Böyle geldi... Böyle gitmiyor...
Döviz kurları artınca, bankaların döviz cinsinden Merkez Bankası’na yatırdıkları zorunlu karşılıkların bir kısmı açığa çıktı. Döviz rezervleri azalmasın diye Merkez Bankası, bankaların uzun vadeli mevduat hesapları için yabancı para cinsinden zorunlu karşılık oranlarını yükseltti. Yüzde 11,7’den yüzde 12,8’e çıkardı. 1 yıla kadar ve 1 yıl dahil vadeli yabancı para mevduat zorunlu karşılık oranını da yüzde 13’ten yüzde 18’e çıkardı.
Bizim gibi, döviz yaratamayan, cari açık veren ülkeler için ortak sorun, yabancı sermaye girişlerinin azalması ve ülkeden döviz çıkışıdır. ABD Merkez Bankası faiz oranlarını artırırsa bu çıkışın daha da hızlı olacağı açıktır. Dünya şimdi bu kumarı oynamaktadır.
Ayrıca, bugünlere kadar küreselleşme spekülasyona çalıştı. Şimdi sektörel dengeler bozuldu. Riskler arttı. Bundan sonra yabancı spekülatif sermaye plasmanlar yerine ciddi yatırımları tercih edecektir. Bu anlamda Türkiye’nin 12 yıldır uygulamakta olduğu sıcak para ve dış borçla büyüme politikası da sınıra gelmiştir. Dünyada bizim ekonomi, dünyanın en kırılgan ekonomisi olarak ilan edilmiştir. Aslında yabancı sermaye de sıfırdan ciddi yatırımlar için spekülasyondan para kazandığı ülkeleri tercih etmez. Üstelik mevcut konjonktür 402 milyar dolara ulaşan dış borçları da aynı rahatlıkla çevirmek imkanlarını daraltmıştır. Bu nedenle Türkiye’nin döviz ihtiyacı artacaktır.
Diğer taraftan petrol fiyatlarının düşmesi en fazla Türkiye’ye yaramıştır. Turizm gelirlerinin artması da önemli bir avantaj olmuştur. Ne yazık ki siyasi iktidarın turizm sektörüne bakış açısı, Türkiye’nin bazı komşuları ile sorun yaşıyor olması, AB ekonomisi ve Rus ekonomisindeki sorunlar turizmde de gerilemeye neden olabilir.
Bu nedenlerle, Merkez Bankası, “uluslararası döviz rezervlerinde” itinalı davranıyor.
Merkez Bankası döviz rezervleri ve bileşimi her zaman tartışmalı olmuştur. Uluslararası rezerv, herhangi bir para biriminin merkez bankalarınca tutulan miktarıdır. Bu rezerv merkez bankalarının elinde tuttuğu döviz, altın ve özel çekme haklarını da kapsar. Uluslararası rezervlerde baskın para birimi Amerikan dolarıdır. Bunun yanı sıra euro büyük bir yüzde teşkil etmektedir. Japon yeni, İngiliz sterlini ve Çin Yuanı da uluslararası rezervlerde giderek kullanılmaya başlanmıştır.
Merkez Bankası’nın Kasım 2014 itibariyle toplam rezervi, 133 milyar 452 milyon dolardır. Bu rezervin, 111 milyar 588 milyon doları döviz, 20 milyar 282 milyon doları da altın cinsindendir. IMF rezerv pozisyonu ve (SDR) Özel Çekme Hakkı toplamı da 1 milyar 312 milyon dolardır(Aşağıdaki tablo)
Öte yandan, Merkez Bankası’nın toplam rezervleri içinde en büyük miktar, bankaların döviz ve altın olarak yatırdıkları munzam karşılıklardır. Bu pay toplam rezervlerin yüzde 60.67’sini oluşturuyor. Merkez Bankası’nın kendi döviz ve altınlarının payı ise yüzde 38.35’tir.
Merkez Bankası’nın kendi döviz ve altın rezervinin düşük olması, herhangi bir panik halinde, rezervlerin yeterli olup olmadığı konusunda tartışma yaratmaktadır. (Aşağıdaki tablo )