Cari açık kader değil ?
Bu sene Ocak-Temmuz arası 7 aylık dönemde cari açık 34.5 milyar dolar oldu. Geçen sene aynı dönemde 50.2 milyar dolar olmuştu. Bu demektir ki, bu sene cari açık bu 7 ayda geçen seneye göre 15.7 milyar dolar daha düşük çıktı.
Bu gidişle 2012 yılı cari açığı 60 milyar dolar dolayında olacaktır. Merkez Bankası beklenti anketinde 2012 yılı cari açık beklentisi 62.8 milyar dolardır.
Cari işlemler açığının 3 alt başlığı var... Birisi dış ticaret dengesi, birisi hizmetler dengesi bir diğeri de gelir dengesidir.
1) Geçen seneye göre dış ticaret açığı azaldı. Bu sene 7 ayda geçen seneye göre dış ticaret açığı 15.7 milyar dolar daha düşük çıktı. İthalatın daha yavaş, ihracatın ise daha hızlı arttı. Aşağıdaki tabloda görüleceği gibi, dış ticaret açığı geçen seneye göre 13.5 milyar dolar azaldı. Cari açıktaki azalmanın yüzde 86’sı dış ticaret açığının azalmasından kaynaklandı.
2) Hizmetler dengesi başta turizm gelir ve gideri ile taşımacılık, inşaat ve finansal hizmetler gibi hizmetleri kapsar. Turizm gelirleri, cari işlemlerin her sene fazla veren önemli bir kalemidir. Taşımacılık ta fazla vermektedir. Hizmetler dengesi fazlası geçen seneye göre 1.2 milyar dolar arttı. Cari açığın da bu kadar daha düşük çıkmasına neden oldu.
3) Gelir dengesi ise, ücret ödemeleri ve yatırım gelirlerini kapsar.
Gelir dengesi de dış ticaret dengesi gibi açık vermektedir. Ancak bu seneki açık geçen seneye göre, bir milyar dolar daha düşüktür. Sonuçta cari açığın geçen yıla göre bir milyar dolar daha düşük çıkmasına yol açmıştır.
60-62 milyar dolar cari açık ta yüksek bir açıktır. Kaldı ki bu açığı yatırım malı ithal etmek için değil, aramalı ve tüketim malı ithal etmek için veriyoruz. Yani bulunan dövizlerle kendi kendini geri ödeyecek bir yatırım yapılmıyor.
Daha da önemlisi, hükümet üyeleri, köşe yazarları ve şu anda “Bende cari açık nasıl düştü?” diye tartışıyoruz. Gerçekte ise cari açığın nasıl kapatılacağını ve cari fazla vermenin yollarını tartışmalıyız.
2001 yılından beri uygulanmakta olan iktisat politikaları cari fazla vermenin yollarını kapattı.
1) Bankaların, kamu altyapı yatırımlarının, kârlı işletmelerin yabancıya satışı nedeniyle artık her sene 5- 6 milyar dolar dışarıya kâr transfer ediliyor. 320 milyar dolara çıkan dış borçlarımız için her sene 15 milyar dolar faiz ödüyoruz.
2) Yine öteden beri hükümetle, bağımlı bir enerji politikası ürettiler. Sanayi ve elektrik santralleri doğalgaz kullanıyor. Bunlar da enerji faturasını artırıyor. İthalata bağımlı bir üretim politikası uyguladılar. Bu durum dış ticaret açığını daha da düşürmeyi engelliyor.
3) Merkez bankası kurun denge kur seviyesine çıkmasına imkan vermiyor. Dalgalı kur sistemi olmasına rağmen çeşitli yollarla müdahale ediyor. 2003 temel yılına göre, geçtiğimiz ağustos ayında, TÜFE bazlı reel kur endeksi 118.96’idi. Bu demektir ki TL halen yüzde 19 daha değerlidir. TL değerli kaldığı sürece, Türkiye diğer ülkelerle rekabet edemiyor.
Sonuç olarak, bu sene büyümenin yüzde 4’ün altına düşmesine rağmen, 60-62 milyar dolar cari açık vermemiz de, cari açığın çözümündeki zorlukları gösteriyor.