Bu hukuk düzeni Türkiye'ye yakışmıyor
Çin, piyasada tekelleri önlemek ve rekabeti sağlamak, özel mülkiyete daha çok güven vermek için "hukukun üstünlüğünü güçlendirme" planı yapıyor.
Çin''de tek parti, Çin Komünist Partisi yönetimi var. Demokrasi yoktur.
Ancak Çin''de yetkiler tek bir kişinin elinde toplanmamıştır.
Yürütme; Politbüro ve yürütme komitesi, merkezî askerî komite, merkezî disiplin soruşturma komitesi şeklinde kurumsal yapılar yürütmede denge sağlar.
Bu nedenledir ki demokrasi olmadığı halde, küresel yatırım sermayesi Çin''e gidiyor. Türkiye''ye gelmiyor.
Türkiye''de önce OHAL, sonra Türkiye''ye özgü başkanlık sistemi ile hukukun üstünlüğü geriledi. Hatta Dünya Adalet Projesi (World Justice Project) 2020 endeksine bakarsak, Türkiye''de hukukun üstünlüğü tamamıyla ortadan kalktı. Bu endekslerde Türkiye 2020 yılında hukukta; Somali, Güney Sudan, Suriye, Venezuela, Yemen gibi ülkeler arasında yer aldı. Vatandaş olarak dünyanın Türkiye''yi bu ülkeler arasında görmesi benim kanıma dokunuyor.
Avrupa Parlamentosu(AP) geçenlerde aldığı bir karar ile Türkiye''yi kınadı. Özetle Türkiye''de;
* Siyasi partilerin haklarını kullanma ve demokratik rollerini gerçekleştirme kapasitelerinin kısıtlandığı savunuldu.
* İnsan haklarının dramatik durumda olduğu belirtildi.
* Demokrasi ve hukuk devletinde çökme yaşandığı vurgulandı.
* AİHM''in 20 Aralık 2020 tarihli kararı gereği Demirtaş''ın "derhal serbest bırakılması" istendi.
Aşağıdaki tablo, Dünya Adalet Projesi''nin Türkiye tablosudur. Hükümetin parlamento tarafından denetlenmesi ve frenlenmesinde bölge ülkeleri içinde en son sırada, fert başına gelir düzeyi benzer ülkeler içinde sondan ikinci ve dünyada 128 ülke içinde 124. sırada yer alıyor. Bu anket Türkiye''de otokrasinin nerelere tırmandığını gösteriyor. Parlamento ve Sayıştay denetimi fiilen kalktı.
Türkiye, temel haklarda 128 ülke içinde 123. sırada yer aldı. Aslında Freedom House''un her yıl hazırladığı İnsan Hakları ve Siyasi Özgürlükler endeksinde de, Türkiye 2017 yılından itibaren ''''özgür olmayan ülke'''' statüsüne geriledi. 2020''de de son on yılda bu endekste en fazla kaybeden ikinci ülke oldu.
Ergenekon davaları, kaçakçılara aracılık eden AKP''lilerin açıklanması, Sedat Peker kasetleri, Baran Korkmaz''ın yurt dışına çıkışındaki kararlar, kamuoyunda tartışılıyor. Adil hukuk endeksinde Türkiye yine sona daha yakın, 103. sırada yer aldı.
Hukuk, sosyal ve ekonomik yaşamın altyapısını oluşturur.
Rekabetin, ticari ilişkilerin, iş ilişkilerinin, borç-alacak ilişkilerinin, mülkiyet haklarının düzenli bir hukuki altyapısı olmadan, istikrarlı büyüme ve kalkınma sağlayamazsınız. Devlet planlama yapamaz. Belirsizlik artar. Güven bunalımı ortaya çıkar. Mülkiyetin güvence altına alınmadığı piyasa ekonomisi çalışmaz. Kimse yatırım yapmaz. Bunun içindir ki hukukun üstünlüğü evrensel bir değer olarak benimsenmiştir.
Hukuki güvencesi olmayan insanların geleceği de güvence altında olmaz.
Hukuki altyapısı olmayan ülkelerde insan hakları da olmaz. Bunun içindir ki hangi ülkede olursa olsun darbe dönemlerinde ve dikta rejimlerde insanlar yurt dışında yaşama alternatifleri ararlar.
Aslına bakarsak; Devletin parti devleti olduğu bir Türkiye''de demokrasi ve hukukun üstünlüğünden söz etmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu sistemin Avrupa kültüründen etkilenmiş, demokrasiyi yaşamış bir millet tarafından korunması mümkün değildir. Elbette tercih halka kalırsa.