Batı cephesinde yeni bir şey yok!

Hakkâri’nin Irak sınırındaki bölgede devriye gezen askere teröristlecre saldırı düzenlendi... 12 askerimiz şehit oldu, 17 ağır yaralı!
Adım gibi biliyorum; şimdi, Başbakanın Basın Danışmanı, bilgisayarının tuşuna basacak ve klişe “Şehitlere rahmet, ailelerine baş sağlığı, akan kanlar yerde kalmayacak” mesajını yayınlayacak! Malûmlar da gene “provakasyon” diyecekler...
TBMM Hükümete, PKK’yı bitirmek için sınır ötesi operasyon yapılmasına bir yıllık, tam yetki verdi. Ama anlaşılan AKP İktidarı bu yetkiyi operasyon “yapmamak için” veya “yapıyormuş gibi gözükmek” için mazeret telakki etti... Terör konusunda; Amerika’ya, “ip inceldiği yerden kopar” diye meydan okuyan Başbakan “ipe un serdi” ve “ ipler” Washington’un elinde olduğu için, 5 Kasım’da Bush’tan icazet almaya gidecekti. Ama Hakkâri olayından sonra gidecek ve Bush’tan da, “baş sağlığından” başka ne alacak?
Başbakana sorarlar; bundan önce PKK ile ortak mücadeleye yaklaşmayan - Bizi “eş güdüm” ve kuklası Irak’la “mutabakat” safsatalarıyla oyalayan ABD’den, hâlâ icazet ve destek beklemek abesle iştigal değildir de, nedir?
Erdoğan 5 Kasım’da Washington’da, Bush’la görüşmesinden netice alamazsa -o da güya- operasyon başlayacak! Operasyonun tarihi, aşağı yukarı belli olacağına göre bu adeta, PKK eşkıyasına “5 Kasımdan sonra hazır olun, önlem alın, daha iyi gizlenin” demek olmayacak mı?

Ve gaflet
Başbakan’dan PKK’ya son ihtar: “Silahları bırakın gidin, Türk parlamentosunda demokrasi mücadelenizi orada verin” ! Sayın Başbakan, acaba hâlâ anlamıyor mu ki PKK, DTP kılığında, zaten Meclistedir ve kendi bölücülük siyasetini icra etmektedir! Bunların Meclisteki sayılarının daha da artmasını mı istiyor ki, şimdi de “genel af borusu” çalıyor!
Meclisteki PKK’lı- DTP’li Ahmet (neden, nasıl) Türk “Amerika, tarihteki Ermeni soykırımı ile uğraşacağına, gelsin de Güneydoğudaki duruma baksın!” diyor. ABD çok derinden bakıyor zaten! Ancak Türk(?), herhalde, Amerikan Ordusunun, operasyonu önlemek için Güneydoğu’da konuşlanmasından medet umuyor.
Zaten son zamanlarda ve özellikle dün, saldırıların arttırılması da maksatlı. Bölücüler, sorunu uluslararası boyutlara ve BM Güvenlik Konseyine getirmek ve Güneydoğuya uluslararası “barış gücü” getirmek istiyorlar.

Maliyet
Kuzey Irak’a operasyonun büyük riskleri, yüksek maliyeti olacaktır. Bu risk ve maliyetleri bizim gafil ve hainler, sayıp duruyorlar. Tabii Kuzey Irak’ta daha doğrusu Kürdistan’ı, inşa eden ve oradan türlü rantları olan holdingler için de, maliyeti olacak! Ama onlar, eminim lanet okuyacaklarına, ancak “şimdi de sırası mı?” diye kızıyorlardır!
Evet, biz operasyon paldır küldür yapılsın demiyoruz! Genelkurmayımız, hiç demez! Riskler, maliyet ağır olabilir ama ya, hiçbir şey yapmamamın, ABD’den AB’den icazet, Talabani’den de “mutabakat” beklemenin riskleri ve asıl “İnsan maliyeti” ?
Tezkerenin çıkmasıyla “süngümüzün ucu” acıttı! Artık kınından, tamamen çıkması gerek. Süngü görevini tam yapmalıdır iktidara ve Washington’a, Brüksel’e rağmen!
TC, artık kendi kaderine kendisi sahip çıkmaya, “milli iradeyi” göstermeye mecburdur. TSK da var oluşunun, ispat etmeye mecburdur!
Evet riskler vardır ve daha da olacaktır. “İplerin uçları” ABD’nin, AB’nin, Barzani’nin, Talabani’nin ellerinde oldukça!
Bundan sonra yapılması asıl gereken; Türkiye’nin dış politikasını “tek” - Batı kutuplu olmaktan kurtarmak ve başka seçenekler aramaktır!
AKP İktidarını referandum fiyaskosu, Anayasa değişikliği, vs.. götürmezse Güneydoğu, PKK konusundaki gaflet ve aczi götürür. Götürmezse, ben halkımın sağduyusundan şüphe ederim!
Başbakan “Gereken yapılacak” demiş ve de medyaya “soğukkanlı olun” buyurmuş. Af buyursunlar, ben -herhalde milletin çoğunluğu gibi- artık soğukkanlı olamıyorum! Ve de tıpkı Ermeni soykırımı hsusunda olduğu gibi, “dünyayı diplomasıyle ikna” edelim sözlerinden de bıktım!
Çölaşan’ın Hürriyet’ten kovulmasına aracı olan -Aydın Doğan’ın, holding işlerinin de aracısı- Ertuğrul Özkök, Kuzey Irak konusunda, o engin vizyonuyla: “Birinci Tezkere geçseydi, böyle olmazdı” diyor. “Arabın aklı” ! Evet, Ertuğrul böyle olmazdı, daha da beter olurdu!

Yazarın Diğer Yazıları