğan'ın talimatı üzerine iki sanatçı hakkında soruşturma açtı...

Erdoğan'ın sözlerini televizyonlarda duyunca, Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşımızdaki bazı paragrafları inanın hemen aklıma geldi.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...

Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın,

Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

Anayasasının 64. maddesi ise bilinsin ki, "Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır" diyor.

VE ATATÜRK DİYOR Kİ;

"Bir milleti yaşatmak için birtakım temeller lazımdır ve bilirsiniz ki, bu temellerin en önemlilerinden biri sanattır.

Bir millet sanattan ve sanatkârdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve hasta bir kimse gibidir. Hatta kastettiğim manayı bu söz de ifadeye yeterli değildir.

Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur...

Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felakete mahkûmdur. Birçok unsurlar o felaketin derecesini fark etmez. Fark ettiği gün de ne kadar müthiş bir etkinlikle çalışmak gerektiğini tahmin edemez.

Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim."

METİN AKPINAR DİYOR Kİ;

Sanatçı Metin Akpınar, avukatı İrem Hekimoğlu aracılığıyla şu yazılı açıklamayı yaptı:

"Halk TV'de yayınlanan 'Halk Arenası' programında konuşulan konular ne yazık ki çok yanlış anlaşılmış ve bir takım üzücü, hatalı çıkarımlar yapılmıştır.

Programda konuşulan konular, özellikle bazı medya organlarınca kamuoyuna farklı şekilde yansıtılmış ve sanki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı hedef alınmış gibi bir algı yaratılmak istenmiş bu vesileyle de konunun hem kamuoyuna hem de Cumhurbaşkanı'na yanlış aksettirilmesine neden olunmuştur."

MÜJDAT GEZEN DİYOR Kİ;

Müjdat Gezen'in avukatı Celal Ülgen şu ifadeleri kullandı;

"Her önüne gelen savcı her önüne gelen düşünce açıklamasına "vay sen Cumhurbaşkanına hakaret ettin" diye dava açarsa rejimin adı değişir. Her şey kış olur. Ağaçlar yapraklarını döker, Kuşlar ötüşünü unutur. İfade/düşünce hürriyeti, insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme olanak ve özgürlüğüdür.

Kimse bu özgürlükleri kullanırken lafı çarpıtılarak ya da niyet okuyuculuğu yapılarak suçlanamaz. Siyasetçiler neden hoşgörülerini evde unuturlar anlamıyorum. Siyasetçileri anlıyorum ama savcılar neden bu kadar ivedi davranıyor bunu bir türlü anlamıyorum."

ATATÜRK GENÇLİĞE HİTABESİNDE DİYOR Kİ;

"... Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."

Ben de Sayın Erdoğan'a diyorum ki; Şeyh Edebali'nin öğüdünü ve Atatürk'ün muhteşem deyişlerini oku ve lütfen öfkene hâkim ol...

Yazarın Diğer Yazıları