Benim bilim kurulu başkanım!
Aşı konusunda tıp doktorları arasında en doğru yaklaşımı gösterenlerden biri Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'dır.
Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin değil, bütün devletlerin Küçükusta gibi bilim adamlarından faydalanması gerekir. Onun için "Benim bilim kurulu başkanım" diyorum; bakınız neden?
***
Biliyorsunuz, korona aşıları ile ilgili görüş belirtenler, dünya çapında sansürlenmeye başlandı! Bu kadar büyük çapta bir sansür uygulanıyorsa, en az o büyüklükte bir sahtekârlık söz konusu demektir. Tıpkı Türkiye'de yolsuzluk haberlerine yayın yasağı getirilmesi gibi... Haberler ve bilgilerin saklandığı bir dünyada, herkes çok dikkatli olmak zorundadır.
Bir de bazı gerçek olguları, akla mantığa uymayan teorilerle birleştirerek sözde yalanlayan ve "aşı karşıtları" diye yaygara yapan dünya çapında ekipler türedi. Parayı takip ettiğiniz zaman ortaya çıkıyor ki aynı merkezden finanse ediliyorlar!
Oysa sağduyu sahibi herkes Prof. Küçükusta gibi "Aşılar halk sağlığının 'en önemli' ve 'en değerli' koruyucu uygulamalarındandır." diyor!
***
Peki Küçükusta'nın, "Aşılar, bunları sadece kazanç sağlamak için üreten 'şirketlerin' ve işbirliği içindeki bazı 'vakıfların' inisiyatif ve insaflarına bırakılmayacak, 'stratejik' öneme sahip ürünleridir." tespitine kim itiraz edebilir?
"Aşılar, sermayeye teslim edilerek tatlı kârlar için yatırım aracına dönüştürülmemelidir. Her devlet kendi aşısını üretmeli, aşı endüstrisine muhtaç olmamalı, onların eline bakmamalıdır." tespitine kim itiraz edebilir?
"Bazı ortak hususiyetleri olsa bile hiçbir aşı diğeri ile kıyaslanamaz, tümü aynı kategoride değerlendirilemez. Her birinin ayrı endikasyonu vardır, bazıları toplumun tamamına, bazıları özel risk gruplarına, bazıları özel durumlarda uygulanır." tespitine kim itiraz edebilir?
"Tek bir şirketin bile 41+14 aşısı olduğunu, bunların hepsini, herkese yaptırmak isteyebileceklerini unutmayalım. Aşılar, endüstri için 'ticari bir üründen' başka bir şey değildir." tespitine kim itiraz edebilir?
"Aşıların üretimi, hükûmetin denetimindeki 'resmi' bir kuruluş tarafından yapılmalı ve herkes için 'ücretsiz' olmalıdır. İnsanlar, aşıların ticari ürün olmadığından emin olmalıdır." tespitine kim itiraz edebilir?
"Yine 'Aşılar tartışılmaz' gibi -aslında bilim dışı ve bilim karşıtı olan- ifadelerle aşıları savunur görünenlerin de ne demek istediklerine, maksatlarının ne olduğuna dikkat etmek gerekir." tespitine kim itiraz edebilir?
"Aşılar, tıpkı insansız hava araçları örneğinde olduğu gibi 'kesinlikle yerli ve milli' olmak zorundadır. Kendi aşımızı kendimiz üretmek zorundayız, başka yolu yok!" tespitine kim itiraz edebilir?
"Dünya artık tıbbın ilaç endüstrisi tarafından yönlendirildiğini biliyor, bilim dünyasının ikaz ve tavsiyelerine inanmıyor veya en azından ihtiyatla yaklaşıyor." tespitine kim itiraz edebilir?
***
Kaldı ki Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da virüse genetik yolla müdahale edilerek geliştirilen mRNA aşılarının orta ve uzun vadede nasıl bir etkisi olacağının bilinmediğini söylüyor!
Kimin ne hakkı ve yetkisi vardır, insanları bir bilinmezliğe sürüklemeye?
Biz, Çin aşısı konusunda, "Çin, kaç milyon Çinliyi aşıladı da aşı ihraç ediyor?" diye sorduk, birileri hemen "Çin koronayı yendi de onun için aşıya ihtiyaç duymuyor?" diye cevap yetiştirmeye çalıştı!
"Johns Hopkins Üniversitesi'nin araştırmasına göre, dünyada üretilecek dozun yüzde 51'i zengin ülkeler tarafından satın alındığından, 2022 yılında kadar dünya nüfusunun ancak yüzde 20'si aşıya ulaşabiliyor" ise buna ne demeli?
O zamana kadar virüs ortadan kalkacaksa, üçüncü faz çalışması bitmemiş aşıları, bütün insanlığa, medya terörüyle ve aceleyle dayatmanın sebebini sorgulamak zorunluluk değil midir?