Bilmecelerimizde manilerimizde şiirlerimizde, türkülerimizde çiçek

Anadolu''nun çeşitli yörelerinde evlerin caddeye bakan pencereleri önüne özellikle cam güzeli denilen saksıda yetiştirilmiş çiçek koymak, evde gelinlik çağında genç kız olduğunun, saksılar evin bahçeye bakan arka penceresine konduğunda evin kızının sözlü ya da nişanlı olduğunun belirtisi olup geleneksel kültürümüzde çiçeklerin dili olarak yerini almıştır. Bilmecelerimizde:

Ben beslerim o süsler (Çiçek) Çalı dibinde mum yanar (Çiğdem)

Çarşıda bir ay doğdu Kırmızının rengi var

Onu görenler oldu Tarlalarda dengi var

Anası kundaktayken Kırların tek gelini

Kızının kızı oldu (Gül) Rüzgârlarda sallar belini (Gelincik)

biçiminde yer alan çiçek, geleneksel kültürümüzde doğadan bahçelerimize taşınmış, padişahların "Has Bahçe", "Lale Bahçesi", "Güllük" gibi adlarla özel olarak tanzim ettirdikleri çiçek bahçelerinden çiçek sevgisinin boyutu bir devre adını verecek kadar kültürümüze yerleşmiş, "Sarı Çiçek" ilahisi gibi ilahilerle de halkımızın ağzında kutsallık kazanmıştır. Mânilerimizde:

Karanfil olacaksın Karanfil uzar gider

Sararıp solacaksın Yaprağı düzer gider

Ben hakime danıştım Yar yolunu şaşırmış

Sen benim olacaksın İnşallah bize gider

biçiminde yer alan çiçeklerin âşıkların dilinde de kutsallığı;

Lalede sümbülde gonca güllere

Allah varlığını ispat eylemiş

Gürünlü Âşık Gülhanî

gibi dizelerle dile dökülürken, yeri geldiğinde gurbetten, ayrılıktan, sevgiliden çektiklerini dile getiren âşık, yeri geldiğinde de sevgiliyi, mevsimleri, doğayı tasvir ederken çiçeklerin güzel dünyasına dalıp onlarla coşmuş;

Her aşık kendine bir çiçek seçmiş

Nergisi zambağı fulu severim

Aşık Ferrahi

diye güzelliklerini dile ve tele dökmüştür. Aşıkların dilinde lale, sümbül ve gül üçlüsü sık sık dile getirilip:

Çıkıp şu dağlara seyran eyledim

Açılmış lale sümbül gülün ne güzel

Gürünlü Aşık Gülhani

örneklerinde olduğu gibi birlikte söylenir olmuştur.

Yunus Emre''nin bir dizesinde:

Çiçek eydür iy derviş gül Muhammed teridür

biçiminde dile getirilen ve Hz. Muhammed''in terinden doğduğu rivayet edilen gül, Süleyman Çelebi''de:

Terlese güller olurdu her teri

Hoş direrlerdi terinden gülleri

biçiminde dizelere aktarılmıştır. Fuzulî''nin bir gazelinde de:

Bulunur her derde istersen gülistanda devâ

Hokkasında goncenün san kim şifa cüllâbı var

denerek halk hekimliğindeki yeri vurgulanmıştır.

Aşıkların dilinde de en çok sözü edilen çiçek güldür. Âşıklar öbür çiçekleri övseler de güle daha özel bir önem vermişlerdir.

Gönül yaylasında üç gül açılmış

Ak gül kırmızı gül hele sarı gül

Biribirinden güzel doğmuş ayılmış

Ak gül kırmızı gül hele sarı gül

Mesleki

Her rengin aşıklarca ayrı bir güzelliği ve ayrı bir önemi vardır. Geleneksel kültürümüzde işlene işlene gül kültürü de diyebileceğimiz ayrı bir kültür olmuş, aşıkların dilinde de sayısız imajlarını taşıyıcısı konumuna girmiştir. Kimi zaman;

Bir sabah baktım köyün düzüne

Lale sümbül açmış gül başka kokar

Dertli Kâzım

gibi kokusu ile kimi zaman;

Erenler sohbetinde

Deste kızıl gül idin

Yunus Emre

gibi rengi ile, kimi zaman;

Açıldı mı yanağının gülleri

Dalgalandı bu sevdanın selleri

Hicrani

gibi sevginin sıcak ifadesi olarak dizelerde yer alırken kimi zaman;

Dost bahçesi gülünü

Derelim senin ile

Yunus Emre

dizelerinde olduğu gibi dostluğun simgesi olarak aşıkların dilinde terennüm edilerek ilahi güzelliğin sembolü olmuştur.

Hz.Ali''nin ölümünden önce Selman''dan istediği bir gül demetini kokladığının bilinmesi, Mevlâna türbesinin bulunduğu yerin daha önce bir gül bahçesi oluşu, Fatih Sultan Mehmet''in portresinde elinde bir gül bulunması gibi nedenlerle gül halk arasında daha çok sevilir olup Kur''an- ı Kerim''in baş ve son sayfalarına nakış olarak konmuş, şiirlerde de;

Bülbülün sesinde sevişe geldim

Güller ya Muhammet Ali çağırır

Pir Sultan Abdal

Estin seher yeli gibi

Kokan cennet gülü gibi

Aşık Ferrahi

biçiminde söyleyişlerle kutsallığı terennüm edilmiştir.

Aşıkların dilinde ve telinde;

Kadir mevlam seni övmüş yaratmış

Çiçekler içinde birdir menekşe

Karacaoğlan

Nergizle yasemin laleler bitmiş

Zambakla menekşe kemale yetmiş

Yozgatlı Hüzni

gibi söyleyişlerle çeşitli çiçekler sık sık terennüm edilmiş, yüzyıllar boyu çiçeklerin dili ile Anadolu insanı bir biri ile konuşmuş, işaretleşmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları