Çalışanların hakkı yeniliyor... (08 Mart 2012)

TÜİK, 2011 yılının son üç ayı için yani IV. çeyrekte, sanayi işgücü girdi endekslerini, ticaret ve hizmet endekslerini ve inşaat işgücü girdi endekslerini açıkladı. Bu endekslerde, reel ücret ve maaşların büyüme oranının çok altında kalması dikkat çekiyor.
Ne var ki TÜİK, ücret-maaş endekslerindeki değişmeyi, brüt ve cari değer üzerinden ilan ediyor. Başka bir ifade ile enflasyonu dikkate alarak ayrıca reel artışları hesap etmiyor. Gerçekte ise çalışanlar için önemli olan ellerine geçen reel ücrettir. Zira satın alma gücünü gösteren de bu reel ücretlerdir.
2011 son çeyreğinin orta ayı olan Kasım ayında yıllık TÜFE oranı 9.48’dir. Eğer TÜİK’in açıkladığı brüt ücretleri, brüt reel ücret artışı olarak hesaplarsak, 2011 yılının son üç ayında bir yıl öncesine göre, yani bir yılda, reel ücret artışları şöyle olmuştur:
İnşaat sektöründe çalışanlar: Yüzde 3.0
Sanayi sektöründe çalışanlar: Yüzde 4.8
Ticaret ve hizmetler: Yüzde 8.9
2010 son çeyreği ile 2011 son çeyreği arasında geçen bir yılda, GSYH’da büyüme oranı yüzde 9.5 oldu. Bu şartlarda, inşaat sektöründe çalışanlar ile sanayi sektöründe çalışanların refahtan pay alamamış oldukları açıkça görülüyor.
Aslında Hükümet memur zamlarında daha çok hak yiyor. Çünkü bir defa memura enflasyonun üstünde ayrıca bir refah payı vermiyor... Sanki GSYH’daki büyümede memurun hiç katkısı yokmuş gibi davranıyor... Yetmedi, enflasyon farkını da 6 ay sonra veriyor. Yani yine özel sektör daha insaflı davranmış oluyor.
Geçen hafta da, Çalışma Bakanı çalışanların yarısının asgari ücretle çalıştığını açıklamıştı.
Ayrıca, Türkiye’de filli işsiz sayısı 4-5 milyona ulaşırken, bir milyon yabancı kayıt dışı çalışıyor.
Kısaca, bir istihdam ve ücret karmaşası var. Bu karmaşanın temel nedeni istihdam politikası eksikliğidir. Bugüne kadar AKP iktidarı ciddi bir istihdam politikası veya işsizlikle mücadele politikası açıklamadı. Zaten baştan beri siyasi partilerin de böyle bir derdinin olmadığı anlaşılıyor.
Seçimlerde bu eksiklik belli oldu. AKP ve CHP, bütçeden para dağıtma yarışına girdiler. Bu bile hem işsizleri hem de çalışanları rencide etmek ve ülkenin istihdam politikası ile alay etmek demektir.
Hiçbir siyasi parti, insan gücü planlaması yapacağını açıklamadı. Bugün Türkiye’de ihtiyaçtan daha çok imam hatipli var. İhtiyaçtan daha fazla mühendis var... Buna karşılık da doktor açığımız var. Hemşire açığımız var. Sağlık Bakanı dışarıdan doktor ithal edileceğini bildiriyor.
Eğer insan gücü planlaması yapılsaydı, mühendis ve doktor eğitimine tahmin edilen talebe göre kaynak ayrılırdı. Bu şartlarda kaynaklarımızı çar-çur etmiş oluyoruz... Belki daha önemlisi gençler arasında bu nedenle işsizlik oranı çok yüksektir. Üstelik gençlerin çoğu işsiz, ayrıca üniversiteyi bitirdiği halde asgari ücretle zar-zor iş buluyor. Bunların ruhsal dengeleri bozuluyor... Aşırı akımlara kapılıyorlar.
Yine yıllardır tartışılıyor... İstihdam üstündeki vergi ve prim yükleri yüzde 37’lerde kaldıkça, kayıt dışı istihdam devam edecektir. Çalışanların yarısı da bakanın söylediği gibi asgari ücret üstünden gösterilecektir.

Yazarın Diğer Yazıları