Çukurca'dan bakınca...
Duvardaki haritada sarp dağlar... Tabur Komutanı, Başbakan Yıldırım'a teröristlerin Irak'ın kuzeyinden sızdıkları noktaları gösteriyor... Hain örgüt yol geçen hanına çevirdiği sınırlarımızdan giriyor, vuruyor, kaçıyor...
Onyıllardır süren bir kabus! Elebaşları Kandil'de... Türkiye biliyor, dünya biliyor. Ama kendi evlerindeymiş gibi rahatlar! Düşünün dünyanın en kanlı terör örgütünü yöneten lider kadrosu, burnumuzun ucunda hiç bir kaygı yaşamadan hainliklerini sürdürebiliyor.
Gelişmiş hiçbir devletin izin vermeyeceği bir fotoğraf... Türkiye akıl tutulması yaşıyor!
Biri asker biri hariciyeci... Her ikisi de aynı noktanın altını çiziyor. Hayatını terörle mücadeleye adayan, PKK ile dağlarda yıllarca savaşan, Öcalan yakalandığında onu sorgulayan Albay Atilla Uğur'u dinleyelim: "PKK'nın elebaşıları Kandil'de. Güçlü ülkeler terör örgütlerinin lider kadrosunun ensesindedir. ABD gibi, İsrail gibi... Lider kadrosu rahat olamaz. Türkiye bu operasyonu yapacak güçtedir" diyor ve kritik soruyu soruyor:
"Peki PKK'lı liderler neden bu kadar rahatlar ve Türkiye neden müdahale etmiyor?!"
Aynı sorunun peşindeki diğer isim duayen Hariciyeci Onur Öymen... "Saldırıların, terörün merkezi Kuzey Irak" diyor. Kuzey Irak kimin kontrolünde? ABD'nin!
Yakında bağımsızlıklarını açıklayacak olan Kürt devletinin lideri Barzani, AKP iktidarının "saygın" dostlarından... Hem ABD hem Barzani PKK'nın kendi kontrol bölgelerinde yuvalanmasından rahatsız değiller! Onur Öymen; "bu konu neden hiç gündeme getirilmiyor, neden tek bir adım atılmıyor" diye soruyor!
Sorular devam ediyor: "Müttefikimiz ABD, topraklarımıza girip kan akıtan teröristleri neden himaye ediyor, hükümet neden sessiz kalıyor?"
İşte bu soruların doğduğu kaynağa gitti Başbakan Binali Yıldırım. Gece geç saatte Hakkari Çukurca'da 2. Hudut Tugay Komutanlığı'nı ziyaret etti... Terör yuvalarının karşı yamacı... Son çatışmalarda 157 teröristin etkisiz hale getirildiği bölge... Gencecik aslanlarımızın şehit düştüğü...
Başbakan önemli mesajlar verdi Çukurca'dan;
"Özellikle 15 Temmuz'dan sonra terörle mücadelede yeni bir yol haritası belirledik" dedi. "Savunmada değil, taarruzdayız. Kısa sürede buraları kontrol altına alacağız ki; ondan sonra yurt içinde kümelendikleri 10-12 yer var..."
Başbakan Yıldırım'ın "terörle mücadelede yeni yol" olarak açıkladığı; savunma yerine taarruz, yani saldırı stratejisi bana ABD'nin 11 Eylül sonrası uyguladığı Bush Doktrinini hatırlattı. "Terörizme karşı düşmanı kaynağında vurmak" olarak özetlenebilecek bu yöntem ABD'nin tek taraflı emperyal bir güvenlik doktrini olarak devam ediyor. Afganistan ve Irak işgali bu stratejinin sonuçlarıydı.
Binali Yıldırım savunma yerine taarruz derken acaba bunu mu kastediyordu? Eğer böyleyse Kandil'e de etkili bir operasyon yakın demektir. TSK'nın Suriye'deki terör yuvalarına karşı başlattığı operasyonu da önleyici güvenlik tedbiri kapsamında yorumlayabiliriz. Sınırlarımızda terör ihraç edecek bir devletin kurulmasına engel olmak! Geç kalınmış olsa da...
***
2002'de bitme noktasına gelen, AKP iktidarı döneminde 2005'te kendini toparlayıp saldırılara geçen PKK... Ardından açılım süreci ile askerin eli kolu bağlanırken, şehir savaşlarına, bombalı eylemlere hazırlık yapan PKK... Devlet ile her türlü işbirliğine hazır olan Öcalan'dan, devlet ile pazarlık yapan Öcalan'a geçişin yaşandığı dönem... Çok kötü yönetilmiş bir terörle mücadele süreci...
Bedelini ağır ödüyoruz. En çok da TSK'nın kahraman personeli... Mehmetçiğimiz...
PKK Suriye'deki iç savaşın da etkisi ile tüm gücü ile saldırıyor. Saflarına kattığı, kandırdığı elemanları intihara sürüklüyor. Elebaşıları Kandil'de ve yurt dışı bürolarda rahat hayat sürerken, beyni yıkanan gençleri ölüme atmaktan çekinmiyorlar.
Terörle silahlı mücadelenin yanında, Hükümetin eş zamanlı başlattığı ekonomik paketin de ciddi bir karşılığı olacaktır. Çünkü "Kürt sorunu" olarak dayatılan bölücü tuzağa bölgenin yoksulluğu, işsizliği de zemin yaratıyor.
***
Türkiye'nin en yakıcı sorunu terör sorunudur ve bu partiler üstü bir meseledir. Şaşırtıcı biçimde siyasetçiler de garip bir uyuşma, alışma hali durumundadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet güçleri kahramanca vatan savunması yaparken, terörü besleyen nedenleri çözmek de iktidar başta olmak üzere siyasetçilerin birincil işi. Siyaset kurumu; meclis içi ve dışı tüm unsurları ile bu sorunu çözmek için gece gündüz çalışmalıdır. Yol haritaları hazırlamalıdır. Terörün dış desteğini kesmek, içerde katılımları önlemek için gereken tedbirleri almak zorundadır.
Kandil ve PKK liderleri neden "dokunulmaz" konumda, bu soruya yanıt verilmelidir. "Bu kanlı örgüt dünyaya neden yeterince anlatılamadı?" yanıtı bulunmalıdır.
Siz acı denizinde akıl sağlığını korumaya çalışan memleketimizde, siyaset kurumunun etkili bir çabasını görüyor musunuz?
Sadece askeri operasyonları izleyip, öldürülen terörist sayısı açıklamak, şehit cenazelerinde ezberden konuşmak, 40 yıllık sorunun Ankara'da hâlâ anlaşılamadığının göstergesi değil mi?
Yüreği avucunda, Çukurca'nın zifiri karanlığında nöbet tutan Mehmetçik, siyasetçilerden yüksek motivasyon ve çözüm bekliyor.