Basının gücü
Öncelikle hükümete ve özellikle de Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na teşekkür etmek ve onları alkışlamak isterim.
Neden derseniz:
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu “1 Temmuz 2024 itibarıyla da Denizcilik Genel Müdürlüğü’müz koordinasyonunda ilgili kurumlarla yapılan çalışmalar neticesinde Cumhurbaşkanımızın kararı ile boğaz geçiş ücretlerinde yeni bir güncelleme daha yapıyoruz. 10 bin net tonajlı bir gemiyi düşündüğümüzde, bu gemi 2022 yılındaki ilk güncellemeden önce toplam 3 bin 240 Dolar ücret ödüyordu. 1 Temmuz 2024 sonrasında ise bu gemi toplam 20 bin 370 Dolar ücret ödeyecek'' açıklamasını yapmış.
Bu ülkemiz, devletimiz ve ekonomimiz açısından son derecede olumlu bir gelişme ve ben bu gelişmeye katkı sunan her bürokrat ve siyasetçiyi yürekten alkışlıyorum.
Lakin hem Yeniçağ Gazetesi adına ve hem de kendim adına en azından küçük bir teşekkürü hak ettiğimizi de söylemeden geçemeyeceğim.
Peki, neden?
Efendim bir zamanlar bazı zat-ı muhteremler “iki sarhoş bir anlaşma yapmış, gelen geçiyor para mara alamıyoruz bu yüzden biz bir kanal yapacağız gemileri bu kanaldan geçirip para kazanacağız” diyor ve bu gerekçeye dayanarak Kanal İstanbul fikrini halka kabul ettirmeye çalışıyorlardı. Burada bahse konu anlaşma elbette ki 1936 tarihinde imzalanan Montrö Anlaşması’ydı.
21. Dönem Ankara milletvekili Şevket Bülend Yahnici bu konuyu çok önemsiyor, dikkatle takip ediyor ve sıkı eleştiriler getiriyordu. Bana da sık sık sende bu konuda birkaç yazı yazsan diyordu. Bende onu dinledim ve konuyu araştırmaya başladım.
Konuyu araştırmak ve anlamak için de elbette önce Montrö Sözleşmesini açtım okudum, gerçekten de gelen geçiyor para mara vermiyor mu diye bir bakayım dedim.
Montrö sözleşmesini açıp okuyunca Türk Boğazlarından gemi geçişlerinin çok ciddi bir ücrete tabi olduğunu gördüm ve bu konuyu Yeniçağ Gazetesi için yazdığım bir makale ile gündeme taşıdım.
16 Aralık 2019 tarihinde Yeniçağ Gazetesi’nde “Montrö'nün kayıp altınları” başlığı ile yayınlanan bahse konu bu makalenin linki: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/montronun-kayip-altinlari-murat-sururi-ozbulbul-260654h.htm
Bu makalede hükümete: MONTRÖ sözleşmesine göre Türk boğazlarından geçen her geminin ton başına 0,17 gr altın karşılığı ücret ödemek zorunda olduğunu biliyor musunuz? Diye sormuş ve hesabını kitabını da anlatmıştım.
Makalemin devamında “Bilmiyorsanız işte şimdi buradan size haber veriyorum 1936'da imzalanan Montrö Anlaşması’na göre Türkiye, boğazlardan geçen her bir gemiden net ton başına 0,17 gram çil çil altın vergi alma hakkına sahiptir” demiştim.
Yok, bu hakkı biliyorsunuz da o ya da bu sebepten bu parayı alamıyorsanız o zaman başka diyerek devam etmiş ve:
Kanal İstanbul'u yapacağız, para kazanacağız diyen AKP Genel Başkanı'na şimdi soruyorum neden önce boğaz geçişlerinden Montrö Anlaşmasına göre belirlenen hakkımızı tam ve eksiksiz olarak almıyorsunuz? Bu hakkı alamıyorsanız kanal yaparsanız kimden, nasıl ücret alacaksınız? diye de sormuştum.
Bu makaleden sonra işler değişti, hükümet cenahından kimse bir daha “iki sarhoş bir anlaşma yapmış, gelen geçiyor para mara alamıyoruz bu yüzden biz bir kanal yapacağız gemileri bu kanaldan geçirip para kazanacağız” kabilinden bir açıklama yapmadı.
Beni arayıp soran olmasa da sonuçta dediğimi dinlediler ve 2022 tarihinde boğaz geçişinden alınan ücretlere çok ciddi bir zam yaptılar. Şimdi de bir güncelleme daha yaparak ücretleri Montrö Sözleşmesi’ndeki asıl seviyeye biraz daha yaklaştırdılar.
Bende yetmez ama evet diyerek kendilerini kutluyorum.
Özgür basının etkisini ve gücünü gösteren bu olayı herkes ve özellikle de gazeteciliğe ilgi duyan gençler bilsin istiyorum…