CHP’nin yol haritası nasıl olmalıdır (II)
Dün bu köşede, CHP’nin ekonomik ve sosyal kalkınma hedefi olmalı ve bu hedefin ilk ayağı “devlet-piyasa optimum dengesinin kurulması olmalıdır” diye yazmıştım.
Ayrıca devletin tarım sektörüne girmesi gerekiyor. Et Balık Kurumu gibi, üreticiyi ve tüketiciyi istismar etmeyen yeni kurumlar, gıda fiyatlarında doğrudan kontrol sağlar.
Dünyada “organik tarım olarak yeni bir altın yumurtlayan tavuk” fırsatı doğmuştur. Tarımda dönüşüm programı yaparak, bu fırsatı değerlendirebiliriz.
Devletin organik tarım ve hayvan üretme çiftlikleri kurarak, öncülük edecek, tohum ve damızlık hayvan temin etmesi gerekir.
Tarımda yarı kamusal yetkide üretici birlikleri kurulmalıdır.
Organik ürünlere daha yüksek maddi destek verilmelidir. İl tarım müdürlükleri ve ziraat odaları, organik tarım ve hayvancılık desteklerinde müşterek denetim yapmalıdır.
Aynı tür tarım ve hayvancılığa uygun olan iller arasında tarım bölgeleri kurulmalı. Bu bölgelerde yarı kamusal nitelikte “devlet organik tarım ve hayvancılık ürünleri organize sanayi bölgeleri ve üretim tesisleri” tesis edilmelidir.
Bu tesislerde çalışanların ücret ve maaşlarının beşte biri kesilerek yerine tesisin hisse senedi verilmeli ve aynı şekilde ürünü teslim eden üreticiye de ürün bedelinin beşte biri kesilerek yerine hisse senedi verilmelidir. Zaman içinde tesis, üretici ve çalışanların malı olacaktır. Ancak devlet altın hisseye sahip olacak organize ve yönetimde söz sahibi olmalıdır.
Tarımda kooperatifleşme teşvik edilmelidir. Kooperatife dâhil üretici, aynı zamanda isterse üretimde ve hasatta işçi olarak çalışmalıdır.
Genelde tarımsal destekler, GSYH’nın en az yüzde ikisi kadar olmalıdır.
2. Ekonomik ve sosyal kalkınmanın ikinci ayağı, planlama yapmaktır.
Türkiye’de piyasada rekabetin sağlanması, haksız rekabetin, kırılganlığın ve siyasi popülizmin önlenmesi açısından Makro Planlama yapmak gerekir. Yaşamakta olduğumuz kronik yapısal sorunlar, fiyat istikrarı, kur istikrarı, işsizlik, düşük verimlilik gibi sorunlar da bir plan içinde orta ve uzun zamanda çözülür.
Yine yapısal sorun olarak; Planlama ile sermaye piyasası ve reel ekonomi arasında, finans sektörü̈ ile reel sektör arasında koordinasyon ve denge sağlanır. Spekülatif piyasalar önlenmiş̧ olur.
Planlama, gerek özel tasarrufların ve gerekse kamu kaynaklarının önceden hangi alanlara tahsis edileceğini düzenler. Kamu kaynakları yasayla, özel tasarruflar teşviklerle yönlendirilir. Bu yolla siyasilerin kamu kaynaklarını popülizm için kullanması önlenmiş̧ olur.
Türkiye’nin en öncelikli sorunu, cari açık sorunudur. Cari açığın bir nedeni üretimin ithal girdiye bağımlı olmasıdır. Bu nedenle yüksek düzeyde ithal girdi kullanan sektörlerde, ithal ikamesini planlamak gerekir. Bunun için de
genel olarak üretimde ve ihracat malı üretiminde ham madde ve ara malı ithalatını düşürmek için,
* Yatırım ve güven ortamı oluşturmak;
* Devletin geçici olarak piyasaya girmesi;
* İthalata ikame edilebilir kalitede ve vasıfta, ham madde üretimi ve ara malı üretimine yüksek teşvikler verilmesi, gerekir.
Yerli ve yabancı sermayenin yarını görüp, yatırım yapması için siyasi iktidarların günübirlik kararlarını ve popülizmi önlemek gerekir. Bunun içinde planlar siyasi iktidarı ve hükûmeti bağlayıcı olmalıdır.
Türkiye 1933 devletçilik döneminde ve birinci beş yıllık sanayi planı ile hem yüksek büyüme sağladı, hem birçok fabrika yaptı, hem de millîleştirme yaptı. Bugün şarlar değişti ve bugünkü şartlara göre devleti yeniden devreye sokmak ve kalkınma planı yapmak gerekir.
(Yarın: Kısa ve orta vadeli ekonomik ve sosyal istikrar programı.)