CHP delegesi artık şapkayı önüne koymalıdır
Son seçimlerde CHP’nin oylarını en doğru tahmin eden Sonar araştırma şirketinden Hakan Bayrakçı “Benim yaptığım son araştırmada CHP’nin oy oranı yüzde 20’lerde görünüyor. Ancak, yükseliş değil, düşüş eğiliminde. Diğer araştırma şirketlerinin bulguları da aynı yönde” diyor.
CHP’nin oy oranı neden düşüyor? Çeşitli yorumlar yapılabilir... Ancak ben iki konu üstünde durmak istiyorum... Birisi; CHP, halkın diliyle konuşmuyor ve halkın anlayacağı şekilde proje üretmiyor. Diğeri de CHP tarihi misyonuna sahip çıkmıyor.
CHP ekonomik politikaları genel başkan yardımcısının dün bir açıklaması vardı. Bu açıklama “Bu ülkede son üç yılda her 100 dolarlık satın alma gücünün 99’u borçla, ancak geriye kalan 1 doları gelir artışıyla sağlandı” şeklindeydi.
Teknik olarak satın alma gücü ile reel gelir artışını birbiri ile karşılaştırmak yanlıştır. Bir kişinin borç alması onun bugünkü tüketimini artırır. Ancak bu borcu geri ödediği zaman da doğal olarak tüketimini kısar. Başka bir ifade ile borç alan gelecekteki tüketimini kısarak, bu gün tüketim yapmıştır. Borç uzun dönemde reel satın alma gücü yaratmamıştır. Anadolu’daki insan bunu bildiği için, “Borç yiyen kesesinden yer” demiştir. Üstelik de borçlanan birisi faiz ödeyeceği için gelecekteki tüketimini daha çok kısmak zorundadır. Ayrıca iç borçlanma Milli Gelir içinde yapılmış bir transferdir. Gelir artışı ve reel satın alma gücü yaratmaz. Reel satın alma gücünü, reel gelir artışı ve servet artışı yaratır.
Kaldı ki siyasi iktidarı tenkit edeyim derken, anlaşılmayan bu tür beyanlar, kafa karışıklığı yaratıyor. Kimse ciddiye almıyor. Bu açıklama AKP bakanlarına cevap olarak yapılmıştı... Ne yazık ki tersine onlara prim getirdi.
CHP’nin tartışılmayan bir şanssızlığı da parti ve grup yönetimin bürokrasiden gelmiş olmasıdır. Elbette bu ülkede bürokratların da yaptığı ve yapacağı önemli hizmetler vardır. Olacaktır. Ancak, genel başkan, grup başkan vekillerinin üçü de, genel başkan yardımcılarından bir kısmı bürokrat olunca, elbette bu CHP, masanın öbür tarafında oturanları anlamakta zorluk çekecektir.
Düz mantıkla ve popülizmle oy toplayacaklarını zanneden CHP Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Muharrem İnce, “siyasi partilerin Türkçe’den başka dillerde de faaliyette bulunmasını” öngören kanun teklifi verdiler. Bu kanun teklifi, parti içinde çelişkiye neden oldu. Diğer grup başkanvekili imza atmadı. Karşı çıktı. Ayrıca bu teklif memur zihniyeti ile yapıldı... Çünkü, söz gelimi bir açık hava mitinginde, Kürtçe bilenler aynı zamanda Türkçe de biliyor. Ancak Türkçe konuşanlar Kürtçe bilmiyor. Hem de Kürtçe konuşanların oranı da yüzde 10’u geçmez. Bu durumda siyasetçi neden Kürtçe konuşsun? Grup Başkanvekillerinin bu işgüzarlığı tabandan büyük tepki topladı. CHP’nin oy kaybına neden oldu.
CHP tarihi misyonuna da sahip çıkmıyor... Bunun sebebi de başta Kılıçdaroğlu ve seçtiği kadrolardır.
Kılıçdaroğlu’nun eşi bir röportajında aynen şöyle diyor: “Kemal Bey’in babası 1938’den sonra sürgün edilmiş... Halası 40 kişiyle birlikte ‘götürülmüş’... Derin izler bırakıyor tabii; öfkeleniyorsunuz” gazetecinin “Öldürüldüler mi” sorusuna cevabı tek sözcük: “Evet.” oluyor. Bu şartlar altında siz Kılıçdaroğlu’ndan CHP’nin misyonuna sahip çıkmasını bekler misiniz? Bunun içindir ki CHP içinde;
- Her iki taraftan da şehitler oluyor diyerek, PKK terörünü şehit mertebesine çıkaran milletvekili,
- ‘KCK ve PKK’ya özgürlük’ isteyen milletvekili,
- Türklük kavramını Anayasadan çıkarmak isteyen milletvekilleri,
- ‘Biz Atatürk’ün bekçisi olmayacağız’ diyen milletvekili,
- ‘Dersim katliamından Atatürk sorumludur’ diyen milletvekili var.
CHP’de CHP misyonuna sahip çıkan yüzde 20 kemikleşmiş oy var. CHP misyonuna aykırı ve bu misyonu reddeden her hareket, CHP’nin bu tabanını da parçalıyor. Bu durumu delege iyi değerlendirmeli ve partinin geleceğini kurtarmalıdır.