Borç yükü
Hazine verilerine göre Aralık 2017 yılında devlette, merkezi yönetimin, iç borç stoku 535.5 milyar lira, dış borç stoku da 341 milyar lira olmak üzere toplam 876.5 milyar lira oldu. Bu borç, bütçeden borç ödemek için ne kadar kaynak ayrılacağını gösterir. Ancak ekonomik anlamda borç yükünü göstermez.
TÜİK tarafından 2018 Ocak ayı finansal yatırım araçları getiri oranları açıklandı. Devlet İç Borçlanma Senetlerinin (DİBS) TÜFE'ye göre reel getiri oranı eksi 4.2 oldu. Bu oran neyi ifade ediyor?
Bir yıl önce DİBS satın alan bir kişi veya şirket, devlete 100 lira borç verdi. Devlet bu 100 lira karşılığında mal ve hizmet satın aldı. Buna karşılık devlete borç verenin satın alma gücü olarak vade sonu yani bir yıl sonra elinde 95.8 lira satın alma gücü kaldı. Bu demektir ki devletin mal ve hizmet alımının bir kısmını devlete borç veren karşıladı.
Başka bir ifade ile devlet hem 100 lira borç aldı. Hem de 4.2 lira gizli vergi aldı. Devlet borçlanarak bir yük altına girmedi, tersine satın alma gücü olarak yoktan bir avantaj sağladı.
Borç yükü olarak devletin dış borç yükünü, Türkiye'nin dış borç stoğu içinde değerlendirmek gerekir. Ancak devlet bu borcu çok düşük faizle almışsa ve kur artışı yok, tersine TL değer artışı varsa, yük açısından yine devlet kârlıdır.
Diyelim dolar 3.80 iken devlet 100 dolar borç aldı. Karşılığında 380 liralık mal ve hizmet satın aldı. Borcu geri ödeyeceği zaman, dolar kuru 3.00 liraya geriledi. Bu durumda devletin 380 liralık mal ve hizmet satın alma karşılığı, 300 liralık maliyeti olmuştur.
Türkiye'nin dış borçlarına gelince... 2017 Eylül ayı itibariyle toplam dış borç stoku 438 milyar dolar oldu. Gayri Safi Mili Hasıla'ya oranı yüzde 52 oldu. Bu borcun 129.4 milyar doları devletin, 307 milyar doları da özel sektöründür. Yine toplam borcun 110 milyar dolarının bir yıl içinde ödenmesi gerekir. Yani kısa vadelidir.
1- Dış borç yükünün millî gelire oranı, borç yükünü, borçların ekonomi açısından ağır olup olmadığını göstermez. Burada temel sorun dış borç ödeme kapasitesidir. Bu kapasiteyi de döviz kazanma potansiyeli gösterir. Çünkü ister devlet, ister özel sektör olsun, dış borçlar sonunda dövizle ödenecektir. Bunun içindir ki devlet veya özel sektör dış borcu değil, Türkiye'nin dış borç stoku önemlidir.
Türkiye'nin dış borç ödeme kapasitesi düşüktür. Çünkü cari açık veren bir ülkedir. 2003 yılından 2017 sonuna kadar 550 milyon dolardan fazla cari açık verdik. Bu kadar döviz kaybettik. Bu kayıp her yıl artıyor. Bunun içindir ki Türkiye'nin dış borç yükü ağırdır. Hatta riskli noktadadır.
2- Dış borçla cari açık finanse edildi. Cari açık ithalatın daha yüksek olmasından kaynaklanıyor. Bir bakıma ithal etmişiz ve fakat ithalat bedelini borçla ödemişiz. Eğer yatırım malı ithal etmiş olsaydık, bu yatırım kendi borcunu öderdi. Ama biz ara malı ve tüketim malı ithal ettiğimiz için cari açık verdik ve borçla ödedik.
Borç duruyor ve fakat ithalat artışı büyümeyi artırdı. Çünkü ister mal ve hizmet olarak girsin, ister nakit girsin, bir ekonomiye dış kaynak girişi büyümeyi artırır. Ayrıca nakit dış borç, döviz kurunun aşırı artmasını önler.
Bu şartlarda ne güzel hep dış borç alalım da büyüyelim mi diyeceğiz?
3- Dış borçlar nedeniyle Türkiye faiz ödüyor. Faiz kaynak çıkışıdır. Cari açığı artırıyor.
Borçla büyüme, gelecekte potansiyel büyüme oranını düşürür. Çünkü bu gün giren kaynak, yarın dış borçları öderken geri çıkacaktır.
Döviz kurları aşırı değer kazanırsa, Türk Lirası olarak dış borçlarımız artıyor. Bugün için döviz kuru yüzde 15 aşırı değer kazanmıştır.
Türkiye açısından dış borçların çevrilmesi zorlaşıyor. Bir... Bir yıldan daha kısa vadeli dış borçlar ve vadesi gelen dış borçlar sıkıştırıyor. İki... Ekonomi kırılgan ve ülke riski yüksek olduğu için dış borçları çevirmekte daha zor ve daha pahalı yeni dış borç bulabiliyor.
En önemlisi, Türkiye net dış borç ödeyen bir ülke konumuna gelince, ödenen dış borç anapara ve faizinin, yani dış borç mürettebatının millî gelire oranı, büyüme oranının ütünde olursa, fakirleşme başlar.
Siyasetçiler günü kurtarma peşinde oldukları için, bu sorunlar onları ilgilendirmiyor. Halk da bu kadar hesap yapmak zahmetine girmiyor.