CHP ve Özal'dan utanır mısınız?
95 yıllık cumhuriyeti kuran bir tarihi var CHP'nin, acımazsızca, haksızca, hatta nefretle eleştiriliyor hatta saldırılıyor...
Demokrasiyi sonuna kadar savunan bir CHP ve bugün demokrasiyi kılcal damarlarına kadar hisseden ve uygulayan Kemal Kılıçdaroğlu var.
24 Haziran öncesi İYİ Parti'nin seçime girmemesi tuzağını kuran YSK ve AKP iş birliğini muhteşem bir kararla demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak şekilde 15 milletvekiline verdiği görevle bozan CHP ve Kılıçdaroğlu'dur.
CHP'nin demokrasiye sahip çıkan sayısız örneklerle dolu tarihi vardır ki, kitap yazılır.
Gelelem, TBMM Başkanlığından istifa etmeyerek Anayasa'nın Binali Yıldırım tarafından ihlal edilme vakasına.
Çok açık ve net bir şekilde anayasanın ihlal edilmesi ve çiğnenmesi uygulamasına bakalım.
Önce merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, "anayasayı bir kere çiğnemekle bir şey olmaz" sözüne, sonra da CHP Meclis Başkanvekili iken görevinden istifa eden gazeteci meslektaşım Yılmaz Ateş'e bakalım.
TURGUT ÖZAL ÖRNEĞİ
Özal 1983 seçiminde Anavatan Partisi'ni (ANAP) birinci parti yapıp tek başına iktidar olunca Kenan Evren destekli merhum Turgut Sunalp'in genel başkan olduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) Halkçı Parti'nin (HP) ardından sonuncu olmuş ancak 71 milletvekili çıkartabilmişti.
28 Eylül 1986'daki ara seçimde %4'e düşen oyları nedeniyle MDP milletvekilleri iktidar partisine geçmek istediler.
Ancak 1982 Anayasası milletvekillerinin parti değiştirmelerini yasaklamıştı. Özal da milletvekillerine ANAP'ın kapısının açık olduğunu söylemişti.
Haldun Simavi'nin Günaydın Gazetesi'nin muhabiri olarak birkaç gazeteci arkadaşımla birlikte Özal'ı bir hafta sonu tatilinde Abant'ta yakaladık.
Sabah yürüyüşünde hep beraber Özal'ı, "Nasıl olur da Anayasa'ya aykırı olarak MDP milletvekillerine kapımız açık dersiniz" diye birçok soru ile sıkıştırdık.
Özal sonunda, "Anayasa'yı bir kere çiğnemekle bir şey olmaz" diye bugün de slogan olan o meşhur cümleyi söyledi.
Ankara'ya dönünce bir de baktık ki ANAP da MDP de Genel Kurul kararı aldılar ve 30 Kasım 1986'da her iki parti "birleşme"ye karar verdi.
1982 Anayasası iki partinin birleşmesini yasaklamıyordu ve iki parti ANAP çatısı altında birleşince Özal da MDP milletvekillerini dolaylı olarak partisine katmış oldu.
Yani aslında Anayasa çiğnenmedi.
YILMAZ ATEŞ ÖRNEĞİ
1969'da gazeteciliğe başladıktan sonra 1972'de gazeteciliğe adım atan Yılmaz Ateş kardeşim ile tanıştım.
O tarihlerde biz genç gazetecileri Ankara Gazeteciler Cemiyeti üye almazdı.
Bizler de, Alaattin Orhan, Mehmet Genç, Osman Z. Yüksel, Mehmet Öztoprak, Necmiye Aba, Alaattin Sevim ve Cengiz Kuşçuoğlu'nun 23 Şubat 1978'de kurduğu Çağdaş Gazeteciler Derneği'ne (ÇGD) üye olduk.
1. Olağan Genel Kurul'da Yılmaz Ateş'i başkan seçtik ve 1978-1980 döneminde çok başarılı bir dönem geçiren ÇGD'ye yüzlerce meslektaşım üye oldular.
Çeşitli gazetelerde muhabirlik, istihbarat şefliği, yazı işleri müdürlüğü, DİSK Sosyal-İş'te basın müşavirliği, Türkiye Gazeteciler Sendikası'nda işyeri temsilciliği ve sendikacılık yapan Yılmaz Ateş, 20. ve 22. dönemlerde CHP Ankara Milletvekili oldu.
22. dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilliğine seçilen meslektaşım ve kardeşim Yılmaz Ateş'i arayarak Binali Yıldırım'ın TBMM Başkanlığından istifa etmemesini nasıl değerlendirdiğini sordum.
Ateş, "O tarihte Deniz Baykal bana bir ildeki CHP toplantısına beraber gitmeyi önerdi. Çünkü bu göreve seçilmeden önce birçok faaliyete Sayın Baykal ile birlikte gider, yanından ayrılmazdım. Ben de; aman efendim Anayasa'ya göre bu görevim varken tarafsız olmamız şart. Partim de olsa siyasi bir faaliyete katılmamam ben gelmeyeyim dedim. Baykal, 'Tabii doğrusu da budur, bize yakışan da budur, alışkanlıkla önerdim ben de' dedi" şeklinde konuştu.
"Seçim bölgem olduğu halde Ankara'da partimin düzenlediği siyasi faaliyetlere dahi katılmamaya özen gösterdim" diyen Ateş 2004 yerel seçimine ilişkin olarak da şunları söyledi:
"Meclis Başkanvekili iken partim ve genel başkanım Deniz Bey beni Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterdiler. Yüksek Seçim Kurulu'nun adaylığımı tescil etmesini dahi beklemeden yani partim açıklar açıklamaz TBMM Başkanvekilliği görevimden hemen istifa ettim.
Demokrasilerde makam ve mevki önemli değildir. Önemli olan Anayasaya ve yasalara saygılı olmanızdır.
Hem tarafsız bir görevde hem de taraflı bir siyasi faaliyette olunması ahlaki değildir.
Sayın Binali Yıldırım açık ve net bir şekilde anayasa ihlali yapmaktadır. Bu çok tehlikeli bir uygulamadır çünkü yol olur. Anayasa ve yasaları çiğnemek herkes için serbest hale gelir ki bu toplumsal düzeni de bozar.
Meclis Başkanlığına da gölge düşüren bu hatalı kararı anlaşılan o ki Sayın Yıldırım değil Sayın Recep Tayyip Erdoğan aldı, Binali Bey de uyguluyor.
Anayasa hükmü gereği tarafsızlık yemini eden ama tüm uygulamaları ile bu yemini çiğneyen AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın bu kararını düzeltmesi ve 'istifa et Meclis Başkanlığından' demesi lazım."
Gazeteci, sendikacı, eğitimci ve sonra da siyasetçi olan CHP'li Yılmaz Ateş'in bu demokrasi dersinden ve anayasaya bağlılığından acaba utanırlar mı?
Hep örnek aldıkları Özal'ın da anayasayı bir kez dahi çiğnememesinden acaba utanırlar mı?