'Biz bu arkadaşı tanımıyoruz'
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Dolmabahçe Camisi’nin müezzinine takıldı kaldı. Neredeyse bütün televizyonlardan canlı yayınlanan parti grubu konuşmasında, büyük bir ciddiyetle, tüm insanlığı aydınlatacak bir sırrı ifşa eder tavırla, caminin müezzininin eylemciler tarafından tehdit edildiğini, bu sebeple müezzinin camide içki içildiğini söyleyemediğini açıkladı.
Zannedersiniz ki bu kadar kargaşanın sebebi camideki bira kutusu.
Başbakan sorumlu olmalı. Basit bir hamleyle söndürebileceği kıvılcıma benzin döktü, dökmeye devam ediyor.
Eylemcilere dönüp, ilk müdahalede polisin aşırı güç kullanmış olabileceğini, polise dönüp, eylemcilerin polis katili olduğunu söylüyor.
Başbakan Yardımcısına, İstanbul Valisine, İstanbul Belediye Başkanına “hatamız varsa özür dileriz” dedirtirken, kendisi ısrarla “Benim adım Tayyip Erdoğan, bana boyun eğdiremezsiniz” deyip protestocu topluluğun adeta evlerine dönmesine engel oluyor.
Bu ülkenin Başbakanı sorumlu olmak zorunda... Ve iki şeyin cevabını vermek zorunda:
1- Olayları planlayan, finanse eden ve gerçekleştiren faiz lobisi kim?
Bir faiz lobisi palavrası tutturmuşlar, gidiyor. Tespit et, delilleri bul, yargıla, cezalarını ver, ülkeyi bunları oyuncağı olmaktan kurtar o zaman... İlave edeyim; söyledikleriniz gerçekse ve ülkenin kaderiyle oynayan suçluları ortaya çıkartmıyorsanız zaten görevinizi yapmıyorsunuz demektir.
2- Olayları kışkırtan, eylemcilerin içinde yer alan yabancı gizli servis elemanları kim?
Memleketin her tarafı kamera dolu... Bir o kadarını da eylemler başlayınca yerleştirdiniz. Binlerce polis ve istihbarat görevlisi görev yapıyor. Neredeyse 25 gün olacak. Neden bir tane bile ajan yakalayamadınız?
Sorularım çok net. Ama cevapları yok.
Bulunduğu makam, hayali suçlar ve suçlular icat etme yeri değil.
Biz de görüyoruz, çok açık; korkuyor. Ama bütün samimiyetimle söylüyorum, endişe etmesine gerek yok.
Bu düşüncemin sebebi etrafındaki kadro değil, hatta asıl onlardan endişe etmeli. Maazallah başına bir iş gelse, bakanlarının, milletvekillerinin, “biz bu arkadaşı tanımıyoruz” diyeceklerinden, tutuklu oldukları koğuşta “bütün bunlar senin yüzünden başımıza geldi” deyip şişlemeye bile teşebbüs edeceklerinden eminim.
Adnan Menderes’in ya da Arap Baharı’ndaki liderlerin akıbetine uğramasına, hak ettiğinin üzerinde bir bedel ödemesine, zulüm görmesine, Ülkücüler izin vermezler, izin vermeyiz. Çünkü bizim adaletimiz “zalimlerin adaleti”ne benzemez.
Unutmayın: Tüm zalimler korkaktır... Tüm korkaklar zalim...
Şimdi yanan ateşi söndürme zamanı.
Cesur ve adaletli olma zamanı...