Çok büyük çatlak ve çok büyük ittifak
"Abdullah Gül meselesi kapandı" diyerek çok büyük çatlak ile oluşan krizi rafa kaldıramaz AKP artık.
Çünkü bu çatlak çok büyük çatlak!
Çünkü temelin tam merkezindeki çatlak!
Çünkü aile içinde kardeşlerin iktidar olma, gücü ele geçirme kavgası.
Recep Tayyip Erdoğan ile kardeşi Abdullah Gül arasındaki bu çatlak tarihte pek çok kez yaşanan iktidarı ele geçirme kavgasıdır.
Ta Osmanlı dönemindeki şehzadelerin birbirlerini öldürüp tahtı ele geçirip Padişah olmaları ile başlayan günümüzde de koltuk kavgasına dönüşerek siyasette rakiplerini alt etmeye çalışma kavgasıdır bu.
Abdullah Gül'ün 16 yıllık Erdoğan iktidarını sonlandırmak için attığı ilk büyük adımdır bu çıkışı.
Kimse sanmasın ki başlayıp bitmiş, Gül pes etmiştir.
25 Haziran Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesi sonucunda bu kavga göreceksiniz çok daha büyüyecek ve AKP'nin Genel Başkanı olma kavgasına, mücadelesine dönüşecektir.
Erdoğan'dan muhalefet lideri olmaz, Erdoğan Cumhurbaşkanı seçimini kaybederse AKP Genel Başkanlığından istifa eder ama...
Yerine geçireceği kişiyi de kendisi seçmek ister ki Gül ile işte bu noktada karşı karşıya gelir.
Bu kavgadan galip çıkabilecek bir isim ise hiç kuşku duymayın ki Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu olur ki, hakkıdır çünkü AKP'nin bu başarılı ismi, Erdoğan'ın mağdur ettiği ve hakkını yediği bir siyasetçidir.
Çok küçük ittifak
Hayır, Cumhur ittifakından değil, CHP, İYİ Parti, Saadet ve Demokrat Parti ittifakından söz ediyorum.
Cumhur ittifakı iki sağ görüşlü partinin ittifakı gibi görünse de 17 yıldır AKP'nin ezdiği ülkücü, milliyetçi taban ile ittifak değil, Erdoğan ile Bahçeli ittifakıdır, genel merkezlerinin ittifakıdır.
Manisa'nın MHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün ve MHP teşkilatları ile diğer MHP'li Belediye Başkanlarının tanımladığı, "ittifak tavanda, tabanda değil" sloganı açık ve net bir gerçeği vurgulamaktadır.
Menfaat ittifakıdır, rant paylaşma ittifakıdır, yolsuzlukları kapatma, iktidar koltuklarını genel merkez üst düzey yöneticilerinin paylaşma ittifakıdır.
"Tek adam" rejimini Türkiye'ye empoze eden Erdoğan ve Bahçeli ittifakıdır.
Çok büyük ittifak
Gelelim Türk siyasetinde ilk kez yaşanan çok büyük ve anlamlı ittifaka ki en önemli ilkeleri diktatörlük dedikleri "tek adam" tarafından yönetilmeye, "hayır" demeleridir.
Sosyal Demokrat CHP, Demokrat Parti, sonradan olma değil gerçek Millî Görüş'ün temsilcisi Saadet Partisi ile Millî Merkezin temsilcisi İYİ Parti'nin kurduğu geniş tabanlı bir ittifaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal'ın el sıkıştığı bu ittifakın olmazsa olmaz ilkesi, "güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejim" ile ülkenin yönetilmesini sağlamaktır.
95 yıllık demokratik rejimin korunması için 24 Haziran seçimleri ülkemizin önündeki son şanstır.
YSK'nın mühürsüz oyları yasasına aykırı olarak kabul etmesi ile 16 Nisan'daki anayasa değişikliği sadece binlerce kişinin oyları ile kabul edilmiştir.
Bir ülkenin kaderi, çocuklarının geleceği hile ile belirlenemez, belirlenememeli.
Cumhurbaşkanı seçimi bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası ve geleceği için çok ama çok önemlidir.
Türkiye hiçbir zaman diktatör tarafından yönetilmemiştir, yönetilmeyecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yargı, Yürütme ve Yasama kuvvetlerinin ayrımının sağlandığı demokrasi mabedidir.
Bu 3 kuvveti tek bir adama vermek Meclis'i yani "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" ilkesinin, uygulamasını yani milletin iradesini yok etmektir.
Ey büyük Türk Milleti bugünlerde devlet bütçesini yağmalayarak ortalığa saçtıkları üç beş kuruşa kanma, iradeni, kimliğini, kişiliğini diktatörlere asla kaptırma...