Biri bize yalan söylüyor
Özcan, faaliyeti ABD geneline yayıldıktan sonra TISD adını alan TIPS ile ilişkisini reddetti. Öğrencisi Teymur ise,“FBI ve CIA ile gayri nizami ilişkisi tartışılan” enstitüye katkılarından dolayı YÖK Başkanı’na teşekkür ediyor
TISD, ABD’de Türk polisini eğitmek için kurulmuş bir enstitü idi. TISD’in eğitim toplantılarına FBI ve CIA ajanları giriyor, TISD yöneticileri FBI ve CIA ile gayri nizami ilişkiler geliştiriyordu. TISD Başkanı Samih Teymur, CIA’ya Guentanamo’da ki sorgulamalara katılmayı teklif etmişti. Bu ölçüsüz ilişkiler yasalarımıza göre suçtu. Bunun için yetkili kurumların harekete geçmesi gerekiyordu.
TISD nasıl kuruldu?
Polis Akademisi üyeleri, şimdiki YÖK başkanı zamanın ODTÜ yöneticisi ve polis akademisi öğretim görevlisi Yusuf Ziya Özcan ile üniversitede akademi kurma fikrini konuştu. Yusuf Ziya Özcan’da bu projenin hayata geçmesi için zamanın ODTÜ Rektörü Ömer Saatçioğlu ile görüştü ve önce ODTÜ bünyesinde polis eğitimi için 2000 yılında “Uluslararası Güvenlik ve İnsan Hakları Araştırma Merkezi” kuruldu. Ardından benzer bir bölümü yurtdışında kurma fikri yine Yusuf Ziya Özcan ile görüşüldü ve Teksas Üniversitesi’nde TIPS (Turkish Institute for Police Studies) kuruldu.Bir ABD Üniversitesi olan Teksas Üniversitesi’nde Türk Polisi’ni eğitmek için enstitü kurulmuştu. Bir süre sonra genişleyerek bütün ABD’de hizmet veren TISD’e dönüştü. Bu arada ilişkiler de akademik olanla sınırlı kalmadı. TISD, NATO ile bile ortak çalışmalar yürütmeye başladı. FBI ve CIA ile ilişkiler kuruldu.
Eğin’i yalanlamıştı
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’dan Oray Eğin’e yalanlama geldi. Yusuf Ziya Özcan ne diyordu?
“Prof. Dr. Yusuf Ziya ÖZCAN’ın Türk Emniyet güçleriyle olan bağlantısı 18 yıl süresince Polis Akademisi’nde öğretim üyeliği yapmak ve Türk emniyet mensuplarının öncülüğünde düzenlenen iki uluslararası konferansın düzenleme komitelerinde yer almaktan ibarettir.”
Yusuf Ziya Özcan bu kuruluş ile herhangi bir ilişkisi olmadığını açıkça söylüyor.
Teymur itiraf etti
Komiser Fatih Balcı, mezun.com için Teymur ile röportaj yaptı. Tarihi 15.03.2007. Röportajda TISD Başkanı Teymur bakın Özcan’ın rolünden nasıl açıkça söz etmiş: “Fikrimizi ODTÜ eski rektörlerinden Prof. Dr. Ömer Saatçioğlu ile aynı zamanda Polis Akademisi’nden de hocamız olan ve ODTÜ Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’a ilettik. Akademi ile uygulamanın, teori ile pratiğin birlikte yoğrulduğu bir enstitü kurulmasının suçu önlemedeki önemini değerlendirdik. Sağ olsunlar, Hocalarımız çok ilgili davrandılar ve hemen bir tez önerisi hazırladık. TIPS’in kurumsallaşması 2003 senesinde gerçekleşti. 2002 yılında master eğitim süresince, ODTÜ ile gerçekleştirdiğimiz enstitü projesini University of North Texas ile de gerçekleştirebileceğimiz yönündeki düşüncemizi başta bölüm hocalarımız olmak üzere üniversitede yetkililerle paylaştık. Çok hoşlarına giden ve takdir edilen bir husus oldu. ”
YÖK Başkanı kendi öğrencisi olan Samih Teymur’u değil de, neden Oray Eğin’i ve odatv’yi yalanlıyor?
