BOESGS
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın açıkladığı SBS’nin yerine gelecek yeni sistemi anlayabildiniz mi?..
Bendeniz, gün boyu TiVi’lerde , “yeni sistem ne getiriyor” konulu koca koca tartışma programlarını izleyip durdum, işin içinden de çıkamadım.
AKP’nin yaz -boz tahtası oldu eğitim sistemimiz. Aynı, dış politikadaki sıfır soruna benzettiler. İktidarları boyunca bilmem kaç defa orta öğretimde sınav sistemi değiştirdiler. Bir gün “öyle”, diğer gün “böyle” dediler. Her getirdikleri yeni sınav sistemini “bundan daha iyisi yok” diye savundular. Her gelen sistem ile dersanelere bağımlılık sona erecekti. Dersaneler açısından değişen hiçbir şey olamadı. Paraları destelemeye devam ediyorlar. Olan bizim çocuklara oldu. Sınav sistemi manyağı oldular. Kimin hangi yaşta hangi sınav sistemi ile hayata başlayıp, sonra nereden hangi sistemden çıktığı belli değil. Öğretmenlerin kafası her daim değişen müfredat ve sınav sistemi yüzünden allak bullak. Eğitim sistemimizi de stratejik çukurluğa düşürdüler.
Esasında niyetleri apaçık ortada. Kendi elitlerini kendi okullarında gayet güzel yetiştiriyorlar. Esas dertleri Anadolu’nun zeki çocuklarıyla. Onları nasıl biat eden nesiller haline getiririzin peşindeler. Devamlı mekanizmayla oynayarak çocuklarımızın psikolojilerini harap ettiler. Anadolu Liselerini, Fen Liselerini darmadağın, harap ettiler.
En yeni sistemin de bundan öncekiler gibi konulmamış adı var;
“Bizden olsun eğitim sistemi”
Yeni sınav sistemini de kodlayalım; Bizden Olsun Eğitim Sistemine Geçiş Sınavı (BOESGS)
Sınav sistemlerinden abandone olduğunuzdan kısacık hatırlayın;
Sene 2005; Liselere Giriş Sınavı (LGS) yerine Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) getirildi. Bu sınav, önceki yıllarda olduğu gibi öğrencilerin 3 yıllık orta öğrenim sonunda tek bir sınava girmelerini düzenliyordu. Ancak sınav içeriği, müfredatı ve katsayıları açısından farklılıklar taşıyordu.
Dönemin Bakanı Hüseyin Çelik, Ekim 2007’de ise tek sınavın kaldırılmasına karar verildiğini açıkladı. Artık üç sınav yapılacaktı. 6,7,8. sınıflarda Seviye Belirleme Sınavı(SBS) yapılacak, bu sınavların yanı sıra yıl sonu başarı notu ve davranış notunun da liseye geçişte etki etmesine karar verildi. Değişiklikteki gerekçe öğrencilerin üç yıllık birikimlerini tek sınav ile ölçmenin doğru olmamasıydı. Ayrıca, sınav üç sınıfa yayılarak dershaneye olan ihtiyacın azaltılacaktı. Son OKS 2008’de yapılırken, o yıl 6. ve 7. sınıfa başlayanlar da SBS’ye girdi . Sınav 6. Sınıftan başladığı için dershaneye başlama sınıfı 4’e kadar düştü.
Sene 2010; 6,7 ve 8. sınıfta uygulanan üç SBS’li sistemin üzerinden üç yıl geçmişti ki, bu kez dönemin Bakanı Nimet Çubukçu tarafından kaldırıldı. Yeniden tek sınava dönüldü. Öğrenciler bir tek sekizinci sınıfta SBS’ye girecekti. Bakan Çubukçu, üç yıl önce dershaneye bağımlılığı azaltacağı söylenerek getirilen sistemin okul dışı kaynaklara yönelimi artırdığına, okulun eğitim sistemindeki merkeziliğini kaybetmesine yol açtığına ve çocukların sosyo-psikolojik gelişimlerini olumsuz etkilediğine yönelik kamuoyunda uzlaşı olduğunu iddia etti.
Arkasından gelen Ömer Dinçer, SBS’nin kaldırılacağını açıkladı. Onun ardından gelen Nabi Avcı bu açıklamayı defalarca yineledi ve bugüne geldik.
Yazdılar-bozdular,yazdılar- bozdular..
Bu ele avuca sığmayan Türk çocukları, BOESGS ile de yola gelir mi?
Kafaları boşaltılıp sadece Sultan’a kul olan nesiller olurlar mı?
Olmadı mı!.. Yeni bir sınav sistemi daha uydururlar!..
Usta masal
Yayıncılık ve gazetecilik rezaletini bir tarafa bırakalım. Vıcık vıcık bir masal programı izlettiler. Yağlayıp, yıkayıp, yalayalım derken “Usta’nın Masalı” çıktı ortaya. Programı seyrederken geçen günlerde bir arkadaşımın gönderdiği elektronik ileti geldi aklıma. Şöyle;
“Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman, türküsü nasıl ortaya çıkarıldı?;
Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir. Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır. Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır.
Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır. Türk insanı zeytinyağından soğutulur ve mısırözü yağı ile margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir. Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman / Basmadan fistan giyemem aman...” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır. Katı yağa / Margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yıl içinde bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. Basma giyen kadınlar da plastik giysilerle tanıştırılır’
Usta’nın masalından çok etkilendiyseniz?.. Tutturun bir Türkü daha!..