Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Bir silahlı mücadelenin meşruiyeti

Her silahlı mücadeleye “meşru” demek tabiri caizse rızaya dayalı bir evlilik ile tecavüzü nasılsa benzer bir eylemlilik var diyerek aynı kefeye koymaya benzeyen abesle iştigal bir iştir.

Bu konuyu neden açtım derseniz; Birçok kişi Hamas’ın terör eylemleri yaptığı konusunda hemfikir, hemfikir olunmayan konu Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüp görmemek konusunda ortaya çıkıyor. Ülkemizde de birçok kişi Hamas’ı topraklarını savunmak için savaşan meşru bir güç olarak görüp destekliyor.

Oysa bir silahlı mücadelenin ve silahlı mücadele yürüten bir yapının meşru olup olmaması iki temel unsura bağlıdır, bunlar:

1-Amacın meşruluğu.

2-Yöntemin meşruluğu.

Amacın meşruluğu

Hümanist çağın başlangıcından bu yana siyasi mücadelelerde tek bir meşru amaç bulunmaktadır o da; halkın egemenlik hak ve özgürlüklerini kurmak ve korumaktır.

Bunun haricinde bir diktatörün, sultanın, sınıfın ya da dinin egemenliğini kurmak ya da korumak için yürütülen silahlı mücadeleler artık meşru bir mücadele olarak değerlendirilmemektedir.

Biliyoruz ki eski çağlarda meşruiyet kaynağı halkın iradesi değil var olduğu iddia edilen bir ilahın iradesiydi silahlı mücadelelerin de meşruiyeti bu bazda tartışılmaktaydı.

Elbette herhangi bir ilah ortaya çıkıp ben bunu seçtim falan demiyordu, çok büyük bir çoğunlukla bir ilah ile ilişki kurabildiği, konuştuğu iddia edilen birileri yani rahipler, kâhinler vs. çıkıyor tanrı adına konuşarak tanrının kimi seçtiğini ve kimin egemen olacağını halka tebliğ ediyordu. Eski çağlar boyunca hangi amacın ve hangi egemenliğin meşru olduğu hep bu yöntemle belirlenmişti. Elbette bu söze insanlar çoğu zaman rızaları ile boyun eğmiyordu ve işte bu noktada da zorbalık devreye giriyor ve itiraz edenlerin kellesi kesiliyordu.

Tamam, geçmişte durum böyleydi amma velakin geçmiş geçmişte kaldı artık insanların ve insan topluluklarının yani halkın egemen olduğu hümanist yani insan merkezcil bir çağdayız ve bu çağdaki tek meşru amaç insanın egemenlik hak ve özgürlüklerini korumak.

Bu gerek şart ama bir silahlı mücadelenin meşru olarak kabul edilebilmesi için yeter şart da değil, yeter şart; yöntemin meşruluğudur.

Yöntemin meşruluğu

Bir silahlı mücadelenin meşru bir yöntemle yapılabilmesi için kendi rızası ile savaşan silahlı güçler arasında yürütülmesi, savaşırken savaş hukukuna uyulması, savaş suçları işlenmemesi ve sivil halkın kesinlikle hedef haline getirilmemesi gerekir.

Terör yöntemi ise kişilerin korkutularak, zorla, dehşete düşürülerek bir egemene boyun eğmesini egemenin politikalarını kabul etmesini sağlamaya yönelik şiddet eylemleridir. Terör hangi amaçla yapılırsa yapılsın, amaç ne kadar kutsal ve meşru olursa olsun meşru kabul edilebilecek bir yöntem değildir.

Bu noktada Hamas’ı değerlendirirsek terör yöntemini pervasızca kullandığı zaten herkesin kabul ettiği bir gerçeklik, kimse buna itiraz falan etmiyor da ve son 7 Ekim saldırıları da bunun net bir kanıtıdır.

Hamas’ın amacına gelince: Hamas halkın egemenlik hak ve özgürlüklerini tesis etmek ve korumak için savaşmıyor ki…

Hamas’ın davası halkın egemenlik hak ve özgürlüklerine zerrece alan tanımayan şeri bir rejim, yani teokratik bir diktatörlük kurmak değil mi?

Dolayısı ile ne amaç ve ne de yöntem açısından meşru kabul edilmesi mümkün olmayan böyle bir silahlı örgütü ve mücadelesini desteklemek ve bunun uğruna özgür dünya ile çatışmak makul, sonuç alınabilir ve başarıya ulaşabilir bir politika değildir.

Yazarın Diğer Yazıları