CHP'nin üçlüsü

Kemal Kılıçdaroğlu'nun çıkardığı üçlü CHP'ye büyük bir başarı kazandırabilir mi? Türkiye'de siyaseti yeniden yapılandırabilir mi?

Ankara'da Mansur Yavaş,

İstanbul'da Ekrem İmamoğlu,

İzmir'de Tunç Soyer...

Rakiplerine karşı bu üçlünün avantajları da var, dezavantajları da var.

Önce Mansur Yavaş'tan başlayayım...

Adaylığı açıklandığı andan itibaren CHP teşkilatları ile şaşırtacak kadar hızlı bir şekilde olumlu diyalog kurdu.

Melih Gökçek'in kendisine yaptığı hücumu dikkate almayarak polemiğe girmedi.

İYİ Parti ve CHP teşkilatlarını kaynaştırdı ve hedefe birlikte güçlü şekilde yürüyecek kadroları oluşturdu.

Televizyon ekranlarına yabancılık çekmedi ve soruları tüm içtenliği ile yanıtladı.

İlk projelerini açıkladı ama geriye bıraktığı sürpriz projeler üzerinde çalıştığını söyleyebilirim.

En önemlisi Ankara'yı çok iyi tanıyor, sorunlarını ve çözüm yollarını biliyor ve şeffaf belediyecilik vadediyor.

Ekrem İmamoğlu'nun durumu..

En önemli özelliği kuşku yok ki rakibi Binali Yıldırım'a karşı gençliği, heyecanı, azmi ve başarma gayreti.

Sokaklarda yürüttüğü kampanya ile seçmene çok sıcak yaklaşıyor ve sabırla dinliyor.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, İstanbul'un eski belediye başkanı sıfatıyla ziyaret etmesi kimilerine göre "çok olumlu" idi ama bana göre Muharrem İnce'nin hatasının tekrarı idi.

Çünkü "İstanbul'a ihanet ettik" diyen bir siyasetçinin deneyiminden faydalanmak gereksizdi.

Tunç Soyer'e yapılan saldırılar...

Sakin Şehir (Cittaslow) uygulamasının ilk örneğini Seferihisarlılara yaşatan Tunç Soyer'in adı uzun süredir birinci sırada geçiyordu ama açıklama CHP genel merkezinden geç çıktı.

Aziz Kocaoğlu'nu ziyaret etmesi, AKP adayı Nihat Zeybekci'yi esnaf lokantasına yemeğe davet etmesi ve Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etmesi olumlu siyaset için önemli adımlar oldu

Babası konusu mu derseniz, 2 dönemdir yani 10 yıldır Seferihisar'da herkesin alkışladığı Soyer, bugün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olunca mı babası akıllara geldi derim.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun geleceği...

İşte şimdi yazının püf noktasına geldik.

Bu 3 CHP'liden işi nispeten kolay olan Tunç Soyer, çünkü İzmir CHP'nin yıllardır yıkılmaz kalesi.

Mansur Yavaş da seçilme ihtimali çok yüksek olan bir aday.

Ekrem İmamoğlu'nun ise AKP'den İstanbul'u alması için çok çalışması gerekli.

CHP'nin bu üçlüsünün başarılı olup seçilmesi Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığının güvencesi olacak.

İzmir'in yanı sıra İstanbul ve Ankara'dan sadece birinin kazanılması da Kemal Bey'in koltuğunu tehlikeye sokmaz.

Ancak sadece İzmir'in kazanılıp Ankara ve İstanbul'un kaybedilmesi, CHP'yi olağanüstü seçimli kurultaya götürür ve Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı büyük riske girer.

Kılıçdaroğlu elbette tüm il ve ilçelerde adaylarının kazanmasını ister.

Ancak CHP lideri ile Genel Merkez yönetiminin Türkiye'nin bu en büyük 3 ilinin kazanılması için gece gündüz, dur durak demeden "Adalet Yürüyüşü" azmi ile çalışmaları şarttır.

Çünkü 31 Mart seçiminin en önemli 3 ili Ankara, İstanbul ve İzmir'dir ki çıkacak sonuçlar Türk siyasetini yeniden yapılandırmaya neden olabilecektir.

Cumhur İttifakı'nın bekası

Şimdi gelelim CHP'nin üç adayının da seçimi kazanmasına.

İşte bu durumda,

Cumhur İttifakı'nın bekası,

Erdoğan iktidarının bekası,

Devlet Bahçeli'nin MHP Genel Başkanlığı bekası tehlikeye girer.

İlk parçalanışın Cumhur İttifakı'nda olacağını söylemek ise kâhinlik olmaz.

Bahçeli'nin Genel Başkanlığının bekası için Cumhur İttifakı'ndan ayrılması AKP'nin Meclis'te azınlığa düşmesine neden olur.

AKP'nin dün yapılan "Memleket işi, gönül işi" şeklindeki yerel seçim sloganı dün yapılan aday tanıtım toplantısında açıklandı.

Eğer AKP, 31 Mart yerel seçiminde yüzde 30-35 bandına düşer, Ankara ve İstanbul'u kaybederse muhalefet bu sloganı, "Memleket işi, gönül işi, Erdoğan bırak bu işi" kampanyasına dönüştürebilir.

Saray'ın ziyaretçilerine tek bir sorum var:

Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması Hakkında Kanun'u imzalarken kendisine bir şu isimler eşlik etti.

Birol Güven, Şükrü Avşar, Timur Savcı, Cemal Okan, Muzaffer Yıldırım, Çağrı Özeren, Fatih Aksoy, Necati Akpınar, Kerem Çatay, Mehmet Bozdağ, Serdar Öğretici, Raci Şaşmaz, Şahan Gökbakar, Yılmaz Erdoğan, Mahsun Kırmızıgül, Bülent İnal, Burak Özçivit, Oktay Kaynarca, Ata Demirer, Tamer Karadağlı, Şoray Uzun, Demet Akbağ, Onur Tan, Bahadır Özdener, Elif Dağdeviren.

Sizlere sorum şu:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hanginiz efsane sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında tek bir kelime söylediniz?

Söyleyen varsa alkışlarım, yoksa yuhalarım...

Önemli düzeltme:

Dün yazımda "Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı var ki 16 milyon 476 bin 823 lira 48 kuruş yardım almış 2018 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden. Bu vakıf da görevden istifa ederek ayrılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ailesinin" ifadesini kullanmıştım.

Okurlarım sağ olsunlar uyardılar. Bu vakıftaki Topbaş ailesi ile Kadir Topbaş arasında akrabalık bağı yoktur.

Ancak bu vakıftaki Topbaş ailesi BİM gibi Türkiye'nin her yerinde 8 bin civarında marketler zincirinin ortakları arasındadır.

Yani ticaret yapmaktadırlar ki bu ticari faaliyetten elde ettikleri kâr ile Vakıf hizmetlerini yürütmeleri gerekirken İstanbulluların hakkı olan 16,4 milyon lirayı 2018 yılında bağış olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden almıştır.

Hak mıdır? Kararı siz verin değerli okurlarım.

Yazarın Diğer Yazıları