Bir şiir kitabının kalite kontrolü

Ülkücülüğe tiyatroyu, tiyatroya ülkücülüğü sokmaya çalışan değerli tiyatro adamı ve aktör Ahmet Kaya ile birlikte geldiniz büroma Sayın Hocam.
Elinizde bir şiir kitabı, imzaladınız ve armağan ettiniz. Ayrılırken de “Kritik bekliyorum haa!” diye tembihatta bulundunuz. Cenap Şahabettin “Kadın olsun, kitap olsun, cildine aldanma, münderecatına bak” der, kitabınızın cildinde güneş vardı, al bayrağımız vardı, güzeldi, fakat mündericatı... İşte orada iş çatallaşıyordu... Kitabınızın ve sizin adınızı vermeden, o çatalı anlatmam gerekiyor.
Sayın Hocam, size öncelikle kimi usta şair ve yazarların şiir yazma işi hakkında dediklerinden bir demet sunmak istiyorum:
“Şiir yazma eylemi cehennemin ta kendisidir” diyor Hilmi Yavuz, yani yanacaksın, döne döne yanacaksın, cehennem azabı çekeceksin.
“İnsan kendinden kopara kopara şiir yazar ” demekte Fazıl Hüsnü Dağlarca. “Kendinden koparmak” Bu müthiş bir şeydir Hocam, canınız acımalı.
Haldun da aynı minval üzere söylüyor: “Şiir zor bir ifade tarzıdır ve garip bir fendir”
Şiirlerinizde “zor bir ifade tarzı” göremedim Hocam, bir “yanık kokusu” alamadım Hocam, “can acısı” nın izini sürdüm bulamadım Hocam.
Fakir Baykurt “Yüz şiir yaz, birini yayınla. Yüz şiir oku, bir tane yaz” öğüdüne ise hiç uymamışsınız, seri imalat yapıp kitaba aktarmışsınız. Acele etmişsiniz Hocam, kendi notunuzu kendiniz vermiş “Oldum” demişsiniz. Şiirlerinizin en acımasız eleştirmeni siz olmalıydınız, olmamışsınız.
Hece vezni ile yazılmış şiirlerinizden başlayayım, ölçü ve uyak kusurları var öncelikle. Sözgelimi “kitaplar” la, “sokaklar” uyaklı değildirler, “lar” lar rediftirler, lar’dan arındırdığınızda kitap ve sokak kalır. Gerçi, ölçü ve uyak şiirin olmazsa olmazı değildir, müstehabı sayılır, fakat müstahabın da kuralı vardır, kuralınca yapacaksınız onu da.
Değerli Hocam, şiirin, özellikle de günümüz şiirinin genel kabul görmüş ilkeleri, yüzyılların birikimiyle oluşmuş olmazsa olmazları var, bunları ben bir sıralayayım, bilmenizde yarar var.
Felsefik sorgulamalardan yararlanacak şiir, hikmetli söz için bu şart. Şair, ülkesinin ve dünyanın şiir birikimini yutacak, özümleyecek, sonra oradan kendi öz üslubunu ve özgünlüğünü çıkarmaya çalışacak, hatta aşacak onları. Rahmetli Dilaver Cebeci “Şiir kendini kolay ele vermemeli” derdi. Bu kolay ele vermeme; imge, simge, eğretileme, çağrışım ve sıra dışı benzetmelerle oluyor. Şiirlerinizde bunları çok aradım Hocam.
Bağışlayın ama “ilham perisi”yle de pek aranız yok. Çünkü o peri; şiiri bir heves ve hobi gibi görenlerin değil, bu işi bir kara sevda, çile ve tutku olarak algılayanların içine doğar.
Biz bir şiirimizde “Her söz ölür/Şair sözü yaşlanır/ Dünya ile birlikte” diyoruz, ölecek sözlere şiir dememek gerek Hocam. İdeolojik iletilerle doldurmuşsunuz şiirlerinizi, sloganvari şeyler yazmak istemişsiniz yer yer. Sloganla şiirin uzaktan akrabalığı vardır ya, slogan da yaratıcılık ve zekice espriler ister, çarpıcılık ister. Bunları da göremedim kitabınızda.
Hocam bana kızıp gücenmeyiniz, size farklı kulvarlardan üç şairin; Hilmi Yavuz, Hüseyin Haydar ve Yahya Akengin’in şiirlerini okumanızı tavsiye edeceğim, onlar mihenk taşınız olurlar, şiirlerinize ayar verirler.
Bağışlayın Hocam, güzel hatırınız için kıyamazdım şiire ve kalemime.
Önemli Duyuru: Erzurum Gazeteciler Cemiyeti Kütüphane kurmak amacıyla, kitap toplama kampanyası başlatmış. Cemiyetin Adresi şöyle: PTT Başmüdürlüğü Giriş Katı Adnan Menderes Caddesi Yakutiye-Erzurum. Duyurur, Cemiyet Başkanı değerli Kadir Sabuncuoğlu’na selam ederim.

Yazarın Diğer Yazıları