Boşluk bırakırsan doldururlar
Dış politikada ilişkilerde boşluk bırakıldığında veya başka bir yerden çıkar sağlamak için, ilişkilerinin iyi olduğu ülkeyi sıkıntıya sokacak girişimlerde bulunulduğunda, hem ilişkilerin iyi olduğu ülkeyle arayı soğutabilir, hem de buradan doğan boşluğun başka bir ülke tarafından doldurulduğunu görebilirsiniz. Yakın örnek, Türkiye-Rusya ilişkilerinde son zamanlarda yaşanan gelişmelerdir.
Türkiye, uzunca bir süre beklettiği İsveç’in NATO’ya girmesine yeşil ışık yakarak Batı’yla ilişkilerini düzeltmek istemiştir. Bunda en önemli faktörün, ABD’yle olan sorunların giderilmesi ve ekonomik zorluklar olduğu malumdur.
Rusya, Türkiye’nin NATO’ya karşı yükümlülüklerinin olduğunun farkındadır. Ancak Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini kabulünden de memnun değildir. Yine de bu konuda Türkiye’yle fazla bir polemiğe girmemeye dikkat etmiştir.
Ancak Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin Türkiye ziyaretinde yaşananlar, Türkiye-Rusya ilişkilerinde sıkıntı yaratmıştır.
Türkiye-Rusya ilişkileri soğudu
Türkiye, savaş ortamında da Rusya’yla iyi ilişkilerini devam ettirebilen ve Batıyla arasında iletişim kurmasını sağlayabilen bir ülke konumundadır. Batıyla ilişkilerinin iyileştirmek amacıyla, bu özelliğine güvenip, ne olursa olsun Rusya’nın kendisinden vazgeçemeyeceğini düşünerek, Ukrayna’ya bazı jestlerde bulunmak istemiştir.
Bunlardan biri, savaş esiri olan, Türkiye’ye getirilen ve savaş bitiminde ülkelerine dönmesi kararlaştırılan Ukrayna’nın 5 Azov Tabur Komutanını, Zelenki’nin ziyaretinde serbest bırakması ve onların Zelenski’yle birlikte Ukrayna’ya dönmesine imkân sağlamasıdır. Bu hareket Rusya tarafından, Türkiye’nin verdiği sözü tutmaması, taahhüdüne uymaması olarak tanımlanmıştır.
Bir diğeri de, bu ziyarette Türkiye’nin Ukrayna’nın NATO üyeliğini hak ettiğini söylemesi, Zelenki’nin de buna karşılık, "Türkiye'nin Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan değişmez desteği için minnettarım" ifadesini kullanmasıdır.
Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında Batı’yla Rusya arasında son derece dengeli ve geçerli bir politika izleyerek, bölgede önemli bir aktör olduğunu ortaya koymuştur. Her iki tarafın da beğenisini kazanarak, barışın kolaylaştırılması ve insani gerekliliklerin yerine getirilmesinde etkin rol oynamıştır. Ancak Türkiye’nin; Zelenski ziyaretindeki tutumunun, Rusya’yla arasındaki ilişkilerin kısmen soğumasına sebep olduğu ve bunun da siyasi ortamda bir boşluk yarattığı söylenebilir.
Boşluk Mısır tarafından dolduruluyor
Türkiye’nin, ilişkilerinin bozulduğu ülkelerle yeniden bir diyalog kurma girişimlerinden biri de Mısır’la olmuş ve bu konuda önemli mesafe kat edilmiştir. Bunun son aşaması da Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin planlanan Türkiye ziyaretidir.
İki ülke ilişkilerin normalleştiği bir dönemde Sisi’nin, planlanan Ankara ziyaretini erteleyerek St. Petersburg'daki Rusya-Afrika zirvesine katılmasını, Türkiye’nin Rusya politikasında bıraktığı boşluğun Mısır tarafından doldurulmaya çalışılmasının bir sonucu olarak görmek gerekir.
Sisi’nin bu davranışındaki amaçlarından birinin, geçmişte Türkiye’nin kendisi aleyhinde takındığı tutumdan dolayı kırgınlığının devam ettiğini hissettirmek istemesi de olabilir. Sisi’nin, Rusya-Afrika toplantısını tercih etmesinden dolayı Türkiye’nin alınganlık göstereceğini düşündüğünü, ancak diğer taraftan uğraşı vererek kendisiyle düzelttiği ilişkileri bozmak istemeyeceğini de hesaba kattığı söylenebilir.
Sisi’yle bir araya gelen Putin, ilişkilerinin özel bir karakter ve statü kazandığını, Afrika’nın ekonomik kalkınması için çalışacaklarını, enerji konusunda mesafe kaydettiklerini ticaret hacminin önemli ölçüde artarak, toplam ticaretin üçte birinin Mısır’la yapıldığını ifade etmiştir.
İşin en önemli noktasını da, Sisi’nin “Tahıl Koridoru Anlaşması” için “arabuluculuk” yapmayı arzu ettiklerini dile getirmesidir. Rusya bu anlaşmanın uzatılmasında bu sefer nazlanmakta, bugüne kadar Türkiye’nin arabuluculuk yaptığı bu konuya, Türkiye’yle zayıflayan ilişkiler nedeniyle soğuk bakmaktadır. Mısır’ın, çıkan fırsatı kaçırmayıp, oluşan boşluğu doldurmada atak davrandığı gözden kaçmamıştır.
***
Siyasi ilişkilerde bırakılan boşluğun, özellikle rekabet içinde olunan ülkeler tarafından doldurulacağı ve bunun da aleyhte durumlar yaratacağı mutlaka göz önünde tutulmalıdır. Jeopolitik gerçekler nedeniyle dengeli yürütülen politikalarda kantarın topuzu kaçırılmamalı, Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olunmamalıdır.
Daha önce buna benzer ancak farklı karakterde gelişen konularda Yunanistan’ın; Suriye’yle “düşmanımın düşmanı dostumdur”, Mısır’la da Türkiye’yi dışlayarak çıkar beraberliği sağlamak amacıyla birlikte hareket edip Türkiye aleyhinde davrandığı da unutulmamalıdır.