Bir deli bir kuyuya taş atar...
Türkiye giderek artan dozda; sıkıntılı günler, çözümsüz siyasi gelişmeler ve dış politikada yalnızlaşma yaşıyor.
Hani bir Başbakanımız vardı ya Ahmet Davutoğlu hatırladınız mı?
Geldi rüzgar gibi geçti. Oy mu kaybettirmişti partisine? Hayır
Tam tersine 7 Haziran'da elinden kaçırdığı tek başına iktidar olma şansını 1 Kasım'da yüzde 49'dan fazla oyla tekrar armağan etmişti AK Parti'ye.
Derler ya "her başarı cezalandırılır" diye.
Aynen öyle oldu, azledildi.
Peki, çok mu başarılı idi. Yooo.
Suriye, Mısır, Rusya, Libya hep onun Başbakan danışmanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığında çok büyük sorunların içine itildi Türkiye.
İç siyasette başarı kazanmasını bir kefeye, dış politikada Türkiye'nin başına çorap örmesini diğer kefeye koyup tartarsanız "Başarısızlık" ağır basar.
Başbakanlığı döneminde Türk halkının ağzına bir parmak bal çaldı.
Schengen vizesinin 1 Haziran'da kaldırılacağını müjdeledi.
Nerde o günler?..
Dün Lüksemburg'da toplanan AB içişleri bakanlarından acı haber tez geldi:
"Vize muafiyeti gecikecek. Türkiye kriterleri yerine getirsin"
Haydi, Cumhurbaşkanı ayıkla pirincin taşını bakalım.
Cumhurbaşkanı'nın pirincini ayıklamasını istiyorum çünkü fiili Başkan o ya.
Neden Binali Bey kardeşimize yük olsun ki? O düşük profilli Başbakan.
Mülteciler kaldı ülkemizde.
Geri gönderme mi desem, yediğimiz AB kazığı mı desem ne desem bilemiyorum.
Ne 6 Milyar Euro'dan bahseden var, ne Schengen vizesinin kalkacağından bahseden var hükümet cenahından.
Peki, o zaman fiili Başkan'a soralım?
Nerede Avrupa'dan gelecek Euro'cuklar?
Nerede vizesiz Avrupa?
Amerika YPG ile kazık atar, Avrupa Birliği hayali Euro vaadi ve vizesiz Avrupa vaadi ile kazık atar.
Türk halkı da terörün sorumlusu olarak Kemal Kılıçdaroğlu'na yumurta ve mermi atar.
Burası Türkiye.