Chatham House yeni Sykes-Picot haritaları mı çiziyor?..

Onca seçim telaşının arasında sırf Kraliçe'nin hatırı kırılmasın (!) diye İngiltere'ye gidildi. Abdullah Gül beyler içinden epey kahretmiştir herhalde!.. Vefasızlık konusunda kitap yazmaya başlar mı bilemem ama kendisine bir zamanlar çok yakın duran, ödüller veren Chatham House'a da epey içerlemiştir. Gazze'de Müslüman kanı içilirken, İsrail'in kurulmasına öncülük eden, Sykes-Picot haritalarını çizen, Sevr'i yapan Chatham House'da R. Erdoğan epeyce uzun bir konuşma yaptı. Baktım AKP cenahına, bir zamanlar oraya gidip de misafir edilenlere en ağır hakaretleri yağdıranlardan ses seda yok!.. Seçim ateşi bacalarını sardığı için yine "reisin bir bildiği vardır" moduna girmiş olmalılar!..

R. Erdoğan'ın İngiltere ziyareti ile ilgili Ankara kulislerinde akçeli işler de dahil olmak üzere çok şey konuşuluyor. Yok, o kadar da değildir artık!.. Erdoğan, bu kadar harala gürele arasından sıyrılıp, sakin geçen o 3 gün içinde Londra'da kurmaylarıyla, "şöyle rahat kafayla milletvekili listelerini" düzenleyelim demiş olamaz mı?..

Erdoğan'ın, Londra'da Bloomberg TV'ye verdiği mülakatta, "AKP'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki çoğunluğunu kaybetmesi olasılığı"na ilişkin "A, B, C planlarımız var. Sistemi tıkayacak herhangi bir gelişmeye izin vermeyiz" demesi de ayrıca dikkatimi çekti.

Erdoğan, 24 Haziran'daki seçimde, kendisinin cumhurbaşkanlığını kazandığı, ancak parlamentoda 'karışık bir tablo'nun ortaya çıkması durumunda ne yapacağıyla ilgili bir soruya şu cevabı vermiş:

"Bizde bir laf vardır: 'Dereyi görmeden paçalar sıvanmaz' diye. Biz de dereyi görmeden paçaları sıvamıyoruz. Önce seçim sonuçlarını bir görelim. Sizin dediğiniz anlamdaki bir neticeye göre hazırlıklarımız şüphesiz olacaktır. A, B, C planlarımız var. İnanıyoruz ki arzu ettiğimiz plan ortaya çıkacaktır. Sistemi tıkayacak herhangi bir gelişmeye izin vermeyiz. 7 Haziran'da sistemin önünü açtım."

Doğru!.. O zamanlar gizli uzlaşma ile hareket ettiği Doktor Devlet Bahçeli ile Ahmet Davutoğlu'na hükümet kurdurmamışlardı. 1 Kasım seçiminin sonuçları da ortada!.. 24 Haziran'da AKP'nin Parlamentoda çoğunluğunu kaybedebileceği görüldüğünden siyasi kulislerde senaryolar birbirini kovalıyor. En çok konuşulanı da, "Erdoğan Cumhurbaşkanlığını kazanır Parlamentoda çoğunluğu kaybederse 3 ay içinde tekrar seçime gider." 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra ilk kaleme aldığım yazıda ve katıldığım TV programlarında Erdoğan'ın seçime gideceğini iddia eden ve haklı çıkan bir gazeteci olarak bu sefer işin öyle olacağını sanmıyorum. Erdoğan, eğer Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanır Parlamentoda çoğunluğu kaybederse bu sefer farklı bir organizasyona gider. Bu yüzden, CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'ne milletvekili aday listelerini -YSK'ya teslim edecekleri son ana kadar- çok ince eleyip sık dokumalarını tekrar tekrar gözden geçirmelerini öneririm!..

Tower Bridge (Kule Köprüsü)

Öncesinden, Türk kamuoyuna cilalanmaya başlanan R. Erdoğan'ın İngiltere gezisinin stratejik perde arkasına ilişkin ne düşündüğünü 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan Dilek'e sordum. Dilek'e göre İngiltere köprü görevi görüyor. Dilek şöyle anlattı;

"Biz, ABD ile simgeleşen sorunlar nedeniyle iş yapamıyoruz, karşılıklı oturup konuşamıyoruz. El altından iş pişirecekler ama karşılıklı oturup konuşamıyorlar. Bence, İngiltere arabulucu. İngiltere üzerinden ABD ile iş yapıyorlar. Bu sadece İngiltere işi değil. İşin öbür tarafında ABD de var. Yani, Amerika bize empoze etmek istediği şeyleri İngiltere üzerinden yapıyor. Biz de İngiltere üzerinden karşılık veriyoruz. Bunun içinde Kıbrıs var, Suriye içinde onların oluşturmaya çalıştığı yapı var. Onların kabullenilmesine yönelik Amerika'nın telkinleri var. İngiltere de bu pazarlığı yürütüyor. Ondan sonra bu meşhur çözüm süreci var. 25 Haziran'da Suriye'de bambaşka bir resim göreceğiz. Hükümet de bu resme ses çıkarmıyor şu anda. İşte, Arap gücü gelecek, belki NATO'nun istikrar gücü gelecek. ABD planı kabullenilecek. Buna ses çıkarılmıyor. Bunun karşılığında seçimi kazanılmaya yönelik artık bunun peşinden para mı gelir, siyasi destek mi gelirin pazarlığı yapılıyor diye düşünüyorum.

Hatırlar mısınız? 1974 Barış Harekatı öncesinde 15 Temmuz'da Kıbrıs'ta darbe olunca bizimkiler garantör olarak İngiltere'ye gittiler. Ecevit'in hatıralarında var orada söylüyor; 'İkide bir İngiliz heyeti dışarı çıkıp geliyordu' diyor. 'Ne olduğunu anlayamamıştık. Sonra öğrendik ki dışarı çıkıp Amerikalılarla konuşuyorlarmış' diyor.

ABD'nin Türkiye ilişkilerini İngiltere'ye havale ettiğini düşünüyorum."

Merak ettiğim bir konu daha var;

Acaba, Londra'da Kerkük masaya yatırıldı mı?..

Yazarın Diğer Yazıları