Bedava sevdası

İstanbul’un Güngören ilçesinde yaşayan kadın soluğu Tüketici Hakem Heyeti’nde alır. Hakkını arama nedeni TV’deki bir reklam nedeniyle dolandırıldığı.
İddiaya göre, bir TV reklamında 5 kilo bal, 1 kutu poleni 90 liraya alanlara şirket hediye olarak 400 lira değerinde tek taş yüzük ve 300 lira değerinde bir kol saati hediye ediyordu.
Bu reklama inanarak 90 lira ödeyip 5 kilo bal ile bir kutu polen alan Ayşe C. Kendisine siparişi ile birlikte gönderilen tek taş yüzüğü kuyumcuya götürüp incelettiğinde bunun pırlanta olmadığını, sıradan Çin malı bir cam yüzük olduğunu öğrenir. Yani 3-4 lira değerinde sıradan bir yüzüktür. Evet yüzüğün üzerinde tek taş vardı ama pırlanta değildi. Zaten reklamda da pırlanta demiyor tek taş diyordu.
Ayşe hanım, bir de hediye kol saatini alır saatçiye gösterir. Bu saatin de Çin malı 10 liralık saat olduğunu, motorunun İsveç malı olmadığını öğrenir.
Sipariş verdiği numarayı arar ve bir türlü muhatap bulamaz.
Sonunda bir yakınının önerisiyle Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurur.
Ayşe Hanım’ın davası nasıl sonuçlanır bilemiyoruz ama bu olayın kesinlikle davranış psikolojisi uzmanları tarafından incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Dünyanın hiç bir ülkesinde insanlar bu kadar kolay dolandırılamaz.
Yıllar önce Boğaz Köprüsü, Kız Kulesi ve Galata Köprüsü gibi daha bir çok akıl almaz şeyi satın alanlara bir de balzedeler katıldı.
Boğaz köprüsünün bir köylüye satışına nasıl bugün gülüp, “Hadi canım sen de...” diyorsak 5 kilo bal alması karşılığında yaklaşık bin liralık hediye bekleyen bir tüketiciye ne yapmalıyız?
Tüketici Hakem Heyeti’nde bu olay tek değil. Daha binlerce dava var.
Yine Osmaniye’den bir haber:
Bir TV kanalındaki reklamlarında Samsung S4 satılmaktadır. Hemen arayan ilk 300 kişiye 2 bin liralık bu telefon sadece 199 liraya verilecektir. Bu reklamda verilen telefon numarasını kaç kişi aradı bilemeyiz ama arayıp alanların büyük bir bölümü ya karakola, ya da Tüketici Hakem Heyetine dolandırıldığı gerekçesiyle başvurdu. Bu başvuruların büyük bir bölümü mahkeme ve Tüketici Hakem Heyeti tarafından reddediliyor.
Gerekçesi ise, “iğfal kabiliyeti” yani yöntemin insanları kandıracak nitelikte olması lazım. Nitekim bir çok ünlünün de dolandırıldığı “cep telefonu ile aranıp terör örgütü suçlaması ile para alma” olayında mahkemeler dolandırıcılara “iğfal kabiliyeti” nedeniyle ceza vermemiştir. İşin Türkçesi, böyle salakça bir oyuna normal bir insanın gelmemesi lazım.
Türk halkına ne oldu ki bu kadar kolay akla mantığa sığmayan şeylere inanır, aldanır oldu?
En kötü balın kilosu 40-50 liraya satılırken hiç tanımadığınız insanlar size 5 kilo balı neden 99 liraya versin. Üstüne bir de bin liraya yakın hediye?
Değeri 2 bin lira olan bir telefon nasıl olur ki, 199 liraya satılsın?
Buna nasıl inanılır?
Dolandırılan insanlar 6-7 yaşında çocuk değil, çoğu emekli ve yetişkin. Hele öyle olaylar var ki, koca profesörler bile aldatılmış...
Sağlıklı 6 yaşındaki çocuğun bile inanmayacağı yöntemlerle koca koca insanların dolandırılması elbette psikoloji uzmanları tarafından incelenmesi gereken bir konu. Benim kişisel tesbitim, bu olayın arkasında Türkiye’nin son 10 yılda yaşadıkları bulunuyor.
Oy uğruna evlere dağıtılan market hediye çekleri, kömürler, su olmayan köye çamaşır, bulaşık makinaları ve daha bir çok yardım nitelikli hediyeler Türk insanının psikolojisini değiştirdi. İşte tüm bunların sonucu olarak Türkiye’de bu tablo ortaya çıkıyor.

Yazarın Diğer Yazıları