Büyümenin analizi
2009 yılının üçüncü çeyrek büyüme oranı yüzde eksi 3,3 olarak açıklandı. 9 Aralık büyüme oranı da yüzde eksi 8.4 olarak açıklandı.
Başka bir ifade ile ekonomide daralma devam ediyor. Açıklanan bu oranlara bakarak, krizin boyutu ve geleceği hakkında değerlendirme yapmak mümkündür.
1) Küresel krizin bizi nasıl etkilediğini tespit etmek için dünyada neler olduğunu bilmemiz ve Türkiye ile karşılaştırmamız gerekir.
Türkiye’de üçüncü çeyrek büyüme bu sene ekonomide yüzde 5-6 daralma yaşanacağını gösteriyor. Türkiye’nin yüzde 5-6 küçülmesi, küresel krizden en fazla etkilenen ülke olduğumuzu gösteriyor. Zira IMF’nin son tahmini 2009 büyüme oranları şöyledir:
Küresel büyüme......................................... -1,1
OECD ülkelerinde ortalama büyüme....... -3,7
Gelişmekte olan ülkelerde büyüme ort..... 1,7
Türkiye (tahmin) ........................................ -6,0
Demek ki, Türkiye üst üste 4 çeyrektir küçülüyor. Yani 1 yıldır resesyon yaşanıyor.
Yüzde 6 küçülme dünya ortalamasından daha fazladır. OECD ülkeleri ortalamasından da fazladır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden ise çok farklıdır. Çünkü 2009 yılında gelişmekte olan ülkeler ortalama yüzde 1,7 oranında pozitif büyüme yaşayacaktır.
Özet olarak, Türkiye dünyada bu krizi en ağır yaşayan ülkedir.
2) 2009 yılının dördüncü çeyreğinde büyüme oranı artıya dönecektir. Bu kısmen baz etkisi, kısmen de ekonomide dipten çıkışı göstermektedir.
Baz etkisi Türkiye’de büyümenin 2008 son çeyreğinde yüzde eksi 6,5 olması nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Ekonomide canlanma göstergeleri de ortaya çıkmaya başladı. Bunların birisi III. çeyrekte yerleşiklerin nihai tüketim harcamasında -0,9 gider düşükleri gerileme olmasıdır. Birinci çeyrekte -7,9 olan nihai tüketim harcamalarındaki daralma üçüncü çeyrekte -0,9’a geriledi.
3) Tüketimdeki canlanmaya karşılık yatırımlarda bir canlanma görünmüyor. III. Çeyrekte gayri safi sabit sermaye oluşumunda yüzde eksi 18 gibi yüksek oranlı bir daralma ortaya çıktı.
Ayrıca özel sektör inşaat sektöründe yüzde eksi 21,8 oranında bir gerileme var.
İç talep ve dış talep artışı yatırım artışını da uyarabilir. Ne var ki, Türkiye’de güven sorunu var. Reel sektör güven endeksi, güven sınırı olan 100’ün altında 92-93 seviyesinde seyrediyor.
Ayrıca tasarruflar geriledi. Ortalama yüzde 20’nin üstünde olan ortalama tasarruf oranı, 2009’da yüzde 15,6’ya geriledi. 2010’da da yüzde 16 olarak öngörülüyor.
Aslında tasarruf oranı yüksekte olsa, tasarrufların yatırıma dönüşmesi için talebin yanında güven ortamının da iyileşmesi gerekir.
Sonuç, 2009’da yüzde 5-6 küçülme 2010’da ise düşük oranlı bir büyüme yaşayacağız.