Bunu bize neden yapıyorlar
Türk halkının başına ne gelirse, kendi hatasından falan değil, hep yabancıların yüzünden. Pardon bir de şu melanet FETÖ var. Yani bizim hiçbir konuda suçumuz yok. Olamaz çünkü adam gibi bir eylemimiz yok, hatta hakkımız olanın peşine düşme konusunda bile. Başımıza ne gelirse Allah'tan diyen baştakilere göre her şeyin sorumlusu ABD ve Batı. Terbiyesiz olanlar ileri gidip Amerika'yı, neredeyse -tövbe tövbe- tanrı yerine koyuyorlar.
***
Mesela, Amerikan Merkez Bankası yüzünden paramız dolara karşı sürekli değer kaybediyor. Merkez Bankası dolar zıplamasın diye piyasalara para pompalamasına rağmen. Ancak şeytan Amerika ne yapıp edip doları yükseltiyor. Yabancılar biz yorulmayalım diye ülke başına siyasi liderler getiriyorlar. Yabancıların tavsiyesi ile toprak ve evlatlarımızı kaybediyoruz. Yabancılar gibi giyinip, onların müziğini, tek kelime anlamadan dinliyoruz. Dükkân tabelaları ve yeni yapılan "rezidansların" adları, hep İngilizce, Fransızca ve İtalyanca.
Hatta sıkılmasalar İstanbul'un adını New York diye değiştirecekler. Zaten New York'a çok benziyoruz. Yabancıların keşfettiği bilgisayar, telefon, internet, facebook ve teknolojiyi kullanıp, arabalarına binip, imal ettikleri savaş makineleri ile sağa sola efelenip, izin verdikleri kadar ülkeyi savunmaya çalışıyoruz. Onların üye olduğu, uluslararası örgüt ve birliklere üye olup, imal ettikleri ilaç ve sağlık malzemeleri ile yaşamı idame ettirip her hafta kansere falan çare buluyoruz.
Ama bir şey var ki içine bir türlü sığamıyor, yalandan da olsa taklit edemiyoruz. "Demokrasi ve insan hakları". Çünkü biz kendi insanımıza ve evladımıza değer verdiğimizi söyler ama gerçekte yanımızdakine beş paralık önem vermeyip evlatlarımıza hayatı zehir zıkkım ediyoruz. Ne oldu benim memleketime? Ne oldu benim insanlarıma? Ne oldu benim Türklüğüme? Hepimiz aynı fabrikadan çıkan standart mallar değiliz. Tabii farklılıklarımız olacak. Mesela ben patates kızartması severim, kardeşim sevmez. Kardeşim yumurta sever, ben sevmem. Aynı ana ve babanın çocuklarıyız ama farklı kişilik ve zevklerimiz var.
***
Bu yazıya otururken, dünya basın kurumları ve insan hakları örgütleri bizi eleştiriyordu. Türkiye artık basın özgürlüğü konusunda alenen eleştiriliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı Blinken, Amerikan Türk Konseyi ve Türk iş adamlarının ortak toplantısındaki konuşmasında Ankara'yı yargı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konularında uyardı. Amerikalı yetkilinin uyarısı ilk değil, Amerika'nın önde gelen gazeteleri ve televizyon istasyonları da bu konuyu uyarıyor ve gidişatın iyi olmadığını vurguluyor.
Ben yazarken televizyonlar, Özal biraderlerin sonuncusu Korkut Özal'ın öldüğü haberini verdi. Ben kendisini ilk olarak TRT'de çalışırken tanımıştım. Daha sonra Özal Houston'da baypas ameliyatı olması ardında ABD'de karşılaştım. Ve sayesinde en güzel haberlerimden birini yapmıştım. ANAP iktidarı sırasında Turgut Özal'ın yokluğundan yararlanan bazı milletvekilleri 'bale'nin bütçesini onaylamamışlardı. Turgut Bey Houston'da düzenlediği basın toplantısında Ankara'ya dönünce bu sorunu halledeceğini söylemişti. Basın toplantısından çıkarken ben Semra Hanım'dan özel bir röportaj almış ve bale konusunu sormuştum. Semra Hanım da Türkiye'ye dönünce bütçeyi onaylamayan milletvekillerini partiden atacağını söylemişti.
Sabah haberi faksla geçerken otelin lobisinde ağabeyini görmeye gelen Korkut Özal'la konuşmuş ve bale sorusunu ona da sormuştum. Korkut Bey de Erzurum'da yol yokken baleye ne ihtiyaç var demişti. Gazete de haberi birinci sayfayı üçe bölüp, üç farklı Özal görüşü diye vermişti. Ne günlerdi. Daha sonra Korkut Özal bir süre daha siyasette boy gösterdi. Rivayetlere göre de AKP'nin kuruluşunda da oldukça aktif rol oynadı. Bugünler konusunda oldukça fazla günahı var ama gene de Allah rahmet eylesin.
***
Son olarak Türk ekonomisi konusunda CIA'nin yayın organı olduğu söylenen Stratfor'da Türk ekonomisinde fırtınalar bekleniyor başlığı altında bir analiz yayınlandı. Bizim aylardır söylediğimiz şeyler. Ama garip olan bu kurumun Suriye ve Irak olayları dururken neden ekonomik durumun rezilliği üzerine makale yayınladığı. Arif olan anlar diyorlar...