Cani, kankalarını hasta mı etti?..

En üst perdeden ünlüyorlardı!.. Biribirlerine güya tehditler savuruyorlardı.. İmralı zabıtlarını sızdıranı açıklayacaklardı.
Ne olduysa oldu.. Ankara’nın klasik Salı’sına birden bire ağır hastalık havası çöktü.
“Muhteşem” soğuk algınlığına yakalanıp yatak döşek oldu. Kankası Selahattin Demirtaş’ın göğsüne ağrılar çökünce anjiyo yapıldı. Merakla beklediğimiz AKP ve BDP kardeş Meclis gruplarının Salı toplantıları iptal ediliverdi.
Hastalık haberlerine pek sevinilmez ama BDP’nin çaycısının derin bir “oh” çektiğinden eminim.
12 Mart aynı zamanda İstiklal Marşımızın kabulünün 92. yıl dönümüydü. Milliyetçiliği ayaklar altına alan “Muhteşem” Başbakan sıfatıyla ister istemez bu konuda birkaç laf etmek mecburiyetinde kalacaktı. İstemeyerek yapmak zorunda kalacağı konuşma kankalarının ve başta “Sayın Öcalan”ın canını çok sıkabilirdi. Allah esirgesin(!) barış sürecini bile baltalayabilirdi.
Akıllı temkinlilik diye buna denir!..
Bu sefer “barış süreci”nin sabote edilmesine taraflar akıllıca müsaade etmediler!..
“Sayın Öcalan”ın kankaları belki de 21 Mart’a kadar grup toplantısı yapmaz.
Nereden mi bildim?
Medyaya düşen şu haberden tahminde bulundum;
“Öcalan silah bırakma çağrısını 21 Mart’ta aracılar yoluyla değil bizzat kendi sesi ve görüntüsüyle yapacak. Kulislerde bomba bir iddia dolaşıyor. İddialara göre Öcalan silah bırakma çağrısını aracılar yoluyla değil bizzat kendi sesi ve görüntüsüyle yapacak.
Bunun için İmralı’da bir video hazırlanacak. Bu video sinevizyonla Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında halka izlettirilecek.”
Bence bu konuşma, “Başkan Apo”nun ilk grup toplantısı konuşması olacak.
Hayırlı seyirler!..
Bendeki eski bir bilgiden önemli not; “Soğuk algınlığı” gerekçesiyle yatak döşek olan “Muhteşem” in sağlık ekibindeki görevli sayısı artırılarak 4 vardiya çalışma yöntemine geçildi. Ayrıca bu 4 ayrı sağlık ekibinde de 4 ayrı uzman genel cerrah görevlendirildi.
Bir not daha; Yazımı tamamlayıp yazı işlerine teslim etmemin ardından, saat 15.00 sularında BDP’den yapılan yazılı açıklama ile “sızdırma” nın faturası iki PM üyesi ile bir basın bürosu çalışanına kesildi. “Çaycı”nın hâlâ derin “oh” çektiğinde ısrarlıyım. Akıllı temkinlilik, akıllı ve inandırıcı(!) uzlaşma formülleri ile adım adım devam ediyor.


2’nci frak!..

Biz, içerideki kayıkçı kavgalarını pür dikkat izlerken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ilginç bir zamanlama ve bir o kadar ilginç bir ekiple İsveç Kralı’nı ziyarete gitti. 11 Mart, sözde Ermeni soykırımı ve sözde Süryani soykırımının İsveç Parlamentosunda kabul edilmesinin yıldönümüydü. Milli Görüş gömleğini giydiği günlerde fraka çok karşı olan Abdullah Gül, böyle bir günde İsveç Kralı’nın karşısına frak giyerek çıktı. Gül, ilk kez İngiliz Kraliçesi’nin karşısına çıktığında giymişti frakı. Bu da ikincisi oldu. İsveç’ten Ankara’ya düşen notlara göre taraflar birbirlerine akıl almaz iltifatlarda bulunuyor.
Ermeni açılımının ve gizli görüşmelerinin de baş mimarı olan Abdullah Gül beni hiç şaşırtmadı.
Yine, “iyi şeyler olacak” galiba!..
Hazırlıklı olmanızı öneririm.
Sözde Ermeni soykırımı konusunda uzman isim olan MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’na bu gezinin zamanlamasını sorduk. Halaçoğlu’nun cevabı;
“Parlamentosunda soykırımı kabul etmiş bir devlete ben Cumhurbaşkanı olsam gitmem. Dolayısıyla bunların hiçbirisine gerek kalmaz. Parlamentosunda böyle bir şeyi kabul etmiş bir devletle ben neden görüşme yapayım ki? Beni haksız yere canilikle suçlamış, milletimi suçlamış bir devletle ben neden gidip de görüşeyim.
Aralarında övgü olabilir, Batılıların taktiğidir bu. Yapacaklarını yaparlar size övgüyle hareket ederler. Devletler arasında dostluk olmaz. Bunu herkesin kafasına sokması lazım. Devletler arasında çıkar ilişkileri vardır. Kim olursa olsun feriştahı olsun hiçbir devlet diğerine dost değildir, kendi çıkarı gündeme geldiği an her şeyi unutur. Bu tabii bir şeydir ve normaldir. Sizi cani hatta, cani ötesinde soykırım gibi daha ağır bir suçla insanlık ötesi bir suçla haksız yere suçlayan bir devletle ben neden gidip görüşeyim.”
-Abdullah Gül, tarihi bilmeden gitmiş olabilir mi?
“Onu bilemiyorum ama bir devletin Cumhurbaşkanının bilmesi lazım. Etrafında bir sürü insan var, herhalde söylemişlerdir. Çünkü sadece sözde Ermeni soykırımı değil sözde Süryani soykırımı da kabul edildi aynı gün.”

Yazarın Diğer Yazıları