Bölgesel ittifak emperyalist ittifakı yenecektir
Küresel güçler Orta Doğu'da bilek güreşi yapıyor. Bu durum Suriye'de büyük bir kaos yaşanmasına sebep oluyor. Suriye kan sızıyor, kan kokuyor, gözyaşı döküyor.
Kimin eli kimin cebinde belli değil. Kim kiminle iş tutuyor? Dost kim, düşman kim bilinemiyor. Dahası kimin neyi nasıl yaptığı da bilinmiyor.
Suriye'yle ilgilenen hemen her ülke birbiriyle çelişen politik duruşlar sergiliyor. Söz gelimi ABD bir yandan Suriye'den çıkacağını açıklarken diğer yandan Suriye'ye asker ve silah sevkiyatı yapıyor. Rusya bir yandan Türkiye'yle Soçi/Astana/Ankara süreçlerini sürdürürken diğer yandan PYD'yi masaya oturtmaya çalışıyor. İran bir yandan mezhepçi bir strateji izleyip zaman zaman da PKK'ya göz yumup yardım ederken diğer yandan Türkiye'yle Suriye'de ilişkilerini en üst düzeyde sürdürüyor.
Gerçekçi strateji!
Suriye'de strateji gerçeklerin üzerine oturtulabilmesi için şu dört politik faktörü esas alması şarttır: Jeopolitik, teopolitik, petropolitik ve hidropolitik.
Orta Doğu'da jeopolitik, teopolitik, petropolitik ve hidropolitik unsurları dikkate almayan hiçbir stratejinin geleceği yoktur ve olamaz.
Orta Doğu'da düşmana komşu, komşuya da düşman stratejisi izlenemez. Yakındaki komşuya düşman, uzaktaki düşmana dost bir strateji izlemek jeopolitik gerçeklere aykırıdır.
Üç dinin de kutsallarının kaynağı olan bir bölgede teolojik unsurlar göz ardı edilerek ilişki kurulamaz. Mekke'yi, Ankara'yı, Kudüs'ü, Filistin'i, İran'ı dikkate almayan hesaplar eninde sonunda bozulmaya mahkûmdur.
Petrolün, boru hatlarının, kanalların dengesini göz ardı eden bir yaklaşım dikkate değer bile değildir. Petrolün şah damarı bu bölgededir. Emperyalistler bir damla petrolü bir damla kana denk tutar haldedirler.
Tatlı su kaynakları, kanallar ve barajlar insanların yaşamak için ihtiyaç duydukları temel ihtiyaçtır. Bütün stratejiler kıt kaynak haline gelen suyu zorunlu olarak stratejilerin odağına yerleştirmiştir.
Bu stratejik olguları dikkate almak kalıcı ve sürdürülebilir bir strateji için zorunludur.
İran/Türkiye/Rusya ittifakı bu dört temel unsurun politik tutarlılığı için zorunludur.
Deneye yanıla doğruyu bulma
Son yıllarda yaşananlar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir şekilde Türkiye'yi Rusya başta olmak üzere İran'a ve Avrasya'ya doğru yakınlaştırmıştır.
Türkiye, İran ve Rusya arasındaki ilişkiler dünya gerçeklerinin dayatmasının sonucudur.
Türkiye'ye Patriotları ABD vermemiş, S-400'leri Rusya vermiştir.
ABD, stratejik müttefiklik adı altında uzun yıllar Türkiye'nin altını oymuştur. Körfez harekâtıyla Barzani'yi himayesi altına almış uzun yıllar bölgeden Türkiye'ye terör ihraç ettirmiştir. Kuzey Irak'ta Türkiye'ye çuval vakasını yaşatırken Barzani'yi devletleştirmek için elinden gelen her şeyi yapmıştır.
Barzani'nin bir emrivaki (bağımsızlık referandumu) ile bölgeye el koyma teşebbüsü ortaya çıkmış bu durum Türkiye/İran/Irak iş birliğiyle püskürtülmüştür.
ABD'nin bölgeyi dizayn etme girişimi karşısında vatan toprağı olan Süleyman Şah Türbesini AKP iktidarı yerinden taşımıştır. Önü açılan ABD alabildiğine Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru oluşturmaya başlamıştır. Bu gelişme Türkiye ile Rusya'yı zorunlu olarak iş birliğine zorlamıştır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtı bu iş birliğinin sonucu olarak gerçekleşmiştir.
Bu gelişmeler bölgesel ittifakların emperyalist ittifakı yendiğini, Türkiye'deki iktidara somut olarak göstermiştir.
Deneye yanıla da olsa AKP iktidarı en sonunda doğru harekât hattını bulmuştur.
Böylece Akkuyu Nükleer Tesislerinin temelinin atılmasının hemen ardından İran, Türkiye ve Rusya liderleri Ankara'da buluşmuştur.
Üç lider yayınladıkları ortak bildiride "Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine, toprak bütünlüğüne ve belli bir mezhep temelinde olmayan yapısına olan kuvvetli taahhütlerini yinelemişlerdir." Bu durum önemli bir ilerlemedir.
Stratejik akıl bu üçlü ittifaka Suriye'yi ve Irak'ı da dahil etmeyi zorunlu kılıyor. Oluşacak böyle bir bölgesel bir ittifak emperyalist ittifakı yenecektir!