Bu şartlar altında kaçırılmaz fırsat
Fahri AB Müzakerecisi gibi faaliyet gösteren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erdoğan’ın taşlandığı Diyarbakır’dan gelen alkış ve tezahürata hayır der mi?
* Erdoğan, Karabağ’ın “Ermeni işgali altında” olduğunu söyledi, Gül işgalci Ermenistan’a gitti...
* Erdoğan “tek millet, tek devlet, tek bayrak” dedi. Gül, Çankaya Köşkü’nde ağırladığı Hakkarili sivil toplum kuruluşu temsilcilerine “Burada söyleyemeyeceğim şeyleri de düşünüyorum. Hatta sizin de bana söylemek isteyip söyleyemediğiniz şeyleri biliyorum ve size katılıyorum” dedi...
* Fehmi Koru “Obama gibi geldi, Buslahştı” dedi, liberaller her geçen gün daha fazla ‘Obamalaşan Gül’e sarıldı, Erdoğan ’ortaya karışık’ sitem etti: “Yazıklar olsun”
* Erdoğan, terörle mücadelede Genel Kurmay’la görüş birliğinde olduğunu söyledi. Liberaller “koltuğunu korumaya çalışıyor“ dedi. Cevap liberallere değil Çankaya’ya gitti: ”Başbakan, yanındaki mesai arkadaşını Cumhurbaşkanlığı’na taşıyacak kadar, bu noktada koltuğa uzak bir adamdır.”
* Hürriyet Muhabiri Turan Yılmaz, Başbakanlığa, Milliyet Muhabiri Yıldız Yazıcıoğlu da, AKP Kadın Kolları Kongresine alınmadı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iki muhabiri de Türkmenistan gezisinde uçağına aldı. Bununla da yetinmedi ’iyi oldu sizlerle gidiyoruz’ diyerek, Erdoğan’ın akreditasyonunu kaldırdığı gazetecilere kol kanat gerdi...
Erdoğan Ekim ayında Diyarbakır’a gitti. Kepenkler kapatıldı. Protestolar yükseldi. Araçlar taşlandı...
Şimdi Gül Diyarbakır’a gitmeyi düşünüyormuş. Ahmet Türk açıklama yapmış: “Gül’e karşı öyle bir tavır olacağını sanmıyorum. Sonuçta devletin başıdır. Cumhurbaşkanımız her zaman bölge insanına hassasiyet göstermiştir...”
Erdoğan’a ’Hakkari’ye, Diyarbakır’a gelmesin’ diyen DTP’nin başı lütfetmiş Cumhurbaşkanı’na müsaade etmiş(!)
Peki Gül devletin başı da, Erdoğan zurnanın zırt deliği mi?
Başbakan’ı taşlayanların Cumhurbaşkanı’na yaldızlı davetiye çıkarmasını neye borçluyuz acaba?
Milliyet dünkü manşetinde sormuş:Gül, Diyarbakır’a gidecek mi?
Bundan kolay ne var, Erivan’dan sonra Brüksel’e aktarma yapılan ikinci istasyona elbette gidecek!
++++++
Utah’tan hangi belgeler sızdı?
Yandaş basında yer alıp kamuoyunu meşgul eden pek çok tartışmalı haber ve dezenformasyon çabasının kaynağı da Utah. Bu eyalette satın alınan adreslere ait web sitelerinde Genelkurmay arşivlerinden ya da Emniyet kayıtlarından çalınan, sızdırılan bilgiler yer aldı. Daha sonra yandaş gazeteler de bu sitelere atfen bu tartışmalı haberleri yayımladı. İşte Utah kaynaklı haberlerden bazıları:
1. Yaşar Büyükanıt’ın Yahudi kökenli olduğu iddiası. Genelkurmay Başkanı olacağı sırada Büyükanıt’ı yıpratmak için bu dezenformasyon yapılmıştı.
2. “Genelkurmay Andıcı” olarak bilinen ve Genelkurmay’ın bazı gazeteciler, işadamları ve köşe yazarlarıyla ilgili çeşitli notlarının yer aldığı belge de Utah’tan sızdı. Genelkurmay’ın yaptığı araştırmaya göre bu belge kendilerinden çalınmış, ardından Utah’a gitmişti.
3. Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen ve “darbe günlükleri” olarak bilinen belgeler de Utah üzerinden Türkiye’ye yollanmıştı. Dün o belgeleri yayımlayan gazeteciler şimdi Taraf’ta çalışıyor.
