Bu prangalardan da kurtulacağız!

23 Nisan 1920'de kurulan Gazi Meclisimizin bugün kuruluş yıldönümü…

Onu devreden çıkartarak, tüm yetkilerini budayıp, tek adam yönetimi için Meclis'te referandum kararı alanlar "asırlık prangalarımızdan kurtuluyoruz" açıklaması yaptılar. YSK'nın tartışmalı sonuçlarıyla "evet" çıktıktan sonra da "prangalarımızdan kurtulduk" dediler.

Onların pranga olarak tanımladığı, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, savaş yıllarında bile milli eğitimi düşünüyordu. 1922'de Meclis'in açılışında yaptığı konuşmada milli eğitimle ilgili şunları söylüyordu:

"…Hükümetin en verimli ve önemli görevi eğitim işleridir. Bu görevde başarılı olabilmek için öyle bir program uygulamak zorundayız ki, o program milletimizin bu günkü durumu ile sosyal ve yaşamın ihtiyaçları ile, yerel şartlarla ve çağın gerekleri ile tam anlamıyla denk ve uygun olsun…

Efendiler, yüzyıllardan beri milletimizi yöneten hükümetler eğitimi genelleştirme dileğini belirtmişlerdir. Ancak bu dileklerine ulaşmak için Doğu ve Batı'yı taklit etmekten kurtulamadıklarından, sonuç milletin cahillikten kurtulamamasına neden olmuştur. Bu hazin gerçek karşısında bizim uygulamak zorunda olduğumuz eğitim politikamızın ana hatları şöyle olmalıdır: Demiştim ki, bu ülkenin gerçek sahibi ve sosyal yapımızın gerçek unsuru köylüdür. İşte bu köylüdür ki, bugüne kadar eğitim nurundan yoksun bırakılmıştır. Bundan dolayı, bizim uygulayacağımız eğitim politikasının temeli ilk önce var olan cehaleti yok etmektir. Ayrıntıya girmekten çekinerek bu düşüncemi birkaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki, genel olarak bütün köylüye okumak, yazmak ve vatanını, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafya tarih, din ve ahlâk ile ilgili bilgiler vermek ve dört işlemi öğretmek eğitim programımızın ilk amacıdır. (Bravo sesleri)

Efendiler,

Bu amaca kavuşmak tarihi eğitimimizde kutsal bir aşama olacaktır.

Bir yandan cahilliğin kaldırılması ile uğraşırken diğer yandan da memleket çocuklarını sosyal hayat ve ekonomide fiilen etkili ve yararlı kılabilmek için gereken basit bilgileri uygulamalı bir biçimde vermek yöntemi eğitimimizin temelini oluşturmalıdır.

Efendiler, medeni ve çağdaş bir sosyal topluluğun bilim ve kültür yolunda yalnız bu kadarla yetinemeyeceği şüphesizdir.

Ulusumuzun zekâsının gelişmesi ve böylece uygun olan medeniyet düzeyine ulaşması, doğal olarak yüce görevleri yürütecek elemanları yetiştirmekle ve milli kültürümüzü yüceltmekle mümkündür…

…Orta eğitimde de eğitim ve öğretim yöntemlerinin pratik ve uygulamalı olması temeline uymak şarttır. Kadınlarımızın da aynı öğretim aşamalarından geçerek, yetişmelerine önem verilecektir. (Bravo sesleri ve alkışlar)

Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri eğitim sınırı ne olursa olsun, en önce ve her şeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığı için kendi benliğine ve milli geleneklerimize düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. (Alkışlar) Uluslararası dünyanın bu günkü durumuna göre, böyle bir savaşın gerektirdiği mücadele ruhunu taşımayan insanlara ve bu nitelikteki insanlardan kurulu topluluklara yaşama ve bağımsızlık hakkı yoktur. (Bravo sesleri)"

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün savaş günlerindeki bu sözlerinin üzerinden geçen 95 yılda Türkiye; dini bir cemaatin terör örgütüne dönüşmesiyle sarsılıyor, "Kutlu doğum haftası FETÖ'nün oyunu mu değil mi" tartışmalarıyla günlerini geçiriyorsa, kimlerin bu millete pranga olduğunu iyi görmek lazım!

Yazarın Diğer Yazıları