Bu "oyunu boz" Türk Dünyası...
Ülkemizde yaşanan üzücü gelişmeler ve hepimizi derinden etkileyen terör saldırıları gündemimizin olması gereken kısmını ötelemekte ve kendi iç sorunlarıyla boğuşan bir Türkiye görüntüsü ortaya çıkarmaktadır.
Türkiye bugün nerede durmaktadır? Nereye gitmektedir? Olması gereken yeri neresidir?
Çare nedir? Kimdedir?
Bu aşamada ülkeyi düzlüğe çıkaracak temel odaklanma alanı tam da burası olmalıdır. Ancak bakıldığında "kan tahlili" üzerinde kimin daha Türk olduğu tartışması topluma bir rekabet alanı olarak sunuluyor. Geleceğin aydınlık yüzleri diyeceğimiz genç beyinler "oyunu boz" diyerek aslında yıllardır oynanan bir oyunun parçası haline getiriliyor. Oysa Türklük, Türk'ün yangınında soydaşına destek olmak, kol kanat germektir. Sevinciyle, acısıyla yüzleşmek ve her platformda onun sesi olabilmektir. Gerçekten bir oyun bozulmak isteniyorsa Türk Dünyasına yönelen tehdit ve tehlikelere kafa yormak milletimizin bekası için daha katkı sağlayıcı olacaktır. Zira Türk Milletinin kutlu yolculuğunda ayrılmaz bir parça olarak gördüğümüz Türk Cumhuriyetlerinde ciddi ve tehlikeli süreçlerin işaretleri geliyor. Bunlardan birisi de kardeş ülkemiz Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşananlardır.
Neden Aktöbe?
Bir kaç gün önce Kazakistan'ın Aktöbe eyaletinde terör saldırısı yaşandı. Saldırıda 3 asker 4 sivil vatandaş hayatını kaybetti. Rusya ve Özbekistan'ın yanı sıra ülkenin 6 eyaletine komşu olan Aktöbe (Aktepe) Rusların yoğun yaşadığı bölgelerle iç içe durumda. Saldırının ardından ulusal yas ilan edildi. Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in açıklamaları ise hem olayın vahametini hem de gelecekte meydana gelebilecek muhtemel gelişmelere yönelik ipuçları veriyordu. Nazarbayev ulusa sesleniş konuşmasında, Aktöbe saldırılarını "dışarıdan emir alan radikal İslamcı kişiler tarafından düzenlenen bir terör eylemi" olarak tanımlarken "Gürcistan ve Ukrayna'daki liderleri devirip yerlerine Batı yanlısı hükümetler getiren renkli devrimlerin işaretlerini taşıdığını" da belirtti. "Eline silah alarak, kasıtlı olarak insan öldüreni idam etmek lazım" diyerek sert tedbirler alınacağı vurguladı.
Hedef Nazarbayev mi?
2011 yılında yapılan erken cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gözlemci olarak Almatı şehrinde bulunmuştuk. Orada düzenlenen basın toplantısında "Eğer bu erken seçim kararı olmasaydı ilerleyen dönemde uluslararası güçler Nazarbayev'i hedef alacaklardı" iddiasında bulunmuş ve eklemiştik "Nazarbeyev aynı zamanda Türk Dünyasının liderliğini de yürütebilme pozisyonuna gelmiştir. Onun görevden gitmesi ya da devrilmesi gibi bir düşünce bile bizleri ürkütmektedir. Zira hiç birimiz ve Kazak halkı Nazarbayev sonrası bir Kazakistan'a hazır değildir..." Sözlerimiz o günün koşullarında belki fazla anlaşılmamış, gündemde yer bulmamıştı. Tıpkı Türk Dünyasıyla ilgili pek çok meselede olduğu gibi. Yine Kazakistan'da bu ve benzeri eylemlerin geleceğini 31 Mayıs'ta sosyal medya hesabımızdan da duyurmuştuk. (Bkz.http://www.iha.com.tr/haber-kazakistanda-nazarbayev-hedef-alinacakti-iddiasi-168548/)
Şu an için meselenin arka planı aydınlanabilmiş değil. Ancak Nazarbayev'in sözleri ve ülkedeki bazı uzman isimlerden aldığımız görüşler bizim 2011 yılındaki iddiamızı güçlendiriyor. Bu kez gerçekten Nazarbayev mi hedef alınıyor? Bölgenin lokomotifi olan Kazakistan'ın barış ve istikrar üzerine kurulu büyüme süreci durdurulmak mı isteniyor? Öyle anlaşılıyor ki içeride Nazarbayev'in otoritesi ve etkinliği sarsılarak yeni bir dönemin başlangıcı için öncü sarsıntılar oluşturulmaya çalışılıyor. Önümüzdeki bir kaç ay içinde toplumun farklı katmanlarına ve ülkenin medyasına etki edebilecek istihbarat savaşları devreye konulabilir. Halk Kırgızistan'da da buna benzer bir zemin üzerinde tetiklenmişti.
Diyoruz ki gelin asıl bu oyunu bozalım... Nazarbayev engellenirse, Kazakistan durdurulursa Türk Dünyası durdurulmuş olur. Bu sebeple Türk Dünyasının "aksakalı" Nursultan Nazarbayev'e ve kısa zamanda büyük başarılara imza atmış olan Kazakistan'a dikkatimizi verelim.