Çin'den sonra Irak'a ama Bağdat'a...
Pekin-Şanghay hattında CHP heyeti ile beraber olduğumuz Çin gezisinde hep Türkiye’de meydana gelen olayları konuştuk. Yeni yönetime gelen Çin Komünist Partisi ve de Çin’in yeni yöneticilerinin daveti olması özelliğiyle CHP heyeti bu geziyi çok önemsiyordu. Başta, yeni Hüseyin Aygün krizi olmak üzere Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sataşmaları ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği karşı cevaplar gezinin esas gündeminin önüne geçti.
İkinci durağımız olan Şanghay’daki son günümüzde gecenin ilerleyen saatlerinde kaldığımız Devlet Konukevi’nin lobisinde Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’tan genel bir değerlendirme istedim. Toprak, bu geziye çok emek veren isimlerden biri. Israrla, “ezber bozduk ve de bozmaya devam edeceğiz” diyor. Değerlendirmenin ayrıntılarını aktaracağım ama önce haberin en can alıcı kısmını vereyim;
CHP’nin Çin’den sonra ikinci çıkarması Irak’a olacak. Toprak’a hemen, “Irak’ta nereye” sorusunu yönelttim ve iktidarın büyük tepkisini çekeceğinden kuşku olmayacak cevabı aldım: “İlkbaharda Irak’a-Bağdat’a gidip, Bağdat Hükümeti ile görüşeceğiz. Biz Irak’ın toprak bütünlüğüne her zaman saygılıyız”. Erdoğan Toprak, 3-4 ülkeden daha davet aldıklarını bildirdi. Bunların arasında bir Afrika ülkesi ve Orta Asya’dan ülkeler olduğunu kaydetti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’ın Çin gezisinin Urumçi ayağına kadar olan değerlendirmeleri ise şöyle;
* Çinliler, iş adamlarımızla basın mensupları ile birlikte bu kadar büyük bir heyet beklemediklerini itiraf ettiler ve VIP protokol uyguladılar. Şanghay gibi büyük bir şehirde geçişlerimiz sırasında otoyolların kapatılması devlet protokolü uygulamasının bir örneği.
* İş adamlarımız burada iş kopardılar. Türkiye’den görüşemedikleri şirketlerin üst düzey yöneticileri ile görüşme fırsatları yakaladılar. Örneğin; İzmirli gemici bir iş adamımız Çinli muhatabı ile görüştü ve aldığı işin sözleşmesini imzalamak için Pekin’de kaldı.
* Çin yetkililerinin, “sizden gelen iş adamları ile birlikte 3’üncü ülkelerde büyük işlere imza atabiliriz” şeklinde teklifleri oldu.
* Bu gezinin 4 ayağı vardı; Türkiye’yi uluslararası alanda temsil etmek, Türkiye’nin ve dünyanın ekonomik sıkıntıdan geçtiği dönemde iş adamlarımıza yeni iş alanları açmak, CHP olarak yarınlarda bu ülkenin başına geçtiğimizde Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi göstermek, CHP’nin uluslararası alanda ağırlığı olduğu, bir muhalefet partisi değil uluslararası alanda sözü geçen iktidar adayı bir parti olduğunu göstermek.
* Organizasyon ve yönetme yeteneğimize güvenip onu sergiliyoruz.
* İktidar provası yapıyoruz.
* Çin gibi bir ülkede büyük itibarla ağırlanmış olmamız bizim ağırlığımızı gösterir.
* Muhalefetteyken dahi kendi ülken için büyük misyonlar yüklenip bunu yerini getirebilirsiniz.
* Görüşmelerde kendimi iktidardaymış gibi hissettim; çatır-çatır Türkiye’nin çıkarlarını konuşup savunduk.
* Çinliler CHP’yi iyi analiz etmişler. ÇKP Genel Sekreter Yardımcısı “Biz Atatürk’ü okullarda okutuyoruz” dedi.
* Çin’e gelen iş adamlarımız bundan sonraki ziyaretlerimize de katılmak istediklerini belirttiler. Bu talebe Kemal Kılıçdaroğlu, “olur” verdi; “Türk iş adamlarımızın aldığı her iş bizi çok mutlu eder. Her ihracat bütçe açığını biraz daha kapatır. İktidarda olmasak da Türkiye’ye hizmet etmek görevim” dedi.
* Çin gezisi ile bir ezber bozduk. Bizim desteğimiz ülkeye. CHP ezber bozmaya devam edecek.
Siz bu satırları okurken bizler (Cuma günü/bugün) Urumçi’de olacağız. Erdoğan Toprak, “Urumçi’ye ziyareti biz talep ettik. Çinliler de programa itirazsız eklediler” dedi. Soydaşlarımızın yaşadığı bu bölgeye ziyareti çok önemsiyorlar. Sincan Üniversitesi, Kemal Kılıçdaroğlu’na fahri doktora unvanı verecek. Toprak’a “Bundan sonra Doktor Kemal Kılıçdaroğlu diyebilir miyiz” diye sordum. Gülümseyerek “tabii ki” cevabını verdi.
Soydaşlarımızın bin bir sıkıntı ile yaşadığı bu coğrafyada doktora unvanı almanın önemi ve ağırlığının farklı olması gerek. İş bunun gereklerini yapabilmekte. Yoksa siyasetçinin “Dr.” unvanı kartvizitlerde hatıra olarak kalıyor. Gazete ve televizyon haberlerinde hatırlanıp, isminin önüne bile yazılmıyor. Nice örneklerini gördük!..
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Şangay’dan Urumçi’ye geçerken yakıt almak için Abakan’a inan uçakta gazetecilerin gündemle ilgili sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu, Paris’te öldürülen 3 PKK’lı kadın için Diyarbakır’da düzenlenen törenlerle ilgili soruya şu cevabı verdi:
* “Taşkınlık çıkmaması mutluluk verici...”
Deniz Feneri davasında bir şikayetçinin şikayetini geri alması konusundaki düşüncesi sorulan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki yorumu da şöyle oldu:
* “Deniz Feneri davası Almanya’da yüzyılın yolsuzluk davası olarak tanımlandı. Anlaşılan o ki, Türkiye’de yüzyılın aklanma davası olarak sonuçlanacaktır. Türkiye’de siyasal iktidarın yargı üzerinde kurduğu baskı yargıya olan güveni tamamen sarsmıştır. Türkiye’de adalet kavramı yara almıştır...”
Kılıçdaroğlu, Şanghay’da bulunan Huawei
şirketinde akıllı cep telefonları ile tablet bilgisayarları inceledi.