CHP ve kurultay sendromu
Türk siyaset sahnesinde olağan ve olağanüstü parti kurultay ya da genel kurulların rekortmeni rakipsiz şekilde Cumhuriyet Halk Partisi'dir. (CHP)
CHP seçilmişlerin, AKP atananlar partileridir diye yazdım ki CHP Genel Başkanı bu ifademi grup toplantısına da TV söyleşilerine de taşıdı.
CHP'de seçim olağan bir demokrasi göstergesidir.
Demokratlığını son 24 Haziran seçimleri öncesinde önemli adım ve kararlarla ortaya koyan Kılıçdaroğlu'nun demokrasiye katkısı da takdire değerdir.
Kurultaylarda 2 kez yendiği rakibini Cumhurbaşkanı adayı göstermesi muhteşem bir demokrasi örneğidir.
İYİ Parti'nin seçimlere girmemesi için kurulmak istenilen AKP-MHP ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kumpasını 15 CHP milletvekilini "geçici görev" ile İYİ Parti'ye transfer ederek bozması demokrasi kahramanlığıdır.
100 bin imza toplamaları gereken Temel Karamollaoğlu ve Doğu Perinçek'e CHP'lilerim imza desteği vermesini sağlayarak Cumhurbaşkanı adayı olmalarını sağlaması adalete olan inancının sadece yürüyüş eylemi ile sınırlı olmadığının tarihsel kanıtı oldu.
Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı yarışını kazanamadı ama yüzde 31 oy oranı ile dikkat çekmek bir yana başarılı bir sonuç aldı.
Bu başarı sadece Muharrem İnce'ye mal edildi.
CHP'nin yüzde 22 oy oranında kalmasının başarısızlığı ise sadece Kemal Kılıçdaroğlu'na mal edildi.
Peki, Muharrem İnce'ye CHP'liler ile CHP genel merkezi, Meclis grup başkanları, milletvekilleri destek vermediler mi?
Elbette verdiler.
Peki, doğal olan ya da olması gereken neydi?
Muharrem İnce'yi cumhurbaşkanı seçtirmek.
Çünkü artık CHP'nin yüzde 30-40 oy alması hiç önem taşımıyordu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Rejiminde.
Bu yeni rejim yani başkanlık yani tek adamlık bir yapı getiriyordu ve ortadan kalkan Başbakanlık nedeniyle yürütmenin tamamı Cumhurbaşkanına veriliyordu.
Demem o ki keşke Muharrem İnce yüzde 50+1 ile cumhurbaşkanı seçilseydi de CHP yüzde 15-20'lerde kalsaydı.
İşte bu gerçek ortada iken Muharrem Bey'in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu yerel seçim yarışına 9 ay kala Kurultay yarışı ile karşı karşıya bırakması açıkça CHP'nin kurultay sendromudur.
Olması gereken ise Muharrem İnce ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun mevcut yapı ile yerel seçim için ortak strateji belirlemeleri, adayları birlikte seçmeleri ve her ikisi için de büyük sınav olacak yerel seçimleri kazanma stratejisini gerçekleştirmeleridir.
Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Çorum, Yozgat, Diyarbakır, Denizli, Şanlıurfa, Erzurum, Rize, Yalova başta olmak üzere 81 ilde hangi adaylarla başarı kazanılacağını bugünden düşünmek, planlamak ve araştırmak gerekirken yeni bir kurultay inanın bana AKP ve MHP iş birliğinin ekmeğine yağ sürmektir.
Ancak yapılan açıklamalar gösteriyor ki Olağanüstü CHP Kurultayı'nı toplamak için gerekli imza sayısı her gün artıyor.
Okurlarım hatırlayacaklardır.
MHP delegeleri yeterli hukuki sayının bulunmasına, mahkeme kararı ile olağanüstü kurultay toplanarak tüzük değiştirilmesine rağmen AKP'nin verdiği yargı desteği ile seçimli kurultay yapılamadı ve Devlet Bahçeli koltuğunu korudu.
O tarihlerde siyasi kararların önemli olduğunu yargı kararları ile partilerde demokrasi olamayacağını ve Bahçeli'nin, "hodri meydan" diyerek olağanüstü seçimli genel kurula giderek rakipleri ile yarışması gerektiğini yazdım.
Bahçeli bu kararı almadığı, alamadığı için de meşruiyetini kaybettiğini yazdım.
Gelelim CHP'deki duruma.
Genel Başkan Yardımcıları da Kemal Kılıçdaroğlu da "gerekli imza toplanırsa elbette Kurultay toplanır. Ancak yeterli imzaya ulaşamayacaklar" diye peş peşe açıklamalar yapıyorlar.
Tamam, bu tüzük emri ama bir de siyasetin ve siyasetçi olmanın gerekliliği durumu vardır.
300-500 delegenin imzası tüzüğe göre yetersizdir ama bana göre siyaseten yeterlidir.
Haydi, Kemal Bey yukarıda yazdığım demokrasi kahramanlıklarına bir yenisini daha ekle ve "hodri meydan haydi olağanüstü kurultaya" diye yumruğunu masaya vur.
Liderlik budur.
Kazanırsın ya da kaybedersin kurultayda bilemem ama demokrasiye inancını bir kez daha ortaya koyarsın.
Unutma ki sana rakip olan İnce'yi iki ayrı kez farklı şekilde yendin. Üçüncüsü neden olmasın?
Kaldı ki delegeler aynı delegeler.
Kemal Bey, Genel Başkan Yardımcıların, il ve ilçe başkanların ile milletvekillerin makamlarında oturup İnce'nin ekibinin kurultay için çalışmalarını seyredeceklerine senin kazanman için kolları sıvasınlar.
Muharrem Bey, ya bu kurultayda da üçüncü kez Kemal Bey'e karşı kaybedersen ne olacak?
Bil ki cumhurbaşkanlığı yarışındaki başarın da unutulup gidecek ve 2023 ya da öncesi bir seçimde yeniden aday gösterilme olanağın da kalmayacak.
Bu arada "+1" diyen Mehmet Ali Çelebi'ye de bir çift sözüm var.
Vefa nedir biliyor musun?
İnce taraftarlarının Genel Merkez yöneticilerini, "delegelere baskı yapma" eleştirileri de Temel fıkrası gibi.
Kemal Bey yanlıları da aynen İnce yanlıları gibi elbette kurultay kulisi yapmak için çalışacaklar.
Bundan daha doğal ne olabilir ki?