Çok başarılı banka yöneticileri(!)
Dün Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) bir haber düştü.
Türkiye'nin en büyük bankalarından biri 530 milyon liralık tahsili gecikmiş alacağını bir varlık şirketine 27 milyon liraya satmıştı.
Bu haber hemen hemen hiçbir yerde yer almadı. Haberin gazetelerde yer almamasının tek nedeni bankanın yerli ortağının Türkiye'nin en büyük ailelerinden biri olması. Yani iyi bir reklam veren. Kimse böyle bir aileyi kızdırmamak için bu haberi görmedi.
KAP'taki o üç satırlık haber Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu çok iyi anlatıyor. 530 milyon liralık alacağın banka tarafından alınamaması ve bunu son derece komik bir paraya satması, sektörde işlerin aslında hiç de iyi gitmediğini gösteriyor.
Normal bir ülkede olsaydı eğer, bu rakam çok konuşulur çok eleştirilirdi.
Ancak burası Türkiye ve insanlar görmedi, duymadı ve konuşmadı.
Tahsili gecikmiş alacakları varlık şirketine satan ilk banka bu değil. Birçok banka satıyor ama rakamın büyüklüğü Türkiye için acı veriyor. Olayı bir bankanın kârı ya da zararı olarak görmemek lazım. İnsanların ne halde olduğunu, borcunu ödeyemez duruma geldiğini ifade ediyor.
Varlık şirketi ne yapacak? Bu insanlara daha acımasızca baskı yapacak. Tehdit edip ailesini psikolojik olarak taciz edecek. Bu 530 milyon liranın yüzde 10'unu bile tahsil etse 53 milyon lira eder ki, o da yüzde 100'e yakın kâr demek.
***
Bankaların tahsili gecikmiş alacakları aslında her geçen gün artıyor. Buna rağmen bankalar halen piyasada acımasızca rekabet etmeye çalışıyor.
Şu an için bankaların ana felsefesi "sat ama nasıl satarsan sat" Personel de satıyor sırf kendisine verilen hedefi tutturmak için. Hedef tutuyor ama ortaya 530 milyon lira gibi tahsili gecikmiş bir alacak çıkıyor.
Bu tahsili gecikmiş alacak A veya B bankasının, fark etmez. Burada incelenmesi gereken bir başka konu banka yöneticilerinin başarısı ya da başarısızlığı.
Amerikan parasal genişleme politikası nedeniyle Türkiye'ye gelen ucuz ve bol para sayesinde oturdukları yerden para kazanan bankalar, aslında hiçbir ticari başarısı olmayan yöneticilerin de parlamasına ün yapmasına neden oldu.
Çılgınca tüketen bir toplum, 5 günlük 5 yıldızlı tatili bile bankadan 24 ay vadeli kredi ile alıp yapan insanların bulunduğu bir ülkede bankalar elbette çuval dolusu para kazanır.
Şu anda 5 günlük tatil için 24 ay kredi alan vatandaş yok. Kredi alanlar batıklarından kurtulmak için borcunu yeniden yapılandıranlar. Onlar da sonuçta borcunu ödeyemiyor ve bankalar bunu tahsil edemiyor.
Neredeyse tuvalette bile aklına bir ürün gelip, "buldum buldum" diye şubedeki personele "illa bunu şu kadar satacaksın" diyen ve dayatan matematik dehaları resmen çuvallamış durumda. Şimdi takke düştü kel göründü.
Şimdi adam gibi, bankacılığı bankacılık kültürü ile yapan, bankacılık alt kültürüne sahip insanların dönemi başlıyor.
"Ben istedim satacaksın" diye değil de, vatandaşın gerçekten ihtiyacına yönelik ürünler geliştiren, bunu personeli ile tartışıp satılabilirliğini ön gören yöneticiler iş yapacaktır.
***
Önümüzdeki günlerde eminim ki, banka CEO ve yönetici katliamı yaşanacak. Bugüne kadar başarısızlığın faturasını hep şubelerdeki personele kesen ve yöntem ile koltuklarını koruyan bu yöneticiler için korku dolu bir dönem bekliyor.
Yakın bir sürede çok sayıda banka CEO, genel müdür ve GMY'lerinin istifa haberini okuyacağız. Neden istifa derseniz onlar işten çıkartılamazlar. Çünkü onların gururları ve onurları var. Bu nedenle onlar istifa eder. Kovulmak sadece bankaların şube personeline yapılan bir uygulamadır!