Bugün seçim olsa!
Bugün seçim olsa kim kazanır sorusunun cevabı olarak dün ajanslara aşağıdaki haber düştü:
“ORC’nin ‘Türkiye Siyasi Gündem Araştırması’na göre bugün yerel seçim olsa AK Parti yüzde 44.9 ile birinci parti olacak. AK Parti’yi yüzde 30.8 ile CHP, yüzde 14.3 ile MHP ve yüzde 5.7 ile BDP izleyecek.”
Eski hamam eski tas derler ya işte öyle bir durum.
On yıldır üç aşağı beş yukarı aynı tablo ile karşı karşıyayız. Demek ki herkes halinden memnun.
Tabii ki her seçimin bir kazananı bir de kaybedeni olacak. Müsaade ederseniz size, bugün seçim olsa asıl kazanacakları bir bir söyleyeyim.
İlk kazanan AKP, CHP ve MHP’dir. Devlet bütçesinden seçim harcamaları için kasalarına trilyonlar girer. Tabii gazeteler, televizyonlar kazanır. En çok da yandaş gazeteler kazanır, iktidar partisinden aldıkları reklâmlarla, birkaç köşe birden dönerler. Seçim afişleri basacakları için matbaalar kazanır. Ardından, sandık başındaki devlet görevlileri ile müşahitler kazanır. Üç kuruştur amma, olsun, kazanırlar işte.
Bilboordlar sayesinde belediyeler de az kazanmaz hani. Sandıklar açıldığında Meclise girme şansı yakalayanlar da ciddî kazananlardandır. Bakan olanlar kazanır, koltuk alanlar kazanır. Yeni kurulan hükümeti manivela olarak kullanıp adrese teslim devlet ihaleleri alanlar kazanır. Aynı hamam aynı tas bir tablo ortaya çıktığına göre Türkiye’nin onlarca adasına bayrak çekmiş olan Yunanistan kazanır. Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eş Başkanı yerinde kaldığı için ABD kazanır, Barzani kazanır. “Teröristlikten” çıkıp “Sayın”lık makamına yükselmiş olan Öcalan kazanmış olur. Öcalan’ın kazanması demek, Kandil’dekilerin kazanması demektir. Devlet malını, özelleştirme adı altında bir iki yıllık kârları karşılığı zimmetine geçiren iç ve dış çevreler kazanır. Misyonerler kazanır. Devlet içinde devlet kurma yolunda hayli mesafe almış olan Fener Rum Patrikhanesi kazanır.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na üç dolar koyup, bir yılda 6-7 dolar transfer eden yabancı sermaye kazanır. Zümrüt gibi elmas gibi değerli taşları sıfır gümrükle ithal edip, yüz katı fiyata satan zenginler kazanır. Eti serbest bırakıldığı için domuz üreticileri, yine, zina serbest bırakıldığı için gayrimeşru ilişki sahipleri kazanır. Milli Eğitim programına girememiş olsa da bir üniversitede ders olarak okutulmaya başlandığı için Mecusilik kazanır.
Peki, en başarılı parti hangisi olmuş olur?
Bu tablo karşısında “En başarılı parti” cevabımız kesinlikle AKP olmayacaktır; çünkü en başarılı parti BDP’dir. Niye derseniz, AKP dâhil, on yıllık bu süreçte, bütün kazananların en başarılı oldukları konu ‘BDP’yi memnun etme’ konusudur da ondan. Evet, 10 yıllık bu süreç, BDP taleplerinin bir bir hayata geçtiği bir süreçtir. Öyleyse en başarılı parti BDP’dir.
Oy potansiyelini bir borsa gibi düşünecek olursak BDP, yüzde 6 koyup yüzde 100 götüren partidir vesselam...
Bu kadar kazananın olduğu bir işte bir de kaybedenin olması gerekir?
İnanın, ortalıkta bir kaybeden gözükmüyor. Çünkü kaybedenin bir feryadı, bir, “Eyvah, tüh!” diyeni olmalı amma, görüldüğü gibi, herkes mevcut durumdan, yani hâlinden memnun...
İşin özü...
Kaybeden de kaybolmuş vesselâm!