Bizim Sen yetkiyi nasıl ele geçirdi?
Resmi gazetede yayınlanan verilere göre, 2004 yılında yalnızca 137.937 üyesi olan Memur Sen, 10 yıl içinde üye sayısını tam ‘beşe’ katlayarak 707.652’ye çıkardı.
Bir sendikanın üye sayısını artırabilmesi için, temsil ettiği kesimin haklarıyla ilgili ‘işveren’ile kora kor,
dişe diş bir mücadeleye girişmesi gerekmez mi?
Peki, bu kuruluş hafızalarda yer eden hangi ‘çok önemli’ sendikal mucizeye imza attı da böylesine
eşi benzeri görülmemiş bir rekoru yakalamayı başardı?
Başarı, ‘kamu çalışanlarının’hakları ile ilgili yürüttüğü mücadelede mi, yoksa iktidar partisinin adeta bir ‘yan kuruluşu’ gibi lanse edilmesinde mi?
Demek ki, iktidarın başındaki şahsın iki de bir ‘benim valim’, ‘benim amirim’, ‘benim müdürüm’, ‘benim memurum’ deyip durması boşuna değil.
Memur Sen’in iktidar partisinin teşkilatları arasındaki bir diğer adı ‘Bizim’Sendika.
İktidar tarafından göreve getirilen üst düzey bürokratlar, ‘bizim’ sendikaya üye kaydetmek için
adeta seferber olmuş durumda.
İktidarın il ve ilçe başkanı gibi hareket eden mülki amirler, ‘bizim’sendikaya çalışıyor.
***
Diğer sendikalara üye olan kamu çalışanlarını istifa ettirip ‘Bizim Sendika’ya geçirebilmek için üzerlerinde adeta bir ‘mahalle baskısı’ kuruluyor.
Bir okul öğretmeni anlatıyor:
Sabah ekmek almak üzere markete indiğimde, belediyede meclis üyesi olan bir komşumuz ile karşı laştım.
Sakalını sıvazlayarak sordu:
- “Hoca, hoca, ne zaman geçmeyi düşünüyorsun şu bizim sendikaya?”
- “Hangi sendika?”
- “Hadi hadi, bilmezden gelme. Bak, falan kişi okul müdürlüğü, filan kişi şube başkanlığı yapıyor. Senin neyin eksik onlardan.”
- “Ama ben falan sendikadayım.”
- “Senin gibi abdestli namazlı adamın o darbecilerin yanında ne işin var? Hemen iman
tazele hoca?”
- “?..”
***
Yeni atanan memurlar, görevlerini ‘vekaleten’ yürüten şube müdürleri ve kısım şeşeri tarafından
‘Bizim Sendika’ya üye olmaya zorlanıyor.
Bir maliye memuru anlatıyor:
Görev ataması yapıldıktan sonra, çalışacağım kuruma gittim. Hemşerim olduğunu söyleyen kısım şefi, diğer evrakların arasında bir de form koydu önüme:
- “Bu nedir?”
- “Bizim sendikanın üye formu?”
- “Ama ben sendikaya üye olmak istemiyorum. Sendika üyesi olmak istesem eğer, benim dayım falan sendikada yönetici, gider oraya üye olurum.”
- “Bak kardeşim. Burada artık dayı da amca da biziz. Sen gençsin, bu işlerden fazla anlamazsın. Yaz
var, kış var. Nene gerek. Sen hele imzala şunu bakalım. Eğer randıman alamazsan istifa edersin?”
- “?..”
***
28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencileri ikna için kurulan ‘ikna odalarının’ bir benzeri, şimdi ‘Bizim Sendika’ya üye avlamak için kullanılıyor:
Bir sağlık görevlisi anlatıyor:
Sağlık sorunlarım nedeniyle servis değiştirmek üzere, dilekçe verdiğimde, ilgili birimde bulunan bir
yönetici sordu:
- “Sendika üyesi misin?”
- “Yok değilim.”
- “Sen gel hele benimle.”
Bir odaya çıktık. Ülkenin büyümesinden rahatsız olan mihrakların, hükümeti nasıl devirmeye çalıştıklarını anlattı. Sonra da çekmeceden bir kağıt çıkarıp uzattı:
- “Bak değerli kardeşim. Bu zor dönemde artık herkesin safını belirlemesi gerek. Bizim sendikaya üye olacaksın ki, nerede durduğun belli olacak?”
- “?..”
***
1 Ağustos tarihinde(bugün) Ankara’da kamu çalışanlarının 2014-2015dönemi hakları ile ilgili bir
‘müzakere’ masası kurulacak.
Masanın bir ucunda ‘işveren’ sıfatı ile hükümet yer alacak.
Diğer ucunda ‘bizim’sendika.
Türkiye, tarihinde eşi benzeri görülmemiş ‘sarı sendikacılık’sınırlarını aşan bir aldatmaca ile daha
karşı karşıya.
Yiyin, yiyebilirseniz.