Benim Sevgili Ünlülerim
Herkesin anısı vardır ama herkesin anısı herkesi ilgilendirmez. Herkesi ilgilendirecek anılar, ilginç olanlardır, topluma öncülük etmiş, sivrilmiş, ünlenmiş kimselere değgin olanlardır.
Bu tür anılar yazılmalı, mutlaka yazılmalı, kayda geçirilmelidir. Çünkü bu anılar tarihin alımlı ayrıntılarıdırlar, tarih onlarla şık, anlamlı ve doyurucu olur, ilgi çeker, yön gösterir. Ziya Gökalp "Biz geçen ömrümüze geçti diyoruz. Oysa ömrümüzün en sönük dakikaları bile hatıralar şeklinde belleğimizde yaşamaktadır. Onları birer birer elmasları, mücevherleri çıkarır gibi çıkarmak elimizdedir" der. İpek Tekil, böylesi anıları olan bir hanımefendi. 13 yaşından bu yana tuttuğu günlüklerden yararlanarak anılarını yazmış ve Berfin Yayınları'nca "Benim Sevgili Ünlülerim" adıyla kitap olarak yayımlanmış.
Peki kim İpek Tekil? Önce bunu anlatalım. Bursalı bir ailenin çocuğu, orada doğmuş. Babası Kâzım Tuzcuoğlu, Kurtuluş Savaşı sonunda İzmir'e ilk giren 20. Süvari Alayı'nın komutanı. Çocuk yaşlarında babasını kaybediyor. Ailesi anne memleketi İstanbul'a göçüyor. İstanbul'da okuyor orada geçiyor yaşamının büyük bir bölümü, birçok ünlü ile yolları kesişiyor, ortak yaşanmışlıkları, yığınla anıları oluyor.
Zeki Müren'le Bursa'dan tanışıyorlar, Müren komşuları, yaşça büyük İpek Hanım'dan. Ve İpek Hanım'ın ailesine karşı hep vefalı olmuş, onları hiç unutmamış, konserlerinde özel yerlere oturtmuş, anılarını dillendirmiş sahneden.
Sonra Yıldırım Önal, Türk tiyatro ve sinemasının o dev aktörü. Onunla nişanlanacak kadar yakın oluyor. Ancak Önal, içki tutkunu ve işini eşine tercih edecek kertede tiyatro tutkunu. Olmuyor, evliliğe varmadan ayrılıyorlar.
Ve Cemal Süreya, onunla sağlam, uzun soluklu bir dostluğu var yazarımızın.
Haa bu arada artık diyelim; İpek Hanım'ın birçok özelliği var. Kitaplara sevdalı, çok okumuş, bir ara kitapçılık yapmayı bile düşünmüş. Gençlik yıllarında halk türküleri ve halk oyunları ile ilgilenmiş, Ruhi Su'yu çok dinlemiş, bir ara bağlama edinip kursuna da gitmiş. Vee resim yeteneğini geliştirmek için de kursa gitmiş, iyi bir ressam oluvermiş. Ardından sanat galerisi açmış Kadıköy'de. Onlarca önemli sergi açmış. Bu sergiler dolayısıyla da neredeyse tüm Türk ressamları ile tanış olmuş. İpek Hanım'ın önemli bir özelliği de gazeteciliği... Birçok ünlü sanatçı ve edebiyatçı ile söyleşiler yapmış, bunları gazete ve dergilerde yayımlamış. Kitabında bunların çoğu var. Ve birçok ünlünün imzaları, çizgileri, yazarımıza yazdıkları var. Bunlar önemli ve çarpıcı belgeler.
Bir çarpıcı örnek vereyim: Ünlü ressam Cihat Burak'ın "Asma Kulak" adlı şiiri ve öyküsü anlatılıyor onunla yaptığı söyleşide, gülünç ve ders dolu... Salt bu şiirin öyküsü için bile bu kitap okunur.
Şair Nilgün Marmara ve şair Cemal Süreya'nın ölümlerindeki sır perdeleri de aralanmaya çalışılıyor bu kitapta.
Ve daha neler neler... Okumak gerek, bir köşe yazısına sığmaz 167 sayfalık bu kitapta anlatılanlar. Ben bir solukta okudum, Azerbaycanlı şair dostum rahmetli Fikret Sadıg'ın dediği gibi "Okumaya doyamadım, elimden yere koyamadım."