* Oray Eğin / Akşam
++++++
Tarihin buluşturduğu 3 mümtaz(!) şahsiyet
‘Cumhuriyet adaleti yok etti’
Toplumsal düzeni eşitlik ve özgürlük üzerinden değil, adalet kavramı etrafında kurgulamış olan Osmanlı geleneği bu bakışı(cemaatleşme) halen desteklemekte. Çünkü Cumhuriyet dindar kesime ne eşitlik ne de özgürlük getirdi, ama onların sahip olduklarını düşündükleri adaleti ellerinden aldı.
Bugün AKP kadrolaşmasına gerçek anlamda bir tepki
gelmemesinin en önemli nedeni, dindar kesimde bu kadrolaşmanın ’iyi’bir şey olduğuna dair yaygın kanıdır. Bunun nedeni ise cemaatçi çıkarların cazibesinden öte, bir hak ve adalet duygusunun tatminidir. Cumhuriyet rejimi ülkenin dindar çoğunluğunda kendilerinin daha iyi insanlar olduklarına dair bir değerlendirmeye neden olmuş gözüküyor.
* Etyen Mahcupyan / Taraf
‘Başöğretmen istemezük’
Birinci Cumhuriyet, asker ve sivil bürokrasinin çıkarları ve rantı üzerine şekillenmiş bir devlet ve toplum demektir.
İkinci Cumhuriyet Kemalizm’in yerine demokrasiyi, hukuku getiriyor.
Kemalist Devrim, halkın taleplerini
demokratik kanallar gerçekleştirmek için çaba sarf etmek yerine, devletin başöğretmenliğinde halka resmi bir anlayışı dayatmıştı.
Türkiye’de hep devlet önemli, halk önemsizdi.
* Mehmet Altan / Star
90 yıla ne oldu?
Türkmenistan’ı Azerbaycan yoluyla Türkiye, açık denize çıkarıyor. En hacimli enerji alanlarını dünyaya açıyor. Bu en büyük misyona önderlik edebilen AB üyesi ve NATO üyesi Türkiye, tarihte ilk defa 1918’de yitirdiğimiz büyük devlet pozisyonunu tekrar kazanacaktır.
* Yılmaz Öztuna / Türkiye
++++++
GÜNÜN SÖZÜ
Lale soğanı dağıtan İstanbul Belediyesi’nden vatandaşlar “yemeklik soğan” istemiş. Demek ki...
Yukarıdakiler lale devri yaşarken vatandaş soğan devri yaşıyor.
* Gülhan Elmas
++++++
Rögar kapağı bulamayan aday olmasın!
İlçe belediyeleriyle birlikte, 5 yılda 100 milyar dolar harcanıyor İstanbul’a...
Uzat kafanı pencereden dışarı bak...
Var mı orada 100 milyar dolarlık şehir?
Evet New York yapamazsın belki ama, rögar kapağı bulabilirsin en azından...
* Yılmaz Özdil / Hürriyet
++++++
Beraat etmiş
Fenerbahçe İkinci Başkanı Nihat Özdemir, dün Melih Aşık’tan aktardığımız yazıda yer alan iddilarla ilgili olarak “Muhafız Alayı yolsuzluğundan hiç yargılanmadım. Benim ortağı olduğum şirket, Limak yargılandı. Fakat o dava da 1.5 yıl önce beraatle sonuçlandı.” açıklamasını yapmış...
++++++
MİNİ YORUM
Gerçek suçluyu bulun
İTÜ’de yaşananları her gazete farklı ve taraflı yansıttı. Yoruma açık olmayan iki gerçek var; yaralı olan ve gözaltına alınan öğrenciler! Bugün hastanede olan yarın gözaltına alınabilir. Tam tersi de mümkün.
Suçlu arayanlar gazetelere baksın! Bir grubun her türlü tahrik, eylem, taşkınlık ve saldırısına ‘demokrasi, ifade özgürlüğü’ derken, diğer grubun müdafaasına ‘faşist saldırı’ mührünü vuranlardır asıl suçlu! Bir grup için saldırganlığa meşruiyet kazandıranlardır... Tıpkı Diyarbakır’da, Ümraniye’de, Mersin’de, İstanbul’un varoşlarında ve hatta TBMM’de olduğu gibi..
* Selcan TAŞÇI