Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Casusluk suçu...

Silivri duruşmalarına girmeden okuyucularımızın talebi üzerine emekli olan Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in ses kayıtları konusundaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Sayın Koşaner, noktasına, virgülüne kadar sözlerine sahip çıktı. Zaten özeleştiri dışında bilinmeyen bir konu da yoktu. Asıl vahim olan TSK’daki güvenlik zafiyetidir. Ordunun bir numarasının konuşması banta kaydedilip dışarıya çıkarılıyor ya da servis ediliyorsa burada sadece güvenlik zafiyetini değil casusluk suçunu araştırmak lazım. Kaldı ki bu ilk değil. İlker Başbuğ’un Avrupa’da NATO karargahındaki Türk subaylarına yaptığı konuşmada ses bandı olarak servis yapılmıştı. İşin vahameti burada bitmiyor. Bu memlekette “vatana ihanet kanunu” fiilen kaldırıldığı için yirmi yıldır bir Allah’ın kulu vatana ihanetten yargılanmıyor. Yasalara göre yalancı şahitlik de suç ama necip milletimin bir bireyi dahi yalancı tanıklıktan son on yılda ceza almamış. Oysa sakız niyetine yalan söyleyenlere, hele hele şu gizli tanıkların üfürüklerine Ümraniye’den Diyarbakır’a, Erzincan’dan Balyoz’a kadar her davada rastladık. Asıl görevleri davanın seyrini değiştirmek ve mümkün olduğu kadar uzatmak olan gizli ve yalancı tanıkların karar hükmü çıksa bile attıkları iftiralar yüzünden yargılanmayacaklarına inanıyorum.
Işık Koşaner’in belgeler üzerine yaptığı konuşma, aklıma Balyoz’da bavulla taşınan evrakı getirdi. Bavulla servis edilenler arasındaki CD’lerin üzerinde oynandığı kanıtlandı. Söz konusu planın ses bantlarının da olduğu belirtiliyor. Genelkurmay Başkanı’nın konuşmalarını banda alıp yayımlayanlar; darbe hazırlığı dedikleri planın ses kayıtlarını niçin servis etmezler? Bu sorunun cevabını Silivri’de buldum. Hukuken yalnız başına ses bandı delil olamıyor. Ama üzerinde tahrifat yapılmış belgeleri desteklemesi mümkündü. Kaldı ki Koşaner gibi her generalin söylediği sözün arkasında duracağını, dahası gerçek konuşmayı inkar etmeyeceğini biliyorum. Birinci Ordu Karargahı’ndan yasadışı yollarla, yani çalınarak çıkarıldığı iddia edilen belgelerin arasında mutlaka ses bandı da vardır. Bazı CD’lerin imha edildiğinden dem vuranlar hiç de inandırıcı değil. Madem herşeyi biliyorlar o halde ses bantlarını çıkarsınlar da toplum şu darbe fobisinden tamamen kurtulsun.
Benimkisi bir temenni... “Olmayan şeyin ispatı olmaz” diyen Tayyip Erdoğan da, iddianameyi hazırlayanlar da aslında herşeyi biliyor. Nitekim duruşmalarda sahtecilikler birer birer ortaya konuyor. Alın işte Balıkesir İl Jandarma Komutanı Murat Özçelik yatsıya varmadan mumları söndürmüş.
Darbede Balıkesir’de 84 vakıf ve dernekte arama yapılacakmış. İddia makamı tek tek listelemiş altına da imza atmış. Ama bu 84’ün 51’inde sahtekarlık var. Her şeyden önce 31 tanesi hiç yok. Yani sayfa dolsun işin vehameti artsın diye yazılmış. Geri kalanlardan beş tanesi 2000 yılında kapanmış. Adı geçen dershanelerden üçü isim değişikliğine uğradığı halde yıllar sonraki isimleri ile yazılmış. İki tanesi hiç kurulmamış. Adreslerin çoğu sahte. 2003’te arsa olan adrese 2008’de yeni bina yapılmış. Örneğin Hüsamettin Uşaki Vakfı... Bu vakfın açılış tarihi 2008 ama darbeciler öylesine öngörülü ki 2003’te burayı arayıp suç unsuru bulacakmış. Ve hatta 2004 ve 2005 yılında hizmete giren iki öğrenci yurdunu 2003’te arayacak kadar sihirbazlar. Adamlar darbeci ya acımasız hepsi. Cami bombalamaktan tutun da, toplama kampı açmaktan bile yargılanıyorlar. Öyle ise araya sos olarak kilise ve sinagog da koymalı. Nitekim 2005 yılında açılan kilise ile 2004’de hizmete giren sinagog 2003’te darbecilerin hedefleri arasına yerleştirilmiş.
Seminere bir gün katılan Murat Özçelik, rutin toplantıdan iz bırakan birşey hatırlamıyor bile. Kaldı ki Özçelik bir günlüğüne katıldığını kabul ediyor. Katılmayan onlarcası ise o tarihte nerede olduklarını kanıtladıkları halde “Hayır! Katıldınız... Bizden iyi mi biliyorsunuz” diye sanık sandalyesine oturtulmuş. Jandarma subayları Türk Ordusu içinde vatandaş ile iç içe olan kesimdir. Nitekim derslerine iyi çalışmışlar. Delil denilen evrakı inceleyerek sahtekarlıkları tespit etmişler. Üstelik Hasdal Askeri Cezaevi şartlarında. Bir de dışarıda özgür olsalar; titizlikle, teknik imkanlarla araştırsalar daha neler bulacaklarını siz tahmin edin. Nitekim Alb. Murat Özçelik mahkeme heyetine “Siz araştırırsanız daha fazlasını bulursunuz” dedi.
Hasdal ve Silivri’dekilerin bayramını kutluyorum. Duruşma manzaralarına devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları