Cehaletin pazarlanması
Birkaç gün önce İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak''ın "gündemimiz mum mu?" başlıklı köşe yazısını gazetede okudum. Mesut Hoca yazısında Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD''li psikiyatri uzmanının ortaya attığı bir bilimsel çalışmayı örnekliyordu. Bu iki ABD''li uzmanın kuramına göre; Cornell Üniversitesi''nde yapılan bir test sınavında, "nasıl geçti" sorusu üzerine yönlendirilen soruların yüzde 10''una bile cevap veremeyenlerin, kendilerine güvenleri "tavan" yaparken, soruları yüzde 90''ından fazlasını cevaplayanların kendilerini "alçak gönüllülükle" yüzde 70 "doğru cevapta" konumlandıklarını vurgulamaları enteresandı. İşte Prof. Dr. Mesut Parlak Bey''in yazısındaki bilimsel verilerle de kanıtlanmış "kişilik örnekli" bu adamlara işlerin iyi gitmediği sektörlerde Türkiye''de de sıkça rastlanması ve "yetersizliklerine rağmen, usta bir pazarlama tekniği" ile kendilerini hükümet başkanına, siyasi parti başkanına ya da kulüp başkanlarına "mühim adam" diye "satarak" onların "kadrolarında yer almaları" feraset sahibi vatandaş ya da spor kulübü camialarında fark edilmesine rağmen, başkanlarımızın hâlâ bu kadrolar konusundaki yanlış "tercihte ısrarları" ekonomi, spor ve kulüpler dahil, ülkemizde şikayetçi olunan tüm mevcut başarısızlıkların ana nedenlerindendir.
***
Ayrıca teamüllere göre başarının sırrı "yetenekli bir ekip" oluşturmaktan geçiyorsa, "başarısızlığın sebeplerinden biri" de bu ekibin kurulamayışından olabilir. Bugün emekli ve sabit ücretlinin açık şikayetlerine rağmen Sayın Cumhurbaşkanına; "ekonomi çok iyi". Üç büyük kulüpte işler hiç iyi gitmiyorken kulüp başkanlarımıza; "sorun yok" dedirtenler, işte araştırmada örneklenen bu kişilerin ta kendisidir.
Başkanlar için "kendi ayağına sıkmak" terimi de adeta bu iş için söylenmiş net bir ifadedir. "Hayret, ne oluyor da olmuyor" sorusuna cevap arayanlar için de işte benim cevabım budur. Görüldüğü gibi gerek ekonomide gerekse spor kulüplerinde her şeyin iyi olması için maalesef sadece başkan yetmiyor, yetemiyor. Bir araya getirdiğiniz kadroların da tecrübeli, yetenekli ve "hissedilir olması" şart. Bunu sadece ben söylemiyorum. "Benim yönetimimden biri Ali Koç, diğeri Nihat Özdemir" diyerek iki başkan çıktığını söyleyen Aziz Yıldırım da ifade ediyor. O nedenle başkanlarımıza topluma tercüman olma adına tavsiyem; gelin "cehaletlerini pazarlama tekniği ile gizleyip" kadrolarınızda yer alan yöneticilerinizi bir kez daha gözden geçirin. Boşu boşuna hak etmeyen "millet ve camialara uzak" kişileri "parlatıp" kendinizi de bütün milletin hedefi haline getirmeyin. Ayrıca aman sakın ha, şimdi bu yazıyı okuyunca siz, devlet başkanına, parti başkanına ya da milyonlarca taraftara hitap eden üstelik de yakın tanıdığım kulüp başkanlarına bir kastım olduğunu sanmayın. Zira benim maksadım; bilimsel çalışmalarla da ispatlanan bu "esasta yeteneksiz" fakat "iyi pazarlamacı kadroları" deşifre edip, "iplerini pazara çıkarmak" ve bu vesile ile de ülkeye ve kulüplerimize daha fazla zarar vermelerini önlemektir. Kalın sağlıcakla.