Bir demokrasi kalesi: CHP
İşin açığı CHP kurultayında son derecede şaşırtıcı bir gelişme yaşandı, ne var bunda birçok ülkede kurultaylarda Genel Başkanların değiştiğini görüyoruz demeyin sakın malum Türkiye’de 12 Eylül darbecileri tarafından dizayn edilmiş bir Siyasi Partiler Kanunu var. Bu Siyasi Partiler Kanunu parti içi demokrasiye zerrece yer vermiyor ve çok ciddi bir lider sultası doğuruyor, devamlı olarak parti içi tiranlar oluşuyor.
Yürürlükte olan bu Siyasi Partiler kanunu uygulamada Genel Başkanların delegeleri belirlemesi ve delegelerin de Genel Başkana o ya da bu saikle koşulsuz biatına yol açıyor, yani “sen, ben, birde bizim oğlan” düzeni ile parti içi demokrasinin ruhuna Fatiha okunuyor.
İşte tam da bu yüzden CHP’de delegelerin kendilerini seçen ya da belirleyen Genel Başkana artık yeter! Hatalar yaptın, başarısız oldun, seçmenimiz seni istemiyor şimdi değişim zamanı ve değişimin olmazsa olmaz koşulu da lider değişimidir demeyi başarması Türk Demokrasisi için son derecede ve umut verici bir gelişmedir.
Her şeye, her türlü kanuni zorluğa rağmen CHP gibi büyük ve kitlesel bir partide parti içi demokrasinin işlemesi ve değişimin başarılması Türkiye’de de demokrasiden umudu kesmemek için bize son derecede sağlam bir gerekçe vermiştir.
Aslında devrim ve değişim CHP’nin ruhunda vardır! CHP İmparatorluktan Cumhuriyete geçişi başarmış kurucu partidir ve dahası tek partili siyasi yaşamı kavgasız gürültüsüz, bir iç savaşa falan neden olmadan çok partili yaşama dönüştürmeyi de başaran parti CHP’dir.
Bu noktada Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmişteki başarıları ve başarısızlıkları da yeni seçilen Genel Başkan Özgür Özel’in gelecekte başarılı olup olmayacağı da hiç mi hiç önemli değildir, önemli olan parti içi demokrasinin işlemesi ve sandıkta parti içi iktidarın değişebilmesidir.
Delege seçmene; “ben seni görüyor, duyuyor ve dinliyorum. Bak senin başarısız gördüğün, ‘bu kadro kalırsa sandığa bile gitmem’ dediğin yöneticileri değiştirdim. Yerine yeni ve başarılı olacağını düşündüğüm yöneticileri getirdim. Emin ol bunlar da başaramazsa bunları da değiştirir yerine yenilerini getiririm ama eninde sonunda muhakkak başarılı olur iktidara gelir, bu ülkede çağdaş yaşamı ve demokrasiyi korumaya iktidarda da hizmet ederiz. Demokrasiye güven umudunu kaybetme.” Mesajını vermiş bulunmaktadır.
Daha şimdiden seçmenin bu mesajı aldığını ve muhalif seçmen üzerine çöreklenmiş olan o yılgınlık ve karamsarlık bulutlarının dağılmaya başladığını da görüyoruz.
Evet, daha düne kadar bir daha sandığa bile gitmem, ne yapsak olmuyor kazanamıyoruz diyen muhalif seçmen bu gün yeni bir umutla bakıyor, parti içinde değişimi başardık ülkede de başarabiliriz diye düşünmeye başlamış bulunuyor.
Bu ruh değişimi özellikle yerel seçimler bu kadar yakınken elbette seçim sonuçlarını da etkileyecektir.
Ben şahsen umutsuzluğa kapılan muhalif seçmenin “bak biz aday olursan seçilemezsin dedik ama sen ısrar ettin, ben olacağım dedin ve sonuçta bu kadar olumlu koşullara rağmen kazanamadık” diyerek Kılıçdaroğlu’na tepki koyup, ders vermek isteyerek önümüzdeki yerel seçimlerde sandığa gitmemesinden çok korkuyordum.
Şimdi bu olasılık ortadan kalktı ve görüyorum ki yeni bir heyecan dalgası muhalif seçmeni kapladı, bence bu çok ama çok önemli bir gelişmedir.
Bu arada umarım bu demokratik değişim dalgası Türk Siyasetinde etkili olur, diğer partilere de sirayet eder, hayatı boyunca hiç seçim kazanamamış ve lakin koltuğundan kalkmayı hiç düşünmeyen Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek ve benzeri isimlerin de değişmesine yol açar.
Bu arada söylemeden edemeyeceğim çünkü çok şaşırdım Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kurultaydaki davranışı onun çizdiği ya da bizde uyandırdığı demokrat, bilge ve olgun kimliğine hiç yakışmamış bulunmaktadır.
Kılıçdaroğlu her ne olursa olsun sonuna kadar kurultayda kalmalı, izlemeli ve rakibi olan Özgür Özel kazandığında kalkıp onu tebrik etmeli, kucaklamalı ve elini havaya kaldırmalıydı. Umarım devir teslim töreni çok daha yakışık alacak bir şekilde gerçekleşir.