CHP’li seçmen daha fedakâr çıktı
CHP Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirme raporu yayınladı. Bu raporun tarafsız bir gözle hazırlandığı ve teknik açıdan da doğru bir rapor olduğu kolayca anlaşılıyor.
Rapordaki en önemli tespit, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’li seçmenler geneline göre daha yüksek katılım sağlamıştır ’’şeklindeki tespittir. Başka bir ifade ile, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP ve MHP’li seçmenlerin katılım oranı, CHP’li seçmenlerden daha düşük kalmıştır. Rapora göre, “Her beş CHP seçmeninden biri oy kullanmazken bu oran AKP ve MHP seçmenlerinde dörtte bir düzeyine ulaşmaktadır.
Yani AKP ve MHP’li seçmende katılım oranı yüzde 75 iken CHP’li seçmende yüzde 80 olmuştur.
Oysa ki Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu, grup toplantısında elini masaya vurarak; “Ama tatilcileri anlamakta zorlanıyorum. Her kuruşun hesabının sorulmasını istiyorsan, senin hayatına birisi gelip müdahale etmesin diye düşünüyorsan, sandığa gideceksin, şakası makası yok, Ekmeleddin İhsanoğlu’na oyunu vereceksin. Adam gibi tıpış tıpış sandığa gideceksiniz, demokrasinin gereğini yapacaksınız. Masalarda oturup ben oy kullanmayacağım diye ahkam kesmek demokrasiye inanmamaktır. Bir gün gelir sizin tatil yapmanız da engellenir” demişti.
Böylece CHP raporu, bizzat Genel Başkanın CHP’li seçmen için yanlış tespit ve teşhis yaptığını göstermiş oldu. Ayrıca ve daha önemlisi CHP’li seçmen, AKP’nin de tatil aylarında seçim yapma taktiğini böylece boşa çıkarmış oldu.
Öte yandan raporda, İhsanoğlu’nun aldığı oyların, 2014 genel seçimlerinde CHP ve MHP’nin aldıkları toplam oy oranının gerisinde kalmasının nedenleri de “oy geçişliğinde ana eğilimler” başlığı altında açıklanmaktadır.
1- 30 Mart’ta MHP’ye oy vermiş seçmenlerinin kayda değer bir bölümü Erdoğan’ı tercih etmiştir.
2-30 Mart’ta CHP’ye oy veren küçük sol parti seçmenleri veya hiç oy vermemiş seçmenler Demirtaş’a oy vermiştir.
3- Büyük metropollerde sol, sosyalist ya da Alevi seçmenlerinin bir bölümü Demirtaş’ı desteklemiştir.
4- Sandık çıkış anketlerine göre 30 Mart’ta CHP’ye oy vermiş seçmenlerinin yaklaşık yüzde biri İhsanoğlu’na oy vermemiştir.
Raporda önemli bir tespit de şudur: Rize’de Saadet Partisi’nin Büyükşehir’de adayı olan Bekaroğlu’nun İhsanoğlu’nu desteklemesi, Saadet Partisi seçmeni üstünde etkili olmamış ve İhsanoğlu, CHP ve MHP oy toplamından Rize’de 4 puan daha eksik oy almıştır.
Çok açıktır ki Saadet Partisi tabanı, Bekaroğlu’nu ideolojik düşüncesinden dolayı destekliyordu. Aynı tabanın, Bekaroğlu için CHP’ye oy vermeyeceği açıktır.
Buna rağmen Kılıçdaroğlu, Bekaroğlu’nu Parti Meclisi’ne sokabilmek ve genel başkan yardımcısı yapabilmek için, kurultayda platformdan kontenjan adayı gösterdi. Yani sıfır oy alsa dahi seçilebilecekti.
Kılıçdaroğlu’nun istediği seçilsin diye üç kişilik erkek kontenjan adaylığına yalnızca üç isim yazılması, CHP’nin demokratik imajına zarar verdi.
CHP’nin tek şansı, diğer partilere göre daha demokratik olması ve bu tür demokratik olmayan taktikleri terk etmesidir.
Ayrıca bugüne kadar anlaşıldı ki yalnızca milletvekili yapmak için partiye çağırdıklarından partiye oy gelmiyor, tersine mevcut oylar da tepkisel olarak azalıyor.
Tüzükte değişiklik yapılarak, partili olanlara bir ön seçim şansı tanındı. Tüzüğe göre, “Merkez yoklaması yöntemi uygulanarak belirlenecek adayların toplam sayısı, Genel Merkezce Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’na sunulan partinin gösterdiği milletvekili adaylarının yüzde on beşinden fazla olamaz. Partinin son genel seçimlerde yüzde onundan az oy aldığı seçim çevrelerinden gösterilen toplam milletvekili aday sayısı bu orana göre hesaplanan milletvekili aday sayısına dahil değildir.”
Partinin yüzde 5, merkez kontenjanı var, yüzde 15 de merkez yoklaması, yüzde ondan daha az oy aldığı illeri de katarsak, demek ki 550 milletvekili adayının en az 350’si ön seçime katılacaktır. Partinin kazanacak yüzelli adayının, yaklaşık 100’ünü yine ön sıralara koyarak genel merkez, 50’sini de ön seçimle parti tabanı seçmiş olacaktır.
Yine sürünen demokrasi...