Çoğunluğun Tiranlığı

"Milli irade", "çoğunluğun tahakkümü", "kuvvetler ayrılığı", "demokratik denetim", "katılımcı demokrasi" vb gibi kavramları son yıllarda sıkça duymakta ve tartışmaktayız da…

Yeni geçtiğimiz "cumhurbaşkanlığı sistemi"nin bir "seçilmiş diktaya" ya da "çoğunluk tiranlığına" yol açtığı bile dillendirilmektedir.

Dillendirilmektedir de, yapılan tartışmalar bilimsel olmaktan çok, yandaşlıklar ve duygusallıklar üzerinden yürümektedir.

Peki işin bilimsel yanı nedir? Bu bağlamda yapılmış bir çalışma var mıdır? Vardır evet. Dr.Nagehan Gürbüz Ersoy'un "Çoğunluğun Tiranlığı" adlı doktora tezi. Bu tez kitap haline de getirilerek Onikilevha Yayıncılık tarafından yayımlandı.

Çoğunluğun Tiranlığı bağlamında yapılan 4 yıllık bir çalışmanın ürünü bu kitap, bu çalışmanın 9 ayı Kanada'da British Columbia Üniversitesi'nde geçirildi.

Kitabın daha başlarında, temel yaklaşım ortaya konuluyor: "Çoğunluğun sırf çoğunluk olduğu için daima mantıksız ve akıl dışı kararlar alacağını varsaymak doğru olmadığı gibi, çoğunluğun verdiği her kararın, niteliği ne olursa olsun, meşru olduğunu farz etmek de makul değildir."

Çoğunluk demokrasisinin fikir babası olarak bilinen Rousseau'nun "toplum sözleşmesi", "genel irade" gibi kavramları irdeleniyor öncelikle. Rousseau, temsili sisteme karşı, "halkın tek bir iradeye sahip olması için farklılıkların dışlanması ve türdeşliğin sağlanması zorunlu" diyor.

Ancak çoğunluğun tiranlığını asıl kavramlaştıran düşünür Tocqueville. Bu düşünüre göre, "Monarşilerde nasıl kralın hata yapmayacağı dogması varsa, demokrasilerde de çoğunluğun yanılmayacağına dair sarsılmaz bir inanç mevcuttur. Çoğunluğun kadir-i mutlaklığı, Amerikalıların ulusal karakterini de etkilemiştir. Çok olan hep övülmüş, üstün olduğu varsayılmıştır."

Tocqueville'ye göre, çoğunluğun iradesi olarak gösterilen irade, kimi zaman azınlığın ya da iktidarı elinde tutan dar bir çevrenin iradesi de olabilmektedir.

ABD'de işte bunlar bilindiği için, çoğunluğun tiranlığını yumuşatan koşullar sağlanmıştır. Bunlar "adli tin", "jüri"", "yasalar", "coğrafi ve rastlantısal koşullar", "alışkanlıklar ve teamüller", "koşulların eşitliği" ve "bireycilik"tir.

Kitapta daha sonra John Stuart Mill'in görüşlerine yer veriliyor. Mill'in ilginç önerileri var: Vergileri oylayan meclis, yalnızca vergi ödeyenlerce seçilmeli, eğitimlilere de daha çok söz hakkı veren çoğul oy sistemi olmalı gibi…

Görüşlerinden yararlanılan bir başka düşünür de Bentham. Bentham'in "faydacı demokrasi" ve "kamuoyu divanı" olarak adlandırılan önerileri oldukça ilginç.

Çoğunluğun tiranlığını "yersiz bir korku" olarak niteleyen düşünürler de var, onların en başta gelenleri Mayo ve Dahl.

Daha da ilginci "Çoğunluğun tiranlığı endişesini dile getirenlerin aslında mülksüzlerden ve eğitimsizlerden oluşan bir çoğunluğun yönetimde söz sahibi olmasından rahatsız oldukları, ayrıcalıklarını kaybetmekten korktukları" savıdır. Nagehan, bu bölüme "Seçkincilik Eleştirisi-Açlık Çoğunluktadır" başlığını atmış ve bu başlığa esin kaynağı Turgut Uyar'ın dizeleri olmuş.

Evet "Nagehan" dedim çünkü kitabını yazı konusu ettiğim bu akademisyen, benim kızımdır. Kızımın kitabını siyasetçilere, siyaset-bilimcilere, hukukçulara özellikle tavsiye ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları