Big Data MİLLET diyor
"Erdoğan kaybediyor" başlığıyla 11 Mart'ta bu köşede yayımladığımız yazı sonrasında özellikle Cumhur ittifakını destekleyenlerden tepki almıştım.
O yazıda Erdoğan'ın her il ilçede adayların değil kendi posterlerini astırıp sadece kendisinin Erdoğan Partisi'nin belediye başkanı adayıymış gibi kampanya yürüttüğünü, söylemleriyle yerel değil genel seçim havasına dönüştürdüğünü, bu nedenle yerel seçimin kendisi açısından bir güven oylaması olduğunu, anketlerin Millet ittifakının adaylarını önde gösterdiğini, dolayısıyla güven oylamasını kaybetmekte olduğunu, bu sonuçların Türkiye'de iktidarı sarsacağını, Bakan değişikliklerinin ve hatta erken genel seçimin gündeme geleceğini ifade etmiştik.
Son bir haftaya bakıldığında bizim bu söylemlerin artık herkes tarafından seslendirilmekte olduğunu görüyoruz.
Erdoğan büyük gayret sarf ederek şehir şehir dolaşarak yürüttüğü kampanyada bizzat yerinde yereldeki iktidarı kaybettiğini görüyor olacak ki morali bozuk, söylemleri yeni bir şeyler söylemekten, vaad etmekten, projeler sunmaktan uzak. Sadece karşı tarafı suçlamak üzerine, hatta muhalefet parti liderlerini hapse attırmak, dava açmak gibi tehditkar ifadeler içeren söylemlerle yürütülen bir kampanya.
17 yıllık iktidarı boyunca içeride dışarıda meydana gelen hiçbir olumsuzlukta sorumluk üstlenmeyip mümkünse hemen muhalefete ve dış güçlere yıkılan bir yönetim anlayışının iflas ettiğini görüyoruz.
Beka konusunun dillere düşmesi bunun bir kanıtı. Kendileri iktidara geldiklerinde ve hatta son 2 yıla kadar konuşulmayan beka konusu birden bire ana konu oldu. Bu bile Türkiye'nin yönetilemediğinin göstergesi değil mi?
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Atatürk ve arkadaşları, sonrasında 2. Dünya savaşı, Rusların toprak talepleri, Johnson mektubu, Kıbrıs Barış Harekatı, 1980 önce anarşi ortamı, 40 yıldır süren PKK terör vs hiçbirinde bekadan bahsedilmemişken toplumda korku ortamı yaratarak seçim kazanmak için beka konusunu tartışmak doğru bir seçim stratejisi olamazdı. Olmadı da.
Beka konusu tutmadı. Devletimizin kurucusu ebedi liderimiz ve başkomutanımız Atatürk'ün "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözü ortadayken, Atatürk'e inanan Türk milletinin beka konusunun gündelik siyasetin malzemesi yapıldığını anlaması kaçınılmazdı. Öyle de oldu.
Suçun hemen dış güçlere atıldığı ama yönetilemeyen Türkiye'nin bir diğer temel göstergesi de ekonomi oldu. Üretemeyen, büyüyemeyen, enflasyon ve işsizlik oranı rekorlar kıran bir Türkiye. Aslında ekonomideki krizi, ekonominin yönetilemediğini artık sadece vatandaşlar ve muhalefet söylemiyor, bizzat Erdoğan kendisi ifade ediyor.
Önceki gün şöyle dedi: Türkiye'nin ekonomisini belediye başkanlarının düzeltme şansı var mı? Ekonomide belediye başkanının etkisi var mı? Belediyelerin çoğu şu anda batık. Türkiye'nin ekonomisinin sorumlusu benim. Yerel yöneticilerin yapacağı hiçbir şey yok.
Bu açıklama ekonomik krizin itirafı olduğu gibi 16 Nisan anayasa değişikliğiyle her şeyin tek adama bağlanmasıyla birlikte oluşan modelle devletin yönetilemediğinin de itirafı gibi.
Seçimlere iki gün kala gelen bu söylem ağızdan kaçan bir ifade miydi yoksa milletin gerçek gündemi olan ekonomi konusunda bir şey söyleme ihtiyacından mı kaynaklandı bilmiyorum ama seçimin sonucunu belirleyecek ana konunun ekonomi olduğunun kanıtı oldu.
Mevcut durumda belediyelerin çoğu iktidar partisinin elinde, yönetiminde. Erdoğan'ın ifadesiyle belediyelerin çoğunun batık durumda olması ülkenin genel ekonomik durumunun ne durumunda olduğunu da göstermez mi?
Gösteriyor da. Sokağa çıkıp herhangi biriyle konuştuğunda, arkadaş/dost sohbetinde, haberlerde, anketlerde bunu hep görüyorsun. Millet yeni arayış içinde. 17 yıldır genelde ve yerelde yönetenlerin artık söyleyecek birşeylerinin olmadığını, yönetenlerle halk arasında kopukluk olduğunu, sözlerinin dinlenmediğini, duygu ve düşüncelerinin karşılık bulmadığını görüyor Millet.
Bütün bu söylediklerimizi Big Data (Büyük Veri) da gösteriyor. İnternet çağımızın en büyük buluşlarından. İnternet tehlikelerle dolu olduğu kadar fırsatlarla dolu, bilgiyle dolu. Günlük hayatın vazgeçilmez parçası oldu. O kadar çok veri var ki. İnternete girdiğinizde birçok iz bırakıyorsunuz, analiz edebilenler için büyük veri oluşturuyor.
Partilere, adaylara, seçim süreciyle ilgili olaylara açıklamalara etkinliklere ilişkin vatandaşların İnternette bıraktığı izlerin oluşturduğu Big Data doğru analiz edildiğinde hassas sonuçlara ulaşabilirsiniz. 16 Nisan referandumunda, 24 Haziran seçimlerinde noktasına kadar önceden görebildi uzmanlarımız.
İşte dün itibariyle Big Data diyor ki Ankara'da Yavaş, İstanbul'da İmamoğlu ipi göğüslüyor. Aynen İzmir, Balıkesir, Adana, Bursa da olduğu gibi Millet'in dediği oluyor.