Baykal'ın tarihi misyonu
Deniz Baykal 15 Şubat 2016'da CNN Türk'te tarihi tespitler ve uyarılar yaptı. Bu tespitlerin yüzde 80'i kamuoyu tarafından benimsendi. Haklı bulundu. Buna karşılık özellikle sosyal medyada, her olaya siyasi beklenti ve ideolojik açıdan bakan bazıları tepki gösterdi.
Baykal'ın özetle söyledikleri;
* AKP iktidarı dün Irak'ta yanlış yaptı, bugün Suriye'de yanlış yapıyor.
* Halep'te tarihi kimlik değiştirilirken, buna karışmayın demek doğru değildir.
* PYD, Suriye sınırında kantonları birleştirmeye çalışıyor, Kürt olmayanları göçe zorluyor ve bölgenin nüfus yapısını değiştiriyor. Türkiye'nin Güney sınırında tehdit oluşturuyor. Türkiye'nin bombalama hakkı var.
* Orta Doğuda millî ve siyasi kimlik kalmamıştır, konu mezhep kimliğine indirgenmiştir.
* IŞİD, Sünni olarak anlaşılır bir kimlikte değil, yaptığı barbarlıktır. ABD'in, Irak politikası sonucu, bölgedeki Sünni nüfus radikalleşti.
* 1 Mart tezkeresi, ABD'nin Orta Doğu'da Türkiye'yi kullanma politikasıydı.
* Cumhuriyet projesi, herkesin inancını özgürce yaşamasıdır. Siyasette etnik ve mezhepsel temelde siyaset yapılmamalıdır.
* CHP mevcut yapısıyla seçime kadar olan 3.5 yıllık kritik dönemi götüremez. CHP kendini sorgulamalıdır.
Baykal'ın bu söylediklerini anlamadan, dinlemeden tepki gösteren azınlığı anlamak mümkün değildir.
Baykal'ı, parti içi muhalefet olarak gösterenler, Baykal'ı ve CHP'yi tanımayan ve partiyi dışarıdan yönetme hevesi olanlardır. Zira Baykal partinin ikinci defa kurucularındandır ve partinin duayenidir. Parti içinde siyaset üstü bir kimliği vardır. Hayatını verdiği bir partinin tökezlemesini elbette istemez ve uyarıda bulunmayı da misyonunun bir gereği sayar.
İlk sözleri hükümetin yanlışlarını söylemek iken, Baykal için hükümeti destekliyor demek, ideolojik körlüğün, kötü niyetin ve akıl tutulmasının bir sonucudur.
Üstelik bunu söyleyen bir-iki köşe yazarı yanında, partide son kurultayda delegenin güvenini alamamış bazı eski yöneticiler de var.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamasına göre Baykal, CNN Türk'teki konuşmasını daha önce parti grup toplantısında da konuşmuş. Kılıçdaroğlu da dikkate alırız diyor. Buna karşılık basının Kılıçdaroğlu'nun kurmayı dediği bazıları Baykal'ı suçlayarak, ''Tam AKP dış politikada sıkışmışken, ortaya çıkıp can simidi olmayı seçti'' diye tepki gösteriyorlar.
Yani kimse hükümeti yanlış yapıyorsun diye uyarmasın mı? Türkiye, bu yanlış dış politika yüzünden batsın mı? Devlet adamlığı ile particilerin arasında önemli fark işte bu noktada ortaya çıkıyor. CHP'nin nasıl bir handikap içinde kaldığı ortaya çıkıyor.
Baykal'ın genel başkanlığı sırasında, MYK'nın, Parti Meclisi'nin, milletvekillerinin, il ve ilçe yöneticilerinin önemli bir kısmı Alevi idi. Ben 3 dönem Parti Meclisi üyeliği yaptım. Milletvekilliği yaptım. Baykal'la yakın çalıştım. Parti içinde birisinin Alevi, Sünni veya başka inançta olmasını hiç kimse sorgulamaz, konuşmaz ve hatta konuşmak kimsenin aklından geçmezdi. Yalnızca CHP'yi kasıtlı olarak din karşıtı gibi gösterenlere, Baykal'ın cevapları ve partinin doğal tepkileri olurdu.
Bugün ise partide birçok Alevi arkadaşımız, hatta Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu, partinin Alevi partisi gibi kasıtlı olarak gösterilmesinden ve böyle bir algı yaratılmasından çok rahatsızdır.
Baykal, siyasette dengenin çok önemli olduğunu, dengelerin bozulması halinde bundan en fazla partinin zarar göreceğini bildiği için, kendisinden beklenen tarihi misyonu, yaptığı tespitlerle yerine getirmiştir. Partiye düşen bu uyarıları dikkate almak ve daha başarılı olmanın yollarını aramaktır.