TISD’de eğitim alan polislerle biraraya gelen Başbakan Erdoğan’la da görüşen Teymur’un ‘yabancı istihbarat örgütleriyle gayri nizami ilişki içinde olduğu’ söyleniyor
YÖK Başkanı Özcan ODTÜ’de görevliyken, TISD’ın kuruluşunda görev alan Polis Akademisi öğrencilerine büyük destek vermiş
++++++
CIA, Soros, Taraf ve polisleri...
Medyada yaygınlaşan haberlere göre Taraf gazetesinde garip bir kadrolaşma söz konusu... Gazetenin dört önemli elemanından ikisi polis ve polise yakın... İkisi de CIA’ya yakın...
Gazetenin önderlerinden kıdemli gazeteci Yasemin Çongar’ın kocası CIA ile irtibatlı.. Önemli yazarlarından Amberin Zaman’ın kocası CIA’nın ajanı.. Taraf’ın köşe yazarı Emrullah Uslu Türkiye Cumhuriyeti Emniyet örgütünde komiser ve altı yıldır Amerika’da yaşıyor.. Yine gazetenin köşe yazarı Önder Aytaç bir yandan Ankara’da polisle içlidışlıyken Taraf’ta yazıyor...
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Ahmet Davutoğlu açıkladı: “- ’Büyük Ortadoğu Projesi’çöktü...”
Ve ekledi: “- Çok taraflı bir yeni yaklaşım lazım...”
RTE’nin en güvendiği danışmanı AKP’nin hayatını mematını saptayan bir sürecin bittiğini söylüyor... Ve ezberler bozuluyor... CIA MIA.. Komiser momiser.. Polis molis.. Soros moros.. Taraf maraf.. Vakit makit.. derken ezber bozulunca ne olacak?. Şimdi CIA ajanlarıyla sırtını Amerika’ya dayamış polisler, bu sorunun yanıtını almak için gözlerini Obama’ya çevirip pür dikkat bekliyorlar... Bakalım Hüseyin (Obama) ne diyecek?..
* İlhan Selçuk / Cumhuriyet
++++++
Neyi imzaladınız siz?
Bu arkadaşlar ya attıkları imzanın anlamını bilmiyor ya da bu ülke insanını çok saf sanıyorlar... Ne diyor bakın özür metninde: “Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felâket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. ”
“Büyük Felaket” Ermenice “Medz Yegern”in karşılığıdır.
Nasıl Yahudiler soykırım yerine halk dilinde “Shoah”ı kullanıyorsa Ermeniler de “Medz Yegern”i aynı anlamda kullanırlar.
En net yorumu emekli büyükelçi ve milletvekili Şükrü Elekdağ yaptı: “Büyük Felaket’i kabul etmek, soykırımı kabul etmektir.”
Ermenistan’ın en büyük haber sitesi Pan Armenian haberi şöyle verdi: “200 Türk aydını soykırım nedeniyle Ermenilerden özür diliyor.”
Avrupa Ermeni Federasyonu Başkanı Hilda Tchoboian şöyle dedi: “AP Ermeni soykırımı için özür dileyen Türkleri yüreklendirmelidir.”
“Aydınlar” denen zevat aslında Türkiye’nin soykırımı kabul etmesi kampanyasını başlattı... İmza verenlerin kimisi bilerek, kimisi bilmeden “kalenin içerden fethi”ne omuz veriyorlar... Türkiye’yi mahkûm etme operasyonunu tazminat ve toprak talepleri izleyecek... O masum ! imzalar, Türkiye’ye yönelik büyük bir komploya hizmet ediyor...
* Melih Aşık / Milliyet
++++++
ROL ÇALMA ERTUĞRUL, BU MANŞET PRİMAT'A YAKIŞIR
“Bırakın şamatayı hepimiz ondan geldik”
Ertuğrul Özkök, Hürriyet’in yazıişleri toplantısında, köken tartışmasıyla ilgili olarak şöyle bir manşet önerisi getirmiş: “Bırakın şamatayı, hepimiz O’ndan geldik. Tepeye de ’soyağacı’diye arabaşlık atıp, bir ağaç resmi koyalım ve üzerine de bir maymun yerleştirelim... Neticede Darwin teorisine göre hepimiz ondan gelmedik mi?” Bence bu manşeti Primat İsmet’in yönettiği Radikal atarsa daha inandırıcı olur. Ne dersiniz; İsmet Berkan, soyağacının tepesine maymun koyarak 1. sayfadan yayımlarsa, son dönemdeki en samimi işine imza atmış olmaz mı?
++++++
GÜNÜN SÖZÜ
Brakisefalci değiliz, ama brakisefilci de olmayacağız! Osmanlı’nın tüm borçlarını fazlasıyla ödedik! Özür dilenecekse emperyalistler önce bizden dilesinler! İçimizdeki sefil aymazlar, bu millete özür borçlular!
* Engin Balım
++++++
Ey vatandaş! Ayağını denk al!
Aldığın nefesi bile biliyorum
Telefon dinlemeleri, artık bir suçluyu izlemek ve suçu engellemek için değil, toplumda bireyler üzerinde korku ve dehşet salmak ve bu yolla “herkesi hizaya getirmek” için uygulanıyor. Baksanıza iki hâkim içlerinde “kendilerinin de dinlenmesini talep eden” Emniyet başvurularına imza atıvermişler. Böylelikle kendileri de “dinleme kapsamına” alınmış kendi imzalarıyla. Farkında değiller. Neden? Çünkü dinleme konusu öyle laçka hale getirilmiş ki, hâkimler amaca bile bakmaya üşeniyor ve kendini de dinletiyor. Durum böyle olunca iktidar beğenmediği herkesi “dinleme terörü” ile sindiriyor ya da bunu yapmaya çalışıyor. Ergenekon davasında da pek çok kişi hakkında telefon dinleme kayıtlarını okuyoruz. İçinde hiçbir şey yok. Adalet Bakanı’nın beyanına göre bunların çoktan “imha edilmesi” gerekiyordu.. Püf noktası da bu zaten. İmha edilmemiş tam tersine açıklanmış. Yani deniyor ki “Bak kardeşim ben senin attığın her adımı, kiminle ne konuştuğunu, ne yaptığını biliyorum, ona göre.”
* Can Ataklı / Vatan
++++++
Memleketin tapusunu Araplar almış
Yılmaz Özdil, Kadıköy Belediye Başkanı’nı arayıp ’neden kaldırımlara baz istasyonu dikilmesine izin veridklerini’ sormuş. Diyalog şu: - Bu kaldırım sizin değil mi?
- Bizim.
- E Arap istasyon dikiyor...
- Maalesef diker.
- Nasıl diker?
- Dikmesinler diye çok uğraştık. İçişleri Bakanlığı benim hakkımda soruşturma açtı, iletişim hakkını engelliyorsun diye...
- Hadi canım!
- Valla.... Ulaştırma Bakanlığı’ndan hallettiler. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan yetki aldılar. Valilikler marifetiyle beğendikleri yere dikebiliyorlar.
Haliyle soruyor Özdil: “Bu memleket Arap’ın babasının çiftliği mi? Burası Arap’ın İngiliz’in sömürgesi mi? Valiler yabancı şirketleirn memuru mu? Bizim mahallenin skainleri kanser olursa, bunun sorumlusu Arap mı olacak, Ulaştırma Bakanı mı?” Hakikaten “Biz sadece telefon şirketinin satıldığını sanıyorduk. Meğer adam memleketin tapusunu satın almış.”
++++++
MİNİ YORUM
Etnik köken cevabı böyle verilir
Abdullah Gül ‘Ermeni’ iddialarına karşı ‘Müslüman ve Türk bir aileyiz’ cevabıyla, bizzat konuyu aidiyet zemininden ırk zeminine taşımış oldu. Bu tartışma bana kimlik tartışmasında ders olarak okutulacak bir başka cevabı hatırlattı. Ziya Gökalp kendisini ‘kürt olmakla suçlayan’ Ali Kemal’e bakın ne demişti: “Ben Türküm! diyorsun, sen Türk değilsin! / Ve İslamım! diyorsun, değilsin İslam! / Ben, ne ırkım için senden vesika, / Ne de dinim için istedim ilam! / Türk olsam olmasam ben Türk dostuyum,/ Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı!/ Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak, / Seninki öldürmek her yaşatanı!” Cumhurbaşkanı’ndan beklenen de buydu. ‘Türklük’ün sadece kanı değil, mefûresi olduğunu’ da ilan etmesi.
* Selcan TAŞÇI