Birinci gündem; MHP
Suriye barış görüşmeleri mi?
Hayır...
Reza Zarrab'ın ABD'li savcıya neler konuştuğu mu?
Hayır...
Erdoğan, tekrar ABD'nin desteğini alabilir mi alamaz mı?
Hayır..
İsrail ile AKP arasında yeni ivme kazanan dostluk mu?
Hayır..
Rusya-Türkiye ilişkileri yeniden düzelebilir mi?
Hayır...
İngiliz, ABD Büyükelçilerinin mesajları mı?
Hayır...
Suud Kral'ın Ankara ziyareti mi?
Hayır..
Dokunulmazlık dosyaları mı?
Hayır...
Anayasa değişiklik paketi mi?
Hayır...
"Reis"- Ahmet Hoca kapışmasında son perde mi?
Hayır..
AKP'de olağanüstü kongre olur mu?
Hayır..
Baskın seçim mi?
Hayır...
Daha çok gündem maddesi sıralayabilirim alt alta ama bunların hiçbirisi değil.
Evet!.. 8 Nisan Cuma gününden bu yana Ankara siyaset gündeminin birinci sırasına MHP oturdu. Siyasi kulislerin tümüne MHP'deki gelişmeler hâkim oldu. İktidarın sosyete kulisi Çukurambar'da, Söğütözü'ndeki mekanlarda bir araya gelen AKP polit büro üyelerinin o burunlarından kıl aldırmaz halleri yerini tedirginliğe bırakmış!.. Konuşmalarını ve merak ettikleri sorulara cevap arayışlarını duyup görseniz; sanırsınız ki her biri kendi çapında kamuoyu araştırma merkezi olmuş. Önce "MHP'de ne oluyor" diye soruyorlar. Sonra da başlıyorlar papatya falı açmaya!..
Meclis kulislerinde rastladığınız eski yeni her siyasetçi genel bir değerlendirme yaptıktan sonra sözü mutlaka MHP'ye getiriyor. AKP'lisi, CHP'lisi, DSP /DYP/ANAP/Fazilet Partisi kökenli; her kimlikten siyasetçi MHP'de olağanüstü kongreden dönüş olamayacağını, artık bunun kesinlik kazandığını kah kendi parti deneyimlerinden kah da hukuk bilgilerinden dayanak yaparak anlatıyorlar. Teknik olarak önce tüzük kurultayı toplanacak ama siyasi kulisler genel başkan seçimli olağanüstü kurultayı peşin ve kesin kabullenmiş durumda. Kendi payıma; en son 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sürecini yoğun şekilde yaşayan bir gazeteci olarak bu kadar "MHP" sorusu almadığımı itiraf etmeliyim!..
Siyasi kulislerdeki ortak kanı; Devlet Bahçeli'nin olağanüstü kongre yarışına katılmayacağı, "katılırsa siyasi intihar" olacağı. Ondan sonra başlıyor tahminler. Vay efendim!.. "Şuna işaret edebilir", "Yok kimseye işaret etmez yeni aday çıkarır", "Aa! Olur mu canım siz bilmezsiniz Devlet Bey aslında falanca isimle danışıklı dövüş tezgah kurdu. Muhalif gibi gözüküyor ama kongre günü büyük sürpriz yapacak onu işaret edecek", "Şu şu şahıslar ittifak olur". "Onlar asla ve kata bir araya gelmez. Sadece onla bu güç birliği yapar." Vs..Vs..Vs..
Sonra başlıyor herkesin tahminine veya yüksek siyasi tecrübesini göre MHP yeni Genel Başkanı üzerindeki tahminleri; "Falanca aday kazanırsa ilk seçimde oyu en az yüzde 20 olur" gibi... Çıtayı daha yükseklere koyanlar hiç de azımsanacak gibi değil!..
Seçime kadar sabredemeyenler de var... Devlet Bahçeli gittiğinde yerine gelecek yeni Genel Başkanla MHP'nin Meclis'teki sandalye sayısında "olacak artış" tahminleri kafaları çatlatıyor. Kişisel gözlemim de; AKP ve CHP içinde çok saygın ve önemli vatansever isimlerin MHP kongre sürecini yakından izlediği yönünde.
Esasında aktarmaya çalıştığım genel fotoğrafın özeti şu;
1 Kasım 2015'e kadar başta iktidar kanadı olmak üzere siyasi çevrelerde o MHP'yi küçük gören ,siyasette etkisiz eleman yerine koyan, nasıl olsa barajı birazcık aşarlar havası, iktidar mı? Asla ve kata olamazlar nobranlığının yerinde artık yeller esiyor. İktidar ve saray kulislerini fena halde korku ve telaş sarmış. Belki de şaşacaksınız; ana muhalefet CHP kulislerinde bile MHP'deki genel başkanlık değişiminin kendilerine yarayacağını hesaplayanlar çoğunlukta. Nasıl mı?.. CHP'nin öyle ileri gelenleri var ki, konuştuğumda şunu açıktan itiraf etmekten çekinmiyorlar;
"Şu belli oldu. Ne yapsak da hakkımızdaki genel algıyı değiştiremiyoruz. Artık iyice belli oldu; oy kaybetmesek de bir süre daha yerimizde sayacağız. Ülkeyi AKP'den MHP kurtarır. Biz de bu sayede biraz kendimize geliriz. Bunun bize de siyasi faydaları olur."
AKP'de saraya karşı gizli gizli diş bileyen, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Abdullah Gül'den de umut kesenlerin tek gözlediği yer oldu MHP. Kulislerde bizi yakalayan AKP'liler "aman adımı yazma bir yerde de söyleme" dedikten sonra ekleyiveriyor; "iyi bir ders olacak saraya..."
Birkaç satır da olsa şu "paralel" yaygarasına değinelim;
Saray, Devlet Bahçeli ve havuz medyası triosunun sarıldığı "paralel" cayırtılarını Ankara'da kale alan tek bir Allah'ın kulu yok... Kendileri çalıp kendileri söylüyorlar!.. R.Erdoğan'ın kendi saltanatı uğruna yaratmaya çalıştığı paralel paranoyasının ne Ülkücü çevrelerde ne de genel Ankara siyasetinde alıcısı var!.. MHP'de değişim için kolları sıvayan ve sonuna kadar demokratik yollar ve çizgiden sapmayan adaylara yapıştırılmaya çalışan algıların hiçbir karşılığı yok. Tek gerçek var; Saray ile el ele veren Balgat dükalığı tir tir titriyor. Ülkücü gelenek ve demokratik adap dışında söyledikleri her şey kendilerine eksi olarak yazıyor. Balgat dükalığı ve sarayın paralel kardeşlik(!) fotoğrafı ve hedefleri de sadece tabanda değil Ankara'nın ciddi kurumlarında da alay konusu oldu.
Bir de bizim meslekten not;
1 Kasım seçimlerinden sonra haber merkezlerindeki alan muhabirlerini MHP'den çeken "ara sıra uğrayın, şöyle bir bakın" diyen yönetici arkadaşlarımız tekrar teyakkuza geçti!.. Bazıları birden fazla MHP muhabiri tahsis etmeye başladı.
MHP'de silkinmenin haklı sonuçlarını bugünden görmemek için kör olmak lazım. Herkes bunun farkında